Suriye'de 2018 krizi! Uzlaşamazlarsa meydan ABD'ye kalır
Türkiye, Rusya ve İran'ın geçen yıl Suriye'ye barış getirmek için başlattığı Astana Süreci, İdlib'te ortaya çıkan kriz sonrasında sarsıntı geçiriyor. Eğer üç ülke acil zirvede buluşup kangrene dönüşme potansiyeli yüksek çözmezse, ABD'nin ekmeğine yağ sürerler ve Washington Suriye'de dizginleri ele geçirir,
10.01.2018 00:00:00
ORHAN DEDE-RECEP BAHAR/ANALİZ HABER
Türkiye, İran ve Rusya'nın geçen yıl Kazakistan'ın başkenti Astana'da başlattığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin 22 Kasım'da Soçi'deki zirvede tahkim ettiği "Suriye'ye barış getirme" girişimi geçen yılın en önemli diplomatik hamlelerinden biriydi.
Üç liderin Soçi'deki buluşması dünya medyasında da ciddi yankı bulmuştu.
Ancak 27 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi ile düzenlediği ortak basın toplantısında, "Suriye'de Esed'le yürümek kesinlikle mümkün değildir. Ne için? 1 milyona yakın vatandaşını öldürmüş olan bir Suriye'nin başkanıyla nasıl olacak da geleceği kucaklayacağız? Suriye'nin halkı böyle birisini başında görmek ister mi? Çünkü Esed, kesinlikle açık ve net söylüyorum, devlet terörü estirmiş aslında bir teröristtir" ifadelerini kullanması, Astana Süreci'nin 2018'de riske gireceğinin ilk sinyalini teşkil ediyordu.
Nitekim yeni yılla birlikte Suriye'de geçen yıl ciddi mevzi kazanan Esad güçleri, geçen hafta ve bu hafta İdlib'de bazı operasyonlar gerçekleştirdi. Buna karşılık Türkiye'nin desteklediği silahlı güçler de karşı hamlelerde bulundu.
Bu hamlelerle birlikte Asana Süreci'nde İdlib için ilan edilen 'çatışmasızlık bölgelerine' silah sıkılmış oldu. Oysa taraflar Soçi Zirvesi'nde ne kadar da güzel mesajlar vermişti.
Mesajlardan kalan tortular
Putin, "Suriye halkının bütün kesimlerinin katılacağı bir toplantının yapılması konusunda mutabık kaldık" diye konuşmuştu.
Ruhani de Suriye'de tarafların bir araya geleceği görüşmeye Rusya ve Türkiye ile beraber destek verdiklerini söylemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, önceliğin 'terörist grupların süreçten dışlanması' olduğunu dile getirmişti.
2018'e farklı başlangıç
Tekrar Türkiye'nin güneyinde yaşananlara dönersek, Irak sınırını kontrol altına almayı başaran Rusya ve İran destekli Suriye ordusunun yeni askeri hedefi İdlib oldu.
Hama'nın kuzeyinden başlatılan operasyonlar sonucunda Suriye ordusu Halep'e doğru hızla ilerlemeye başladı. Uzmanlara göre Halep-Hama yolu kısa süre içinde Suriye ordusunun kontrolüne geçecek ve bu yol İdlib'de muhalifler ile ordu güçleri arasındaki yeni sınır hattı olacak.
Bu yolun doğusunda kalan ve tamamen kuşatılmış durumda olacak muhalif bölgelerin de kısa sürede Suriye ordusunun kontrolüne geçmesi bekleniyor. Böylece Suriyeli muhalifler Halep-Hama yolunun batısında kalan çok dar bir alana sıkışmış olacak.
Rusya ve İran destekli Suriye ordusunun çatışmasızlık alanı kapsamındaki İdlib'e yönelik operasyonlarını yoğunlaştırması, Suriye'deki Rus askeri varlığını hedef alan bazı saldırılardan sonra gerçekleşti.
31 Aralık tarihinde Lazkiye'de yer alan Hmeymim Hava Üssü muhalifler tarafından Grad füzeleri ile vuruldu. İddialara göre bu saldırı sonucunda bazı Rus uçakları zarar gördü ve iki Rus askeri hayatını kaybetti.
6 Ocak'ta da Hmeymim ve Tartus'taki Rus askeri üslerine 13 silahlı insansız hava aracıyla saldırı girişiminde bulunuldu. Bu saldırılardan sonra Rusya da İdlib çatışmasızlık bölgesi sınırları içinde yer alan muhaliflere ait hedeflere dönük hava saldırılarını yoğunlaştırdı.
