İslam itikadı üzerinde misyonerlik ve diyalog faaliyetleri adı altında pek çok fitnenin yayıldığı malumdur. Bu fitneler oruç ayı olan ve ibadetin fazlaca yapılmaya çalışıldığı Ramazan içinde daha da artmaktadır.
Teravih namazı meselesi her sene gündem edilen ve akılları karıştırmaya çalışan konulardan biridir.
Teravih namazı vardır, yoktur veya kaç rekât kılınmalıdır şeklindeki fitne TV ekranlarından evlere girmektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey Teravih namazı kaç rekâttır şeklindeki tartışmalarla ilgili olarak şunları ifade etmişti:
“Teravih namazını sahabenin tamamı yirmi rekât olarak kılmış. Diyelim ki biz bunu ısrarla yirmi rekât kıldık. Zararımız ne olacak? Bu itaattir, ibadettir.
Namaz zikrin en kamil manada ifadesi olduğuna göre, insan Teravih’in dışında da ibadet etse çok büyük sevap alır. Geceleyin, Teheccüd namazına kalkıyorsunuz, iki rekâttan on iki rekâta kadar kılın. Bunun zararı yok aksine faydası var. Bir kul nafile ibadeti ne kadar fazla yaparsa Allah’a o kadar çok yaklaşır. İbadetin, taatin fazlası zarar değildir. Bunları tartışmaya açmak, bu dinin ruhunu bilmemekten kaynaklanabilir.” (Prof. Dr. Haydar Baş, hikmetin sırları ,sayfa 271.)
Teravih namazını tartışmaya açmak gerçekten de bu dinin ruhunu bilmemekten kaynaklanmaktadır. Çünkü Hz. Peygamber devr-i saadetlerinde bu namazı kılmış ve sahabesine de kılmalarını tavsiye etmiştir:
Ebu Hureyre’den (r.a.); “Peygamber (SAV) Ramazan ayı gecelerini ibadetle geçirmeyi kesin bir şekilde emretmemekle birlikte buna: fazilet ve karşılığını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır” diyerek teşvik buyururlardı. (El-kenz, c.4, sayfa 193.)
Teravih namazı üzerine Hz. Aişe’den gelen bir rivayet şöyledir:
“Ramazan ayında gece vakti, Resulullah efendimiz (SAV) mescide gitti. Orada namaz kıldı. Orada bulunanlar dahi, kendisine tabi olup kıldılar.
İkinci gece Resulullah efendimiz (SAV) yine çıktı. Gelen cemaat bir evvel ki geceden daha çok oldu. Hatta gelenleri mescit almadı.
Ancak bundan sonraki gece Resulullah efendimiz (SAV) mescide çıkmadı. Ta, sabaha kadar evinde kaldı.
Sonra sabah namazı çıktı, sabah namazını kıldıktan sonra ashabına döndü ve şöyle buyurdu: “Sizin durumunuz beni korkutmadı. Ancak çekindiğim bu gece vakti kılınan namazın size farz kılınmasıdır.
Bu gece namazı size farz olduğu takdirde, onu eda etmeye gücünüz yetmeyebilir.”
Teravih namazı Hz. Peygamberin (SAV) sünnetidir. Resulullah efendimiz (SAV), bu namazı sahabesi ile kılmıştır.
Bazı geceler cemaatle değil de yalnız kılmayı tercih etmesi de bu namazın farz namaz sayılmasını önlemek içindir.
Teravih namazlarının cemaatle kılınması halife Ömer döneminde başlatılmıştır. Bu konuda Hz. Ali’nin (as) Resulullah’dan (SAV) duyarak aktardığı bir hadis sebebiyle Hz. Ömer’in bu uygulamayı başlattığı anlatılır.
Hz. Ali şöyle buyurdu:
“Hz. Ömer, Teravih namazı işini benden duyduğu bir hadisi şerife dayanarak adet haline getirdi.”
Ashap, Hz. Ali’ye sordular:
“Ya Ali o hadis nedir?”
“Allah-u Teala’nın arşın yanında bir yeri vardı. Oranın adına Hazret’ül Kuds denir. Orası nurdandır. Orada o kadar çok melek vardır ki, sayılarını ancak Allah bilir. Bir an dahi ara vermeden Yüce Allah’a ibadet ederler. Ramazan ayı geldiği zaman onlar Allah-u Teala’dan izin isterler ki: yeryüzüne inip âdemoğulları ile namaz kılsınlar.
Muhammed ümmetinden her kim onlara değse, yahut onlardan bir melek Muhammed ümmetinden birine değse, o kimse saadet bulur.
Öyle bir saadet bulur ki, artık bir daha şekavete girmez.”
Bunun üzerine Hz. Ömer (ra) şöyle dedi: “Onlarla namaz kılıp bu sevabı kazanmaya biz daha haklıyız.”
Bundan sonra cemaati toplayıp Teravih namazını kıldı.”
Teravih namazı Resulullah (SAV) tarafından bizzat kılınmış, sahabesi tarafından onunla beraber eda edilmiş, sonra da sünnet olarak devam etmiştir.
Bunda şüphe yoktur.
Sayısı ve kaç rekât olduğu konusu da Sayın Baş’ın ifade ettiği mantıkla ele alındığında, bu namaz Allah’ın rızasına ulaşmaya vesile nafile bir namazdır. Ne kadar çok kılarsak faydası, sevabı bizedir.
