Söz düellosuyla eylemler düzeltilemez
Ege'de ve Batı Trakya'da Lozan Antlaşması'na aykırı adımlar atan Yunanistan, buna tepkisini dile getiren Türkiye'ye yönelik kışkırtıcı söylemler kullanmaya devam ediyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın Türkiye'yi hedef alan açıklamalarına Dışişleri Bakanlığı'ndan, "Üçüncü taraflardan medet umarak ve Türkiye karşıtı suni ittifaklar yaratarak gerginliği tercih ettiğinin yeni bir kanıtıdır" karşılığı geldi
05.01.2022 16:49:00





MURAT ÇABAS / ANALİZ HABER
Yunanistan, Ege Denizi'nde, Batı Trakya'da ve Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuka ters düşen adımlar atmaya devam ediyor. Batı Trakya'da Lozan Antlaşması'na aykırı olarak sınırımıza 40 kilometre mesafede bulunan Dedeağaç'ı ABD'ye askeri üs olarak açan Yunanistan, yine Lozan'a aykırı olarak Ege'de 19 adamızı ve 1 kayalığımızı işgal etmiş ve de Türkiye'ye karşı bu adalara askerlerini yerleştirerek silahlandırmıştı. Doğu Akdeniz'de de Kıbrıs Rum kesimiyle birlikte hareket ederek Türkiye'nin haklarını gasp etme adımları atmıştı. Bütün bu gelişmeler yaşanırken Türkiye siyasetinin gerekli adımları atmaması elbette ki Yunanistan'ı daha da cesaretlendirdi ve daha fazlasını talep etmesine neden oldu. Bugün hükümet, Yunan yetkililerle söz düellosuna giriyor ama bu sözlü tepkiler, Batı Trakya'da, Ege'de ve Doğu Akdeniz'de 2000'li yıllardan beri kaybettiklerimizi geri getirmeye yetmeyecek.
Yunan Bakan kışkırtıcı konuştu
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud, önceki gün Atina'da bir araya geldiler. Bölge meselelerinin görüşüldüğü toplantıdan sonra yapılan ortak basın açıklamasında Yunan Dışişleri Bakanı Dendias, her zaman olduğu gibi Türkiye'ye yönelik kışkırtıcı söylemler kullandı. Yunanistan'a yönelik söylemin görülmedik bir seviyeye ulaştığını iddia ederek, Türkiye'ye atıfla, "Komşu ülkenin gerçeği ve Deniz Hukuku da dahil olmak üzere Uluslararası Hukuk anlayışını saptırma niyetinde" olduğunu öne süren Dendias şunları söyledi: "Uluslararası Deniz Hukuku'nda açıkça öngörüldüğü gibi, karasularımızı genişletmek gibi vazgeçilmez hakkımızı uygularsak Yunanistan'ı savaşla tehdit eder. Türkiye bizden adalarımızı silahsızlandırmamızı isterken, Akdeniz'deki en büyük çıkarma kuvveti ve en büyük filosu ile adalarımız boyunca dizildi. Bir başka deyişle, BM Antlaşması'nda öngörülen meşru müdafaa hakkımızdan vazgeçmemizi istiyor." Dendias açıklamasında, "Türkiye iyi niyetini göstermek istiyorsa Libya ile yapılan deniz yetki alanlarının belirlenmesine yönelik anlaşmayı iptal etmesi gerekir" ifadesini kullanarak Türkiye'nin bölgede saldırgan bir politika izlediğini öne sürdü. Bu açıklamalardan açıkça görülüyor ki, Yunanistan, AB, ABD, İsrail, Suudi Arabistan, BAE gibi müttefiklerinden aldığı cesaretle, kendisi uluslar arası antlaşmaları çiğnerken, hakkı gasp edilen Türkiye'yi suçlu gösterme çabası içinde.
Türk Dışişleri'nin tepkisi yetersiz!
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın bu "kışkırtıcı" söylemlerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'ten yanıt geldi. Bilgiç yazılı olarak verdiği yanıtta, "Yunanistan'ın ülkemizin hak ve çıkarlarını savunma iradesini tehdit olarak nitelendirmesini, bu yönde gerçek dışı bir algı yaratmaya çalışmasını reddediyoruz. Bölgede bir tehdit var ise bu tehdit, Yunanistan'ın gerginliği artırıcı tek taraflı eylemlerinden kaynaklanmaktadır" ifadelerini kullandı. Sözcü Bilgiç devamında şunları belirtti: "Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın neredeyse her gün yaptığı Türkiye karşıtı beyanlar, barış ve istikrara hizmet etmeyen, gerçeklikten kopuk ve popülist iddialardır. Bu kışkırtıcı söylem, ne iyi komşuluk ilişkileriyle ne de Yunanistan ile yeniden başlattığımız istişari görüşmelerin ruhuyla bağdaşmaktadır. Dendias'ın bu hezeyanları, Yunanistan'ın ülkemiz ile dürüst ve anlamlı bir diyalog ile ikili meselelerini çözmek ve ilişkilerini geliştirmek yerine, üçüncü taraflardan medet umarak ve Türkiye karşıtı suni ittifaklar yaratarak gerginliği tercih ettiğinin yeni bir kanıtıdır. Kendine güveni olan ülkeler, bu tür davranışlar sergilemez. Yunanistan Türkiye'ye yönelik iddialar ileri sürerken bir yandan da Ege ve Akdeniz'de uluslararası hukuka aykırı maksimalist iddiaları doğrultusunda gerginliği artırıcı eylemlerde bulunuyor. Yunanistan'ı bir kez daha popülist saiklerle kışkırtıcı söylem ve faaliyetler yürütmek yerine, sağduyu ve aklıselime dönmeye ve uluslararası hukuka, uluslararası antlaşmalara saygı göstermeye davet ediyoruz."
