Tarih bu günleri nasıl yazacak çok merak ediyorum.
Tabir yerinde ise at izinin it izine karıştığı, hakkın batıl, batılın hak olarak gösterildiği bir dönemden geçiyoruz.
Konumuz hükümetin yeni Öcalan açılımı ve paralelinde yaşanan gelişmeler.
Artık teröriste terörist demek suç!
Teröriste terörist deyip, şehitlere ağladığınız anda kafatasçı oluyorsunuz, ırkçı oluyorsunuz.
Maalesef yeni durum bu!
Acı ama gerçek...
Konjonktür böyle emrediyor.
Medyaya bakın, hepsinde bir PKK sevgisi.
PKK sanki 40 bin insanımızın katili bir örgüt değil de adeta bir insani yardım örgütü.
Adeta PKK yardım kuruluşu, teröristler de yardım gönüllüsü neferler.
***
Terörist başı Öcalan biranda Türkiye'nin en mutaber adamı haline getirildi.
Bu sürece "barış görüşmesi" diyenler bile var.
Bakınız AKP genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik neler söylüyor: "Barış görüşmesi hısımlarla değil, hasımlarla yapılır. Biriyle barış için görüşüyorsanız, sizinle sıkıntısı olanla barış görüşmesi yaparsınız."
Sayın Çelik'e hatırlatırız:
Barış görüşmesi savaş halindeki iki devlet arasında yapılır. Barış talebi de kaybeden taraftan gelir.
Şimdi sormak gerek:
Biz hangi savaşı kaybettik de terörist başının (hocaefendinizin buyurduğu üzere) elini, eteğini öpüyoruz?
***
Bu süreçte terörist başı Öcalan'ı kamu vicdanında aklama çabaları da hız kazandı.
Dindardı, şuydu buydu derken bizimkiler ağzından baklayı çıkarıverdi.
Hedef beyfendiyi İmralı'dan çıkarmak!
Bu noktada Türk halkına çok büyük bir psikolojik operasyon yapılıyor.
Dikkatinizi çekmiştir.
Artık Öcalan'ın adı İmralı oldu.
İmralı aşağı, İmralı yukarı!
***
Bu kapsamda Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil çarpıcı bir yazı kaleme aldı, operasyonun maksadını kısa ve öz bir şekilde ortaya koydu.
İşte o yazı:
"Algı yönetimidir bu.
Psikolojik harekâttır.
Ahaliyi, hep duyduğu, tanıdığı, bildiği anlamından uzaklaştırır, uyutur.
Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından kavramlaştırılmıştır. “Seçili bilgiler yayarak, kitlelerin duygularını düşüncelerini mantığını etkileyip... Hedeflenen istekler doğrultusunda, davranışlarını yönlendirmek” şeklinde özetlenir.
İkna edilmek istenen insanların...
Bazen Esed gibi ötekileştirerek, bazen İmralı gibi nötrleştirerek, psikolojik olarak alıştırılmasıdır.
"Apo tek muhatap” desen...
Toplumsal hafıza devreye girer, acılar hatırlanır, adeta çivili sandalyeye oturtulmuş gibi zıplar.
“İmralı” deyince...
Aynı hissi vermez, aidiyet ilişkisi kopar, soyutlaşır, kuzu gibi oturur.
Hem İmralı’ya alışır...
Hem de yavaş yavaş, o İmralı’yı Beyaz Saray, Çankaya gibi otorite merkezi olarak algılamaya başlar."
****
Fransa'nın başkenti Paris'te meydana gelen olaya da dikkatinizi çekmek istiyorum.
3 kişi öldürüldü.
Olayın nedeni üzerine durmayacağım, süreci sabote etmek için yapıldı diyen de var, iç hesaplaşma diyen de.
Ben öldürülenlerin kimliklerine bakıyorum ve 3 tane terörist görüyorum.
Hem de öyle sıradan teröristler değil PKK'nın kurucularından yani en azılılarından.
İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan, elinde binlerce askerimizin,vatandaşımızın kanı olan teröristlerin arkasından ağıtlar yakıyoruz.
Hem de medyasından en tepedeki yöneticisine kadar.
İşte Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'ın sözleri; “Üç tane kadının böylesine sorgusuz sualsiz başlarına ateş edilerek öldürülmesi, kimlikleri, kişilikleri, üzerlerine atılı suçlar ne olursa olsun hiçbir zaman tasvip edilecek bir davranış değil. Kötü bir olay, gerçekten üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim.”
***
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'nin açıklamaları da çok ama çok enteresan.
Paris’teki olayı değerlendiren Hollande “Onlardan birini tanıyorum, düzenli olarak bizimle görüşmeye geldiği için hem benim hem de birçok siyasi aktörün tanıdığı bir isim” diyor.
Bu açıklama aynı zamanda Fransa'nın PKK'ya verdiği desteğin de itirafı niteliğinde.
Sormak lazım!
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı interpol tarafından kırmızı bültenle aranan bir terörist ile ne görüşür, hem de düzenli olarak?
