Terör ve silâh tüccarları

Terör, son yıllarda konvansiyonel savaşların önüne geçmiştir. Bunun en önemli nedenlerden biri, terörde etkili olabilecek silâhların üretimi ve kolayca temin edilmesidir. O bakımdan terörle etkin mücadele için, terör örgütlerinin silâha erişimini engellemek şarttır.
Maalesef dünyada tam bunun tersi yapılmaktadır. Öyle ki, terör örgütlerinin tümünün silâhlarını sömürü amacı taşıyan devletler sağlamaktadır. Bu devletlerin başında ABD ve İsrail yer almaktadır. ABD, 11 Eylül saldırısından sonra teröre karşı savaş ilân etmiş ve bunun için yeni silâh teknolojisine yatırım yapmıştır.
Yeni teknoloji ile kolay taşınabilecek küçük, fakat etkili olan silâhlar üretilmiş ve terör örgütlerine verilmiştir. Bundan dolayıdır ki, terör silâhlarının üretimi eskisine göre 6 misli artmıştır. Bu silâhların satışından silâh tüccarları yılda 40 milyar dolar para kazanmaktadırlar. Silâh tüccarları böyle bir pazarı asla kaybetmek istemezler.
O nedenle bir taraftan terör örgütlerine silâh satarlar, öte taraftan terörle mücadele nutukları atarlar. Silâh tüccarları için insani, ahlâki ve hukuki kuralların hiçbir değeri bulunmamakta, varsa yoksa tek amaç para kazanmaktır.
Silâh tüccarları, pazarlarını korumak için terör, iç çatışma ve savaşları sürekli destekliyorlar. Mazlumların başlarına atılan her bomba, silâh tüccarlarının cirosunu arttırmakta ve ABD gibi birçok devletin ekonomisini ayakta tutmaktadır.
ABD eski başkanlarından J. F. Kennedy, buna karşı çıkmış ve bazı silâh siparişlerini, programlarını iptal etmiştir. Etmiştir, ama bedelini canıyla ödemiştir. Onun öldürülmesinin arkasında silâh tüccarlarının olduğu bilinmekte ve halen söylenmektedir. Ama ne yazık ki, bu kişiler, hiçbir cezaya ve zarara uğratılmamışlardır.   
Günümüzde de terörle, silâh üretimi arasındaki ilişkiye dikkat çeken toplantılar düzenleniyor, fakat sonuç yine değişmiyor. Meselâ New York'ta 2001 yılında, "Hafif ve Küçük Silâhların Yasadışı Ticaretinin Önlenmesinin Bütün Boyutları" başlıklı bir konferans düzenlendi. Aynı yıl Birleşmiş Milletler de, "Bütün Yönleriyle Hafif ve Küçük Silâhların Yasadışı Ticareti" konulu bir toplantı yaptı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, terör silâhları hakkında bir rapor hazırlandı. Söz konusu raporda, "hafif ve küçük silâhların üretimi, dağıtımı ve satın alınmasındaki kolaylığın terör ve iç çatışmaları beslediği" ifade edilmiştir.
Terör örgütlerinin kolay silâh satın alması şöyle dursun, bizzat ABD,  açıktan açığa terör örgütlerine silâh vermektedir. Bu nedenle bazı yazarlar, ABD için kullanılan "şirketlerin devleti" yerine, "terör örgütlerinin devleti" kavramını kullanmaktadırlar. ABD'nin ekonomik, siyasi ve askeri çıkarlarını terör örgütlerine dayandırması ve devlet gibi hareket etmemesi dünyayı ve özellikle de İslâm coğrafyasını kan gölüne dönüştürmüştür.
Türkiye, birçok terör örgütünün ortak hedefi haline gelen ve ağır kayıplar veren bir ülkedir. Bir başka deyişle, terör konusunda haklıyız, mazlumuz ve mağduruz. Ancak bunu, yeterince dünya gündemine getiremiyoruz.
Terörle mücadele çerçevesinde, terör silâhlarının üretiminin durdurulmasını, durdurmayanların terör destekleyicisi sayılmasını, uluslararası düzeyde savunmalıyız. Böyle haklı davaların savunuculuğunu yapmak, Türkiye'ye büyük oranda yumuşak güç, itibar, dost ve müttefik kazandıracaktır.