Tencerede kaynayan et midir dert midir?
Çeyrek asırdan beri şehirlerin büyük çoğunluğunu yönetenler, on yedi seneden beri ülkeyi tek başına yönetenler 'tencere' kelimesinden müthiş korkuyorlar.
Tencereyi ihmal etiklerinin, tencereyi adeta terk ettiklerinin farkındalar.
Yaşı yetmişe, yaşı seksene dayanmış iki büklüm çilekeş insanların saatlerce soğan patates kuyruğunda bekleyip akşama bir soğan üç patates ile etsiz ve yağsız yahni yapmaya uğraştıklarını sağdan-soldan duyuyorlar.
Yandaş gazetelerde tek satırlık haber olmamıştı ama bazı gazetelerin sürmanşet haberiydi; yaklaşık yirmi milyon abonenin borcundan dolayı doğalgazının kesik olduğu bilgisi.
İşsiz milyonlar, aşsız milyonlar, milyonlarca emekli sabahleyin bir çay ve bir simitle kahvaltı yapmayı düşünse bile, bir bakıyor ki gaz kesilmiş ve ocağı sönmüş.
Tencerede aş mı kaynıyor taş mı kaynıyor, tencerede et mi kaynıyor dert mi kaynıyor sorularını soruyoruz ama milyonlar için bu soru dahi lüks, çünkü ocağı yanmıyor.
İktidar partisinin Genel Başkanı ve ülkenin Cumhurbaşkanı miting için gittiği illerde millete çay paketleri atıyor, atılan paketlerin yakalanmasında kavgalar ve kargaşalıklar oluşuyor ve sayın Erdoğan "eyvah eyvah" çekiyor.
Eyvah ki ne eyvah!
İki yüz gram çay paketi için tekme-tokat birbirine girecek hale gelmiş kitleler…
Doğalgaz faturasını ödeyemediği için ocağı sönmüş ve çaydanlığı doldurup komşuda çay suyu kaynatmaya giden aileler…
Canını dişine takarak, zeytininden lokmasından keserek ev sahibi olma gayretinde olan ve bir yerde artık çaresiz kalan, taksitlerini ödeyemediği için içinde oturma hayali kurduğu dairesine banka tarafından el konulan yüz binler…
Tencerede aş mı kaynıyor taş mı kaynıyor?
Mitinglerde söz, bir türlü bu tencere meselesine gelmiyor.
Konuşmalar acayip sert, diller adeta demirden, uslup evlerden-ocaklardan uzak, sallamalar ve sataşmalar bin bir çeşit…
Milyonlar harcanarak organize edilen, trilyonlar harcanarak basılmış afişlerle duyurulan mitinglerde saatler harcanıyor ama sıra bir türlü, Suriye'den patates, İran'dan soğan, Gürcistan'dan saman ve Sırbistan'dan et ithalatı meselesine gelmiyor.
Daha önceki seçimlerde 'yiğitlerin kuru soğana muhtaç olduğu' gerçeği bir noktaya kadar hazmedildi ama bu sefer kuru soğana ve kuru soğanı pişirecek yakacağa muhtaç olanlar bizzat mutfaktakiler, analar, bacılar, gelinler ve kızlar olduğu için bu seçim, bu olumsuz şartları hazırlayan iktidara pahalıya mal olacak gibi.
Tencerede aş mı kaynıyor taş mı kaynıyor sorusu bize 'Hz. Ömer ile koca karı' hikayesini hatırlattı.
Mehmet Akif'in Safahat'ından bir zahmet okuyun lütfen.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yapma hacım, ters köşeye yatma hacım / 17.12.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024
- Fazla söze ne hacet? / 06.12.2024
- Soru dağları kardan olsaydı… / 05.12.2024
- Haramilere haramdan bahsetmek beyhudedir / 03.12.2024
- Hüzün Irmağı / 30.11.2024
- Çayırhan’da bir Genel Başkan: Hüseyin Baş / 27.11.2024
- Yalanın para etmediği güne kadar… / 16.12.2024
- Soykırımcı İsrail’e Suriye ödülü / 13.12.2024
- Dumura uğratılmış duygular yüzünden… / 12.12.2024
- Hanım yaparsa kaza hizmetçi yaparsa ceza / 07.12.2024
- Fazla söze ne hacet? / 06.12.2024
- Soru dağları kardan olsaydı… / 05.12.2024
- Haramilere haramdan bahsetmek beyhudedir / 03.12.2024
- Hüzün Irmağı / 30.11.2024
- Çayırhan’da bir Genel Başkan: Hüseyin Baş / 27.11.2024