Sığır ithalatında Avrupa liderliğimizi ve dünya ikinciliğimizi kimselere kaptırmıyoruz. Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılıkta rekor üstüne rekor kırıyoruz sevgili okurlar.
2012 yılında saman ithal etme ve törenle dağıtma ayıbını yaşamış ve 5 yıl aradan sonra tekrar saman ithal etmeye başlamış bulunmaktayız. Bulgaristan'dan ilk ithal saman İzmir Limanı'na geldi bile.
İzmir Kırmızı Et Üreticileri, Birliği'nin ithal ettiği ilk parti saman İzmir Limanı'na ulaştı. İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, bayramdan sonra 9 bin ton saman ithalatı için Bulgaristan'da sözleşmesini yaptı.
Bu ülkede yeterince ve fazlasıyla buğday ve arpa ekmez ve ektirmezseniz olacağı budur: Saman ithali... Her yıl 1 milyar dolar buğday ithalatına döviz aktardığımızı biliyorsunuz.
Buğdayın ve birçok ürünün ana kaynağı memleketimiz hemen hemen her üründe dışa bağımlı ve ithalatçı. Buğdayı fazlasıyla biz üretsekte dünyaya satıp para kazansak olmaz mı?
Buğdayın ve arpanın artığı samanı ülkeye ithal etme ayıbını bu millete yaşatmazsak ve dünyaya rezil rüsvay olmazsak olmaz mı? Tabi ki bu işlerin olmaması için bu kötü ithal gidişatın insanın kanına dokunması lazım her şeyde önce... Bu milleti düşünen, bu toprakların bağrından çıkan, bu toprakların sesi olmak lazım gelir...
Bakınız bu toprakların sesi, Aksaray'da yonca üretimi, ticareti ve ihracatı yapan Mesut Örkçü, saman ithalatının takrar gündeme gelmesinin hayvancılık politikasındaki yanlışlıklar hususunda nasıl çözümü ortaya koyuyor: " Türkiye'nin saman üretim merkezi Urfa, Mardin, Konya, Ankara Polatlı ve Trakya bölgesi. Hasat ilk başladığında tonunu 280 liraya Urfa'dan aldığımız saman şimdi 500 lira oldu. Türkiye'de et sorunu yok ot sorunu var. Meralarımız, tarım arazilerimiz boş dururken yıllık ortalama 15 milyon ton kaba yem açığımız var. Saman ithal ediyoruz. O zaman bir yerde yanlışlık var. Bunu görmek lazım? Ete kasaptan değil, tarladan bakan bir politikamız var. Et sorununa kasaptan değil, tarladan topraktan bakmalıyız. En çok ihtiyacımız olan kaba yemi üretemiyoruz. Verimli arazilerin ekilmesi, meraların ıslah edilerek hayvancılığa kazandırılması gerekir. Yoksa ithalat hep gündemde olur."
Evet, bağrı yanan çiftçimiz ne diyor;"Türkiye'de et sorunu yok ot sorunu var." Meralarımız ıslah edilerek tekrar hayvancılığa kazandırdığımızda yani kaba yem açığını hallettiğimizde; etçi sığır ırkları ve melezlerini yetiştirir, bir de doğan buzağıları kaybetmezsek o zaman kimseye muhtaç olmadan kırmızı etimizi üreten bir ülke haline geliriz.
İthalat yaptığımız ülkelerin üç temel özelliği var sevgili okurlar. Birincisi etçi ırklara ve melezlerine sahip olmaları, ikincisi meralarını kullanmaları? Bir de doğumda ölen buzağı oranlarını sıfıra çekmeleri.
Bu üç temel özelliği hallettiğimizde yine eski yıllarda olduğu şekliye kargas et ve canlı hayvan ihraç eder konuma geliriz. Bu işler inanın çok basit... Köylü Mehmet Ağa'yı getirin Ülkesinin -pardon- tarımın başına işlem tamam...
2012 yılında saman ithal etme ve törenle dağıtma ayıbını yaşamış ve 5 yıl aradan sonra tekrar saman ithal etmeye başlamış bulunmaktayız. Bulgaristan'dan ilk ithal saman İzmir Limanı'na geldi bile.
İzmir Kırmızı Et Üreticileri, Birliği'nin ithal ettiği ilk parti saman İzmir Limanı'na ulaştı. İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, bayramdan sonra 9 bin ton saman ithalatı için Bulgaristan'da sözleşmesini yaptı.
Bu ülkede yeterince ve fazlasıyla buğday ve arpa ekmez ve ektirmezseniz olacağı budur: Saman ithali... Her yıl 1 milyar dolar buğday ithalatına döviz aktardığımızı biliyorsunuz.
Buğdayın ve birçok ürünün ana kaynağı memleketimiz hemen hemen her üründe dışa bağımlı ve ithalatçı. Buğdayı fazlasıyla biz üretsekte dünyaya satıp para kazansak olmaz mı?
Buğdayın ve arpanın artığı samanı ülkeye ithal etme ayıbını bu millete yaşatmazsak ve dünyaya rezil rüsvay olmazsak olmaz mı? Tabi ki bu işlerin olmaması için bu kötü ithal gidişatın insanın kanına dokunması lazım her şeyde önce... Bu milleti düşünen, bu toprakların bağrından çıkan, bu toprakların sesi olmak lazım gelir...
Bakınız bu toprakların sesi, Aksaray'da yonca üretimi, ticareti ve ihracatı yapan Mesut Örkçü, saman ithalatının takrar gündeme gelmesinin hayvancılık politikasındaki yanlışlıklar hususunda nasıl çözümü ortaya koyuyor: " Türkiye'nin saman üretim merkezi Urfa, Mardin, Konya, Ankara Polatlı ve Trakya bölgesi. Hasat ilk başladığında tonunu 280 liraya Urfa'dan aldığımız saman şimdi 500 lira oldu. Türkiye'de et sorunu yok ot sorunu var. Meralarımız, tarım arazilerimiz boş dururken yıllık ortalama 15 milyon ton kaba yem açığımız var. Saman ithal ediyoruz. O zaman bir yerde yanlışlık var. Bunu görmek lazım? Ete kasaptan değil, tarladan bakan bir politikamız var. Et sorununa kasaptan değil, tarladan topraktan bakmalıyız. En çok ihtiyacımız olan kaba yemi üretemiyoruz. Verimli arazilerin ekilmesi, meraların ıslah edilerek hayvancılığa kazandırılması gerekir. Yoksa ithalat hep gündemde olur."
Evet, bağrı yanan çiftçimiz ne diyor;"Türkiye'de et sorunu yok ot sorunu var." Meralarımız ıslah edilerek tekrar hayvancılığa kazandırdığımızda yani kaba yem açığını hallettiğimizde; etçi sığır ırkları ve melezlerini yetiştirir, bir de doğan buzağıları kaybetmezsek o zaman kimseye muhtaç olmadan kırmızı etimizi üreten bir ülke haline geliriz.
İthalat yaptığımız ülkelerin üç temel özelliği var sevgili okurlar. Birincisi etçi ırklara ve melezlerine sahip olmaları, ikincisi meralarını kullanmaları? Bir de doğumda ölen buzağı oranlarını sıfıra çekmeleri.
Bu üç temel özelliği hallettiğimizde yine eski yıllarda olduğu şekliye kargas et ve canlı hayvan ihraç eder konuma geliriz. Bu işler inanın çok basit... Köylü Mehmet Ağa'yı getirin Ülkesinin -pardon- tarımın başına işlem tamam...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025