Ya da kızım sana söylüyorum gelinim sen anla!
Anadolu coğrafyasına 13. yüzyılda göç ederek gelen Türk boylarının buralarda ekonomik manada ayağını yere basmasında Ahi Evran ve onun inşa ettiği esnaf kolu yani 'Ahilik' teşkilatı esas teşkil etmiştir.
O yüzyılda henüz Anadolu'ya Türk göçü olmazdan evvel bu coğrafyada ekonomi ve pazar Bizans Loncalarının egemenliği ve tekelinde idi.
Peki bunca Türk erkek, kadın, çocuk ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaktı? Bizans Loncalarının merhametine mi sığınacak, el açacaktı!
Ahi Evran-ı Veli hazretleri bireyi ve onun ihtiyaçlarını, o ihtiyaçları karşılayacak emeği ve o emeğe malzeme olacak hammaddeyi; gerek tedarik, gerek verimli ve yeterli kullanımı, gerekse sağlam üretecek; haklı, ahlaklı bir sistem meydana getirmiştir.
Bu sistemin gerekliliğini ise şu şeklide beyan etmektedir; "Allah insanı, medenî tabiatlı yaratmıştır. Bunun açıklaması şudur: Allah insanları yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, mesken edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Bu yüzden demircilik, marangozluk, dericilik gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, bu meslek dallarının gerektirdiği âlet ve edevatı imal etmek için de birçok insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu yüzden toplumun ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretimi için lüzumlu olan bütün sanat kollarının yaşatılması şarttır. Bununla da kalmayıp, insanların sonradan doğacak ihtiyaçlarını karşılamak için (çağın gerektirdiği) yeni sanat dallarının meydana getirilmesi gerekmektedir."
Dericilikten marangozluğa, terzilikten demirciliğe kadar 33 mesleğin Türk ustalarının emeği ile bir sanata ve zanaata dönüşmesini sağlamış, bu manada kendisine 'Pir' unvanı verilmiştir.
Ahilik geleneği içerisinde Türk ustaların ahlakı maddeye nakış nakış işlenerek kültür ve inanç beslenmeye, insan doymaya başlamıştır. Bu meslekler aynı zamanda insanın karnını doyurduğu gibi onu terbiye de etmiştir.
Yaklaşık 800 yıl sonra bugün bu meslekler önemini hala koruması gereken ahlak, adap, iskan ve insan mektepleri olması gerekirken küresel kapitalist düzenin başta serbest piyasa anlayışı ve bu anlayışa ülkeyi amade kılan siyasi hükümetlerin yasa ve kanunları ile adeta yok olmanın eşiğine gelmiştir.
Bilmeyenlere Hz. Peygamber efendimizin şu hadisini hatırlatmak isterim; "Pazarınız sizin dininiz gibidir! Oraya yabancıları asla sokmayın."
Türk Ahilik teşkilatının Bizans Lonca sistemi karşısında güçlenmesini sağlayan temel anlayış tam olarak buydu! Hammaddenin yerli üretici elinde olması, gerektiği kadar kullanılması, üretimin kaliteli olması, esnafın dürüst ve zanaatkar toplumun ise kanaatkâr olması!
Ama bugün Gaziantepli, Kahramanmaraşlı, Şanlıurfalı bir kutnu dokuma ustasının, yemeni ustasının, bakır ustasının, sedef ustasının elinde işleyeceği hammaddenin, tezgahını çalıştıran elektriğin, içtiği çorbanın mercimeğinin vs ithal olduğu bir pazar ekonomisini nasıl yorumlamak lazım?
Dünyanın en zengin bakır rezervleri Türkiye'de ama yabancı çıkarıyor, işlenebilir hale getirerek benim ustama satıyor! Sap ithal, saman ithal, inek ithal ama süt yerli! Bu aldatmaca ve bir sömürüden başka bir şey değildir.
Hz. Peygamber Efendimizin 'dininiz' gibidir dediği bu sahaya yabancılar öyle sirayet etmiş ki, sadece emek yerli diyeceğim ama o da Suriyeli ve daha bilmem hangi milletlerin usta-çırak sarmalı içinde kaybolup gitmek üzere…
Sözüm yerli ve Türk olan kendini Türk hisseden esnaf ve esnaf odaları yetkililerine! Yok oluyorsunuz ve bu yok oluşu en iyi siz müşahede ediyorsunuz! Yarın huzur-u mahşerde piriniz Ahi Evran-ı Veli'nin yüzüne nasıl bakacaksınız?
Bir yol bulmak lazım değil mi?
Bu manada merhum Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bir ilim, feraset ve Ahiliğin fütüvvet anlayışı ile ahlaklanmış olan Milli Ekonomi Modeli'nden haberdar olmak, sorgulamak, anlamak sizlerin ve gelecek nesillerin hem varlık sebebi ve zemini hem de hakkıdır!
Ancak esnaf kesimine bu hakkı ve mesuliyeti verecek olan siyaset erbabının, esnaf kesimi ile ciddi bir iletişim içine girmesi ve modeli onlara ilmek ilmek, nakış nakış, bıkmadan, usanmadan anlatması da modelden henüz haberdar olmayan, bilmeyen ustalarımızın bilen siyaset erbabı üzerindeki hakkıdır.
- Davet / 03.06.2024
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021