Söz düellosuyla eylemler düzeltilemez
Yunanistan, Lozan'a göre silahlandırılmaması gereken Dedeağaç'ı ABD'ye üs olarak açtıktan sonra, ABD buraya ciddi bir askeri yığınak yaptı, askerlerini, savaş helikopterlerini, tanklarını ve zırhlı araçlarını buraya yerleştiren ABD, Yunanistan ile yaptığı savunma anlaşmasına göre de buradan çekilmeyi hiç düşünmüyor. Lozan'a göre Türkiye'ye ait olan 19 adamızı işgal eden Yunanistan buralara ordusunu ve ağır silahlarını yerleştirdi. Yunan Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı bu adalara resmi ziyaret düzenleyerek Türkiye'ye tehditler savurdular. Hava ve deniz sahasında yaptığı tacizlerle Türkiye'nin Ege'deki haklarını gasp etmek için elinden geleni yaptı, yapmaya da devam ediyor. Türkiye Doğu Akdeniz'de en fazla kara sınırına sahip olması sebebiyle daha fazla hak sahibi iken, buranın ekonomik alanlarını Rumlarla işbirliği yaparak parsellediler. Türkiye Libya ile bir yetki alanında anlaştığında ise Türkiye'yi işgalcilikle suçladılar. AB ve ABD ile müzakereler yürüterek, Yunanistan ile istişari görüşmeler yaparak, dostluk ve barıştan bahsederek, aklıselime davete ederek bugüne kadar bu sorunların çözülmediği görülüyor. Türkiye acilen tam bağımsız bir devlet olarak mütekabiliyet esaslarına dayalı bir dış politika anlayışı geliştirmeli ve düşmanına korku, dostuna da güven verecek caydırıcı güçlerini devreye koymalıdır. Lozan Antlaşması'nın kazanımlarını da sonuna kadar korumalıdır. Başta Suriye ve Mısır olmak üzere bölge ülkeleri ile yeniden iyi ilişkiler geliştirerek, değersiz yalnızlıktan kurtulmalıdır.
Yunanistan, Ege Denizi'nde, Batı Trakya'da ve Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuka ters düşen adımlar atmaya devam ediyor. Batı Trakya'da Lozan Antlaşması'na aykırı olarak sınırımıza 40 kilometre mesafede bulunan Dedeağaç'ı ABD'ye askeri üs olarak açan Yunanistan, yine Lozan'a aykırı olarak Ege'de 19 adamızı ve 1 kayalığımızı işgal etmiş ve de Türkiye'ye karşı bu adalara askerlerini yerleştirerek silahlandırmıştı. Doğu Akdeniz'de de Kıbrıs Rum kesimiyle birlikte hareket ederek Türkiye'nin haklarını gasp etme adımları atmıştı. Bütün bu gelişmeler yaşanırken Türkiye siyasetinin gerekli adımları atmaması elbette ki Yunanistan'ı daha da cesaretlendirdi ve daha fazlasını talep etmesine neden oldu. Bugün hükümet, Yunan yetkililerle söz düellosuna giriyor ama bu sözlü tepkiler, Batı Trakya'da, Ege'de ve Doğu Akdeniz'de 2000'li yıllardan beri kaybettiklerimizi geri getirmeye yetmeyecek.