Sahadaki gerilim diplomasiye yansıdı
İdlib'de sahada artan gerilimin kaçınılmaz olarak diplomaside de yansımaları oluyor. Bu bağlamda Türkiye'nin son dönemde Suriye hükümeti ve Astana'daki ortakları Rusya ve İran'a dönük söylemindeki sertleşme dikkat çekiyor.
Uzun süredir Suriye liderine yönelik sert ifadeler kullanmamaya özen gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yönelik 'terörist' ifadesinin ardından Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da İdlib operasyonuna ilişkin "Rejim Nusra bahanesiyle ılımlı muhalifleri vuruyor. Bu tutum siyasi çözüm sürecini baltalar" açıklaması yapmıştı.
Çarşamba günü Anadolu Ajansı (AA) editör masasına konuk olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'de ordunun İdlib gerginliği azaltma bölgesinde ateşkesi ihlal ederek ilerlediğini ifade ederek, Suriye'de Türkiye ile birlikte çatışmasızlık bölgelerinin garantörü olan İran ve Rusya'nın ordunun İdlib'te düzenlediği hava operasyonlarını durdurmasını sağlaması gerektiğini söyledi.
Büyükelçiler Bakanlığa çağrıldı
Rusya ve İran'ın Ankara büyükelçilerinin bakanlığa çağrıldığı anımsatılan Çavuşoğlu, Suriye'de sahadaki durumun karmaşık olması nedeniyle bazı ateşkes ihlallerini beklediklerini ancak son durumun bunun ötesine geçtiğini vurguladı.
"Kuşatılmış bölgeler var. Özellikle birçok kuşatılmış bölgede, İdlib'e doğru kanallar açıldı ki siviller de gelsin. Fakat bu arada bazı silahlı terör gruplarının da İdlib'e girmesi sağlandı" diyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada gördüğünü durum, buradaki el Nusra ya da HTŞ dediğimiz grupların mevcudiyetini bahane olarak kullanıp sivillere ve ılımlı muhalefete saldırmak. Biz buradaki terör gruplarının temizlenmesi için önerimizi herkesle paylaştık. 'O şehrin tamamını bombalayalım, yok edelim.' Böyle vahşi bir yöntem olmaz. Bunlar olacaksa Astana'yı neden başlattık? Soçi'yi neden konuşuyoruz? Cenevre'nin de bir anlamı olmaz. İhlallere bakıyorsunuz yüzde 95'i rejim veya rejimi destekleyen gruplar tarafından. Amaç ne? Bu süreçten faydalanarak rejimin ılımlı muhalefeti, sivilleri yok etmesi mi? İran ve Rusya sorumluluklarını yerine getirmeli. Garantör olduysanız ki, oldular, rejimi durdursunlar. Bu, basit bir hava saldırısı da değil. Rejim ilerliyor İdlib içinde. Burada niyet farklı."
Yeni zirve şart
İdlib'te ortaya çıkan sorun aşılamazsa kazananın ABD olacağı kesin...
Türkiye'nin bu süreçten kârlı çıkası zor zira Ankara, PYD/YPG ve FETÖ konusunda ABD ile sorun yaşıyor.
Rusya ve İran da kaybetmez zira Suriye'ye sınırdaş değiller, zaten son operasyonlarda Suriye ordusu, Türkiye'nin desteklediği muhalif silahlı unsurlara baskı kurmuş durumda.
Temmuz 2016'dan bu yana pekişen Ankara-Moskova ekseninin bozulmaması, geçen yıl ivme kazanan Ankara-Tahran hattının eski kötü günlere dönmemesi için İdlib'teki anlaşmazlığa acil çare bulunması gerekiyor. İlk olarak Rusya, Türkiye ve İran dışişleri bakanları bir araya gelmeli.
Bunu Erdoğan-Putin-Ruhani zirvesi takip etmeli. Komşular sorunlarına anlaşarak çare bulur. Komşular arasındaki kavga da başka kavgalara benzemez, tahribatı çok olur.
Rusya: Ateşkesi muhalifler bozdu
Rusya ise jet bir açıklamayla, İdlib'de ateşkesi İran, Rusya ve Suriye ordusunun değil, Türkiye'nin sorumluluğunda olan bölgede etkin olan muhalif grupların bozduğunu bildirdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarından kısa süre sonra Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan duyuruda, Suriye'deki Rus hava üssü Hmeymim'e saldıran insansız hava araçlarının muhalif birlikler tarafından kontrol edilen İdlib çatışmasızlık alanının güneybatısında yer alan Muazzar'dan havalandıkları açıklandı.