Tabir yerinde ise at izinin it izine karıştığı, hakkın batıl, batılın hak olarak gösterildiği bir dönemden geçiyoruz.
Konumuz hükümetin yeni Öcalan açılımı ve paralelinde yaşanan gelişmeler.
Artık teröriste terörist demek suç!
Teröriste terörist deyip, şehitlere ağladığınız anda kafatasçı oluyorsunuz, ırkçı oluyorsunuz.
Maalesef yeni durum bu!
Acı ama gerçek...
Konjonktür böyle emrediyor.
Medyaya bakın, hepsinde bir PKK sevgisi.
PKK sanki 40 bin insanımızın katili bir örgüt değil de adeta bir insani yardım örgütü.
Adeta PKK yardım kuruluşu, teröristler de yardım gönüllüsü neferler.
***
Terörist başı Öcalan biranda Türkiye'nin en mutaber adamı haline getirildi.
Bu sürece "barış görüşmesi" diyenler bile var.
Bakınız AKP genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik neler söylüyor: "Barış görüşmesi hısımlarla değil, hasımlarla yapılır. Biriyle barış için görüşüyorsanız, sizinle sıkıntısı olanla barış görüşmesi yaparsınız."
Sayın Çelik'e hatırlatırız:
Barış görüşmesi savaş halindeki iki devlet arasında yapılır. Barış talebi de kaybeden taraftan gelir.
Şimdi sormak gerek:
Biz hangi savaşı kaybettik de terörist başının (hocaefendinizin buyurduğu üzere) elini, eteğini öpüyoruz?
***
Bu süreçte terörist başı Öcalan'ı kamu vicdanında aklama çabaları da hız kazandı.
Dindardı, şuydu buydu derken bizimkiler ağzından baklayı çıkarıverdi.
Hedef beyfendiyi İmralı'dan çıkarmak!
Bu noktada Türk halkına çok büyük bir psikolojik operasyon yapılıyor.
Dikkatinizi çekmiştir.
Artık Öcalan'ın adı İmralı oldu.
İmralı aşağı, İmralı yukarı!
***
Bu kapsamda Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil çarpıcı bir yazı kaleme aldı, operasyonun maksadını kısa ve öz bir şekilde ortaya koydu.
İşte o yazı:
"Algı yönetimidir bu.
Psikolojik harekâttır.
Ahaliyi, hep duyduğu, tanıdığı, bildiği anlamından uzaklaştırır, uyutur.
Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından kavramlaştırılmıştır. “Seçili bilgiler yayarak, kitlelerin duygularını düşüncelerini mantığını etkileyip... Hedeflenen istekler doğrultusunda, davranışlarını yönlendirmek” şeklinde özetlenir.
İkna edilmek istenen insanların...
Bazen Esed gibi ötekileştirerek, bazen İmralı gibi nötrleştirerek, psikolojik olarak alıştırılmasıdır.
"Apo tek muhatap” desen...
Toplumsal hafıza devreye girer, acılar hatırlanır, adeta çivili sandalyeye oturtulmuş gibi zıplar.
“İmralı” deyince...
Aynı hissi vermez, aidiyet ilişkisi kopar, soyutlaşır, kuzu gibi oturur.
Hem İmralı’ya alışır...
Hem de yavaş yavaş, o İmralı’yı Beyaz Saray, Çankaya gibi otorite merkezi olarak algılamaya başlar."
****
Fransa'nın başkenti Paris'te meydana gelen olaya da dikkatinizi çekmek istiyorum.
3 kişi öldürüldü.
Olayın nedeni üzerine durmayacağım, süreci sabote etmek için yapıldı diyen de var, iç hesaplaşma diyen de.
Ben öldürülenlerin kimliklerine bakıyorum ve 3 tane terörist görüyorum.
Hem de öyle sıradan teröristler değil PKK'nın kurucularından yani en azılılarından.
İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan, elinde binlerce askerimizin,vatandaşımızın kanı olan teröristlerin arkasından ağıtlar yakıyoruz.
Hem de medyasından en tepedeki yöneticisine kadar.
İşte Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'ın sözleri; “Üç tane kadının böylesine sorgusuz sualsiz başlarına ateş edilerek öldürülmesi, kimlikleri, kişilikleri, üzerlerine atılı suçlar ne olursa olsun hiçbir zaman tasvip edilecek bir davranış değil. Kötü bir olay, gerçekten üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim.”
***
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'nin açıklamaları da çok ama çok enteresan.
Paris’teki olayı değerlendiren Hollande “Onlardan birini tanıyorum, düzenli olarak bizimle görüşmeye geldiği için hem benim hem de birçok siyasi aktörün tanıdığı bir isim” diyor.
Bu açıklama aynı zamanda Fransa'nın PKK'ya verdiği desteğin de itirafı niteliğinde.
Sormak lazım!
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı interpol tarafından kırmızı bültenle aranan bir terörist ile ne görüşür, hem de düzenli olarak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024