Yunan Bakan kışkırtıcı konuştu
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud, önceki gün Atina'da bir araya geldiler. Bölge meselelerinin görüşüldüğü toplantıdan sonra yapılan ortak basın açıklamasında Yunan Dışişleri Bakanı Dendias, her zaman olduğu gibi Türkiye'ye yönelik kışkırtıcı söylemler kullandı. Yunanistan'a yönelik söylemin görülmedik bir seviyeye ulaştığını iddia ederek, Türkiye'ye atıfla, "Komşu ülkenin gerçeği ve Deniz Hukuku da dahil olmak üzere Uluslararası Hukuk anlayışını saptırma niyetinde" olduğunu öne süren Dendias şunları söyledi: "Uluslararası Deniz Hukuku'nda açıkça öngörüldüğü gibi, karasularımızı genişletmek gibi vazgeçilmez hakkımızı uygularsak Yunanistan'ı savaşla tehdit eder. Türkiye bizden adalarımızı silahsızlandırmamızı isterken, Akdeniz'deki en büyük çıkarma kuvveti ve en büyük filosu ile adalarımız boyunca dizildi. Bir başka deyişle, BM Antlaşması'nda öngörülen meşru müdafaa hakkımızdan vazgeçmemizi istiyor." Dendias açıklamasında, "Türkiye iyi niyetini göstermek istiyorsa Libya ile yapılan deniz yetki alanlarının belirlenmesine yönelik anlaşmayı iptal etmesi gerekir" ifadesini kullanarak Türkiye'nin bölgede saldırgan bir politika izlediğini öne sürdü. Bu açıklamalardan açıkça görülüyor ki, Yunanistan, AB, ABD, İsrail, Suudi Arabistan, BAE gibi müttefiklerinden aldığı cesaretle, kendisi uluslar arası antlaşmaları çiğnerken, hakkı gasp edilen Türkiye'yi suçlu gösterme çabası içinde.
Türk Dışişleri'nin tepkisi yetersiz!
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın bu "kışkırtıcı" söylemlerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'ten yanıt geldi. Bilgiç yazılı olarak verdiği yanıtta, "Yunanistan'ın ülkemizin hak ve çıkarlarını savunma iradesini tehdit olarak nitelendirmesini, bu yönde gerçek dışı bir algı yaratmaya çalışmasını reddediyoruz. Bölgede bir tehdit var ise bu tehdit, Yunanistan'ın gerginliği artırıcı tek taraflı eylemlerinden kaynaklanmaktadır" ifadelerini kullandı. Sözcü Bilgiç devamında şunları belirtti: "Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın neredeyse her gün yaptığı Türkiye karşıtı beyanlar, barış ve istikrara hizmet etmeyen, gerçeklikten kopuk ve popülist iddialardır. Bu kışkırtıcı söylem, ne iyi komşuluk ilişkileriyle ne de Yunanistan ile yeniden başlattığımız istişari görüşmelerin ruhuyla bağdaşmaktadır. Dendias'ın bu hezeyanları, Yunanistan'ın ülkemiz ile dürüst ve anlamlı bir diyalog ile ikili meselelerini çözmek ve ilişkilerini geliştirmek yerine, üçüncü taraflardan medet umarak ve Türkiye karşıtı suni ittifaklar yaratarak gerginliği tercih ettiğinin yeni bir kanıtıdır. Kendine güveni olan ülkeler, bu tür davranışlar sergilemez. Yunanistan Türkiye'ye yönelik iddialar ileri sürerken bir yandan da Ege ve Akdeniz'de uluslararası hukuka aykırı maksimalist iddiaları doğrultusunda gerginliği artırıcı eylemlerde bulunuyor. Yunanistan'ı bir kez daha popülist saiklerle kışkırtıcı söylem ve faaliyetler yürütmek yerine, sağduyu ve aklıselime dönmeye ve uluslararası hukuka, uluslararası antlaşmalara saygı göstermeye davet ediyoruz."
Söz düellosuyla eylemler düzeltilemez
Yunanistan, Lozan'a göre silahlandırılmaması gereken Dedeağaç'ı ABD'ye üs olarak açtıktan sonra, ABD buraya ciddi bir askeri yığınak yaptı, askerlerini, savaş helikopterlerini, tanklarını ve zırhlı araçlarını buraya yerleştiren ABD, Yunanistan ile yaptığı savunma anlaşmasına göre de buradan çekilmeyi hiç düşünmüyor. Lozan'a göre Türkiye'ye ait olan 19 adamızı işgal eden Yunanistan buralara ordusunu ve ağır silahlarını yerleştirdi. Yunan Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı bu adalara resmi ziyaret düzenleyerek Türkiye'ye tehditler savurdular. Hava ve deniz sahasında yaptığı tacizlerle Türkiye'nin Ege'deki haklarını gasp etmek için elinden geleni yaptı, yapmaya da devam ediyor. Türkiye Doğu Akdeniz'de en fazla kara sınırına sahip olması sebebiyle daha fazla hak sahibi iken, buranın ekonomik alanlarını Rumlarla işbirliği yaparak parsellediler. Türkiye Libya ile bir yetki alanında anlaştığında ise Türkiye'yi işgalcilikle suçladılar. AB ve ABD ile müzakereler yürüterek, Yunanistan ile istişari görüşmeler yaparak, dostluk ve barıştan bahsederek, aklıselime davete ederek bugüne kadar bu sorunların çözülmediği görülüyor. Türkiye acilen tam bağımsız bir devlet olarak mütekabiliyet esaslarına dayalı bir dış politika anlayışı geliştirmeli ve düşmanına korku, dostuna da güven verecek caydırıcı güçlerini devreye koymalıdır. Lozan Antlaşması'nın kazanımlarını da sonuna kadar korumalıdır. Başta Suriye ve Mısır olmak üzere bölge ülkeleri ile yeniden iyi ilişkiler geliştirerek, değersiz yalnızlıktan kurtulmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.