Rusya Savunma Bakanlığı'nın Türkiye Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan'a mektup gönderdiğini belirten duyurusunda, "Belgede Ankara'nın bu tür saldırıların önüne geçmek amacıyla İdlib çatışmasızlık alanında kontrol altındaki silahlı birliklerin ateşkes rejiminin kontrolünü ve denetleme noktalarının çalışmalarının aktif hale getirilmesi gibi üzerine aldığı sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği belirtildi" denildi.
Türkiye, İran ve Rusya'nın geçen yıl Kazakistan'ın başkenti Astana'da başlattığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin 22 Kasım'da Soçi'deki zirvede tahkim ettiği "Suriye'ye barış getirme" girişimi geçen yılın en önemli diplomatik hamlelerinden biriydi.
Üç liderin Soçi'deki buluşması dünya medyasında da ciddi yankı bulmuştu.
Ancak 27 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi ile düzenlediği ortak basın toplantısında, "Suriye'de Esed'le yürümek kesinlikle mümkün değildir. Ne için? 1 milyona yakın vatandaşını öldürmüş olan bir Suriye'nin başkanıyla nasıl olacak da geleceği kucaklayacağız? Suriye'nin halkı böyle birisini başında görmek ister mi? Çünkü Esed, kesinlikle açık ve net söylüyorum, devlet terörü estirmiş aslında bir teröristtir" ifadelerini kullanması, Astana Süreci'nin 2018'de riske gireceğinin ilk sinyalini teşkil ediyordu.
Nitekim yeni yılla birlikte Suriye'de geçen yıl ciddi mevzi kazanan Esad güçleri, geçen hafta ve bu hafta İdlib'de bazı operasyonlar gerçekleştirdi. Buna karşılık Türkiye'nin desteklediği silahlı güçler de karşı hamlelerde bulundu.
Bu hamlelerle birlikte Asana Süreci'nde İdlib için ilan edilen 'çatışmasızlık bölgelerine' silah sıkılmış oldu. Oysa taraflar Soçi Zirvesi'nde ne kadar da güzel mesajlar vermişti.
Mesajlardan kalan tortular
Putin, "Suriye halkının bütün kesimlerinin katılacağı bir toplantının yapılması konusunda mutabık kaldık" diye konuşmuştu.
Ruhani de Suriye'de tarafların bir araya geleceği görüşmeye Rusya ve Türkiye ile beraber destek verdiklerini söylemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, önceliğin 'terörist grupların süreçten dışlanması' olduğunu dile getirmişti.
2018'e farklı başlangıç
Tekrar Türkiye'nin güneyinde yaşananlara dönersek, Irak sınırını kontrol altına almayı başaran Rusya ve İran destekli Suriye ordusunun yeni askeri hedefi İdlib oldu.
Hama'nın kuzeyinden başlatılan operasyonlar sonucunda Suriye ordusu Halep'e doğru hızla ilerlemeye başladı. Uzmanlara göre Halep-Hama yolu kısa süre içinde Suriye ordusunun kontrolüne geçecek ve bu yol İdlib'de muhalifler ile ordu güçleri arasındaki yeni sınır hattı olacak.
Bu yolun doğusunda kalan ve tamamen kuşatılmış durumda olacak muhalif bölgelerin de kısa sürede Suriye ordusunun kontrolüne geçmesi bekleniyor. Böylece Suriyeli muhalifler Halep-Hama yolunun batısında kalan çok dar bir alana sıkışmış olacak.
Rusya ve İran destekli Suriye ordusunun çatışmasızlık alanı kapsamındaki İdlib'e yönelik operasyonlarını yoğunlaştırması, Suriye'deki Rus askeri varlığını hedef alan bazı saldırılardan sonra gerçekleşti.
31 Aralık tarihinde Lazkiye'de yer alan Hmeymim Hava Üssü muhalifler tarafından Grad füzeleri ile vuruldu. İddialara göre bu saldırı sonucunda bazı Rus uçakları zarar gördü ve iki Rus askeri hayatını kaybetti.
6 Ocak'ta da Hmeymim ve Tartus'taki Rus askeri üslerine 13 silahlı insansız hava aracıyla saldırı girişiminde bulunuldu. Bu saldırılardan sonra Rusya da İdlib çatışmasızlık bölgesi sınırları içinde yer alan muhaliflere ait hedeflere dönük hava saldırılarını yoğunlaştırdı.
Sahadaki gerilim diplomasiye yansıdı
İdlib'de sahada artan gerilimin kaçınılmaz olarak diplomaside de yansımaları oluyor. Bu bağlamda Türkiye'nin son dönemde Suriye hükümeti ve Astana'daki ortakları Rusya ve İran'a dönük söylemindeki sertleşme dikkat çekiyor.