Öyleyse, fitnelere kulak tıkayarak, Hz. Peygamberin bu sünnetini eda ederek Ramazan gecelerimizi ihya edelim.
Teravih namazı meselesi her sene gündem edilen ve akılları karıştırmaya çalışan konulardan biridir.
Teravih namazı vardır, yoktur veya kaç rekât kılınmalıdır şeklindeki fitne TV ekranlarından evlere girmektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey Teravih namazı kaç rekâttır şeklindeki tartışmalarla ilgili olarak şunları ifade etmişti:
“Teravih namazını sahabenin tamamı yirmi rekât olarak kılmış. Diyelim ki biz bunu ısrarla yirmi rekât kıldık. Zararımız ne olacak? Bu itaattir, ibadettir.
Namaz zikrin en kamil manada ifadesi olduğuna göre, insan Teravih’in dışında da ibadet etse çok büyük sevap alır. Geceleyin, Teheccüd namazına kalkıyorsunuz, iki rekâttan on iki rekâta kadar kılın. Bunun zararı yok aksine faydası var. Bir kul nafile ibadeti ne kadar fazla yaparsa Allah’a o kadar çok yaklaşır. İbadetin, taatin fazlası zarar değildir. Bunları tartışmaya açmak, bu dinin ruhunu bilmemekten kaynaklanabilir.” (Prof. Dr. Haydar Baş, hikmetin sırları ,sayfa 271.)
Teravih namazını tartışmaya açmak gerçekten de bu dinin ruhunu bilmemekten kaynaklanmaktadır. Çünkü Hz. Peygamber devr-i saadetlerinde bu namazı kılmış ve sahabesine de kılmalarını tavsiye etmiştir:
Ebu Hureyre’den (r.a.); “Peygamber (SAV) Ramazan ayı gecelerini ibadetle geçirmeyi kesin bir şekilde emretmemekle birlikte buna: fazilet ve karşılığını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır” diyerek teşvik buyururlardı. (El-kenz, c.4, sayfa 193.)
Teravih namazı üzerine Hz. Aişe’den gelen bir rivayet şöyledir:
“Ramazan ayında gece vakti, Resulullah efendimiz (SAV) mescide gitti. Orada namaz kıldı. Orada bulunanlar dahi, kendisine tabi olup kıldılar.
İkinci gece Resulullah efendimiz (SAV) yine çıktı. Gelen cemaat bir evvel ki geceden daha çok oldu. Hatta gelenleri mescit almadı.
Ancak bundan sonraki gece Resulullah efendimiz (SAV) mescide çıkmadı. Ta, sabaha kadar evinde kaldı.
Sonra sabah namazı çıktı, sabah namazını kıldıktan sonra ashabına döndü ve şöyle buyurdu: “Sizin durumunuz beni korkutmadı. Ancak çekindiğim bu gece vakti kılınan namazın size farz kılınmasıdır.
Bu gece namazı size farz olduğu takdirde, onu eda etmeye gücünüz yetmeyebilir.”
Teravih namazı Hz. Peygamberin (SAV) sünnetidir. Resulullah efendimiz (SAV), bu namazı sahabesi ile kılmıştır.
Bazı geceler cemaatle değil de yalnız kılmayı tercih etmesi de bu namazın farz namaz sayılmasını önlemek içindir.
Teravih namazlarının cemaatle kılınması halife Ömer döneminde başlatılmıştır. Bu konuda Hz. Ali’nin (as) Resulullah’dan (SAV) duyarak aktardığı bir hadis sebebiyle Hz. Ömer’in bu uygulamayı başlattığı anlatılır.
Hz. Ali şöyle buyurdu:
“Hz. Ömer, Teravih namazı işini benden duyduğu bir hadisi şerife dayanarak adet haline getirdi.”
Ashap, Hz. Ali’ye sordular:
“Ya Ali o hadis nedir?”
“Allah-u Teala’nın arşın yanında bir yeri vardı. Oranın adına Hazret’ül Kuds denir. Orası nurdandır. Orada o kadar çok melek vardır ki, sayılarını ancak Allah bilir. Bir an dahi ara vermeden Yüce Allah’a ibadet ederler. Ramazan ayı geldiği zaman onlar Allah-u Teala’dan izin isterler ki: yeryüzüne inip âdemoğulları ile namaz kılsınlar.
Muhammed ümmetinden her kim onlara değse, yahut onlardan bir melek Muhammed ümmetinden birine değse, o kimse saadet bulur.
Öyle bir saadet bulur ki, artık bir daha şekavete girmez.”
Bunun üzerine Hz. Ömer (ra) şöyle dedi: “Onlarla namaz kılıp bu sevabı kazanmaya biz daha haklıyız.”
Bundan sonra cemaati toplayıp Teravih namazını kıldı.”
Teravih namazı Resulullah (SAV) tarafından bizzat kılınmış, sahabesi tarafından onunla beraber eda edilmiş, sonra da sünnet olarak devam etmiştir.
Bunda şüphe yoktur.
Sayısı ve kaç rekât olduğu konusu da Sayın Baş’ın ifade ettiği mantıkla ele alındığında, bu namaz Allah’ın rızasına ulaşmaya vesile nafile bir namazdır. Ne kadar çok kılarsak faydası, sevabı bizedir.
Öyleyse, fitnelere kulak tıkayarak, Hz. Peygamberin bu sünnetini eda ederek Ramazan gecelerimizi ihya edelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018