Uzun süredir Suriye liderine yönelik sert ifadeler kullanmamaya özen gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yönelik 'terörist' ifadesinin ardından Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da İdlib operasyonuna ilişkin "Rejim Nusra bahanesiyle ılımlı muhalifleri vuruyor. Bu tutum siyasi çözüm sürecini baltalar" açıklaması yapmıştı.
Çarşamba günü Anadolu Ajansı (AA) editör masasına konuk olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'de ordunun İdlib gerginliği azaltma bölgesinde ateşkesi ihlal ederek ilerlediğini ifade ederek, Suriye'de Türkiye ile birlikte çatışmasızlık bölgelerinin garantörü olan İran ve Rusya'nın ordunun İdlib'te düzenlediği hava operasyonlarını durdurmasını sağlaması gerektiğini söyledi.
Büyükelçiler Bakanlığa çağrıldı
Rusya ve İran'ın Ankara büyükelçilerinin bakanlığa çağrıldığı anımsatılan Çavuşoğlu, Suriye'de sahadaki durumun karmaşık olması nedeniyle bazı ateşkes ihlallerini beklediklerini ancak son durumun bunun ötesine geçtiğini vurguladı.
"Kuşatılmış bölgeler var. Özellikle birçok kuşatılmış bölgede, İdlib'e doğru kanallar açıldı ki siviller de gelsin. Fakat bu arada bazı silahlı terör gruplarının da İdlib'e girmesi sağlandı" diyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada gördüğünü durum, buradaki el Nusra ya da HTŞ dediğimiz grupların mevcudiyetini bahane olarak kullanıp sivillere ve ılımlı muhalefete saldırmak. Biz buradaki terör gruplarının temizlenmesi için önerimizi herkesle paylaştık. 'O şehrin tamamını bombalayalım, yok edelim.' Böyle vahşi bir yöntem olmaz. Bunlar olacaksa Astana'yı neden başlattık? Soçi'yi neden konuşuyoruz? Cenevre'nin de bir anlamı olmaz. İhlallere bakıyorsunuz yüzde 95'i rejim veya rejimi destekleyen gruplar tarafından. Amaç ne? Bu süreçten faydalanarak rejimin ılımlı muhalefeti, sivilleri yok etmesi mi? İran ve Rusya sorumluluklarını yerine getirmeli. Garantör olduysanız ki, oldular, rejimi durdursunlar. Bu, basit bir hava saldırısı da değil. Rejim ilerliyor İdlib içinde. Burada niyet farklı."
Yeni zirve şart
İdlib'te ortaya çıkan sorun aşılamazsa kazananın ABD olacağı kesin...
Türkiye'nin bu süreçten kârlı çıkası zor zira Ankara, PYD/YPG ve FETÖ konusunda ABD ile sorun yaşıyor.
Rusya ve İran da kaybetmez zira Suriye'ye sınırdaş değiller, zaten son operasyonlarda Suriye ordusu, Türkiye'nin desteklediği muhalif silahlı unsurlara baskı kurmuş durumda.
Temmuz 2016'dan bu yana pekişen Ankara-Moskova ekseninin bozulmaması, geçen yıl ivme kazanan Ankara-Tahran hattının eski kötü günlere dönmemesi için İdlib'teki anlaşmazlığa acil çare bulunması gerekiyor. İlk olarak Rusya, Türkiye ve İran dışişleri bakanları bir araya gelmeli.
Bunu Erdoğan-Putin-Ruhani zirvesi takip etmeli. Komşular sorunlarına anlaşarak çare bulur. Komşular arasındaki kavga da başka kavgalara benzemez, tahribatı çok olur.
Rusya: Ateşkesi muhalifler bozdu
Rusya ise jet bir açıklamayla, İdlib'de ateşkesi İran, Rusya ve Suriye ordusunun değil, Türkiye'nin sorumluluğunda olan bölgede etkin olan muhalif grupların bozduğunu bildirdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarından kısa süre sonra Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan duyuruda, Suriye'deki Rus hava üssü Hmeymim'e saldıran insansız hava araçlarının muhalif birlikler tarafından kontrol edilen İdlib çatışmasızlık alanının güneybatısında yer alan Muazzar'dan havalandıkları açıklandı.
Rusya Savunma Bakanlığı'nın Türkiye Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan'a mektup gönderdiğini belirten duyurusunda, "Belgede Ankara'nın bu tür saldırıların önüne geçmek amacıyla İdlib çatışmasızlık alanında kontrol altındaki silahlı birliklerin ateşkes rejiminin kontrolünü ve denetleme noktalarının çalışmalarının aktif hale getirilmesi gibi üzerine aldığı sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği belirtildi" denildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.