Geçen Hafta "Hırsızı koruyan sistem" başlıklı yazımızda, ülkelerin kanunlarının ülke sınırları içinde kalırken paranın elini kolunu sallayarak dakikalar içersinde dünyada tur atabildiğini, bu sistemin kötülere ve hırsızlara hizmet ettiğini yazmıştım. Dünyada devlet yöneticilerinin ülkelerinden çaldıkları paraları bu yolla çok kolay bir şekilde ülke dışına çıkardıklarını, çıkan paranın geri gelmesi şöyle dursun izini sürmenin dahi mümkün olmadığını anlattık. Kontrolünüzde olan parayı iz bırakmayacak şekilde ülke dışına çıkarmanın çok kolay olduğunu, bunun için ülke yöneticisi olmaya da gerek olmadığını, geçtiğimiz yıllarda "tosuncuk" olarak anılan Mehmet Aydın örneğini vererek "bunu yapmak için çok maharetli biri olmanıza gerek yok kötü olmanız yeterli" demiştik.
Bu hafta da aynı konuya devam edeceğimizi, offshore hesapları yazacağımızı ifade etmiştik. Bu hafta tam da anlatmaya çalıştığımız konuyla ilgili Çiftlik Bank olayından çok daha büyük bir vurgun iddiası medyaya düştü. Faruk Fatih Özer isimli bir şahıs, 2017 yılında Koinex isimli bir firma kuruyor, 2020 yılında bu firma "Thodex" isimli marka oluşturuyor. 2021 yılında da yaklaşık 2 milyar dolar ile kayıplara karışıyor. Bu örnekler, önce kendisini sonra parayı ülke dışına çıkaran, bir anda vurgun yapıp kaçanlara ilişkin. Bir de önden parayı düzenli şekilde ülke dışına gönderen, hesap sorulacağı zaman kendisini de ülke dışına çıkaran Ukrayna'nın devrik lideri Yanukoviç gibi kişiler var. Ancak her iki türün ortak özelliği hırsızlığı aynı finans sisteminden yararlanarak yapmaları.
Offshore hesapları ve bu hesapların işleme mantığını anlatmaya devam edelim.
1960 yılında İngiltere'de yayın yapan tek izinli yayın kuruluşu BBC idi. O yıllarda yeni bir müzik akımı çıkmıştı buna pop müziği diyorlardı. BBC pop müziğini yayınlamak istemiyordu. Pop müziğini yayınlamak istemeyen BBC'ye tepki olarak ve talebe cevap vermek için İngiliz karasularının hemen dışında, uluslararası sularda, gemilerden yayın yapan radyolar ortaya çıktı. Bu radyoların yaptığı yayınlara korsan yayın deniyordu. İngiliz kanunlarına tabi olmayan ama İngiltere'ye yayın yapan radyolar. Yasal olarak yokken fiziksel olarak var olan bu yayınlara, offshore yayınlar da deniyordu. Offshore yayın ya da korsan yayın aynı anlama gelmekteydi.
Offshore kavramının finans sektöründe kullanılmaya başlanması ve mantığını anlatmak için yine tarihe kısa bir yolculuk yapmamız gerekiyor.
1944 öncesinde, dünyada kabul görmüş sisteme göre; bir ülkenin parasının değeri sahip olduğu altına göre belirleniyordu. İkinci Dünya Savaşı sonuna gelindiğinde ABD, hem dünyaya gücünü kabul ettirmiş hem de dünya altın rezervinin nerede ise tamamını elinde tutan bir devletti.
1944'te Bretton Woods'ta, ittifak devletleri bir araya geldi.
Britanya adına toplantıya katılan J.M.Keynes; uluslararası tek bir para birimi yaratılmasını ve devletlerin para birimlerinin bu paraya göre değerlenmesini teklif etti. ABD Delegesi H.D.White, bu teklife karşı çıktı. Neticede güçlü olanın teklifi kabul gördü. Tüm para birimlerinin değerinin ABD Dolarına göre belirlenmesi ve 35 doların 1 ons altına sabitlemesine karar verildi. ABD hazinesi, kendisine her 35 dolar verene, bir ons altın vereceğini garanti etti. (Bugün itibariyle bir ons altın 1.745 dolardır. Soygunu varın siz düşünün)
Karşılıksız para basarak kurulan sistemi ilk bozan, dünya milletlerini sömürmeye başlayan ABD olmuştu. 1950'li yılların sonlarına doğru doların karşılıksız basılıp dünya piyasalarına sürüldüğü anlaşılmış, 1960'ta ABD, doları karşılıksız bastığını itiraf etmişti. Ve bu süreçte Avrupa'nın kurnaz bankerleri; ABD'nin ülke dışında dolaşımda tuttuğu para ile ilgilenmediğini, denetlemediğini, bu paranın ilgili devletlerin de denetiminin dışında olduğunu fark etmişlerdi. Özellikle Sovyet bankaları dolarlarını Avrupa bankalarında tutuyordu. 1957 yılında Avrupa'daki bankalarda tutulan dolarların ABD tarafından denetlenmediğini fark eden Avrupalı bankerler, 'eurodolar' dedikleri hiçbir ülke kanunu ile sınırlanamayan adeta devletsiz para bulmuşlardı. Bu bankerlerin sahip olduğu devletsiz paranın Dolar olması ve tüm ülke para birimlerinin Dolar'a göre değerlenmesi nedeniyle devletlerin üstünde bir güce ulaştılar. Para biriminin değeri ekonomiyi şekillendirmiş, paranın değerini ise artık bu zengin bankerler belirlemeye başlamıştı.
Bir varlığın fiziksel olarak bulunduğu yerden başka bir yerin yasalarına tabi olması fikri; uluslararası sularda bulunan gemiler üzerinden korsan radyo yayınları ile İngiltere'ye yayın yapılması ile Avrupa'da yayıldı. Bu uygulama kısa süre içinde bu denetim dışındaki Eurodolar 'devletsiz para' ile finans sektörüne de sıçradı. İşte bu paraların bulunduğu hesaplara 'offshore" hesaplar dendi.
Offshore hesapların getirdiği rahatlık ve sınır tanımazlığa bir de İsviçre ve benzeri ülkelerin başını çektiği ticari sır, gizlilik yasaları eklenince bu sisteme giren paranın izini sürmek zorlaştı. Bir de offshore hesaplar aracılığı ile vergi cenneti ülkelerde kurulan şirketler üzerinden bu paraların hızla el değiştirmesi ve dünyanın her tarafından varlıklar satın alabilmesi, hatta tahvillere ve diğer finansal varlıklara dönüşebilmesi eklenince, iz sürmek çok daha zorlaştı. İz sürülüp bilgiye ulaşılsa paranın yer değiştirme hızı karşısında yasaların sınırlara hapsolması nedeniyle çalınan parayı geri getirmek ise imkânsız hale geldi.
Korsanların kurduğu ve yönettiği bir sistemden alnının terinin karşılığını ummak, soyguncuların köşe başını tuttuğu bir düzenden adalet beklemek beyhudedir.
Bu sebeple ekonomi ve finans sisteminin tümden değişmesine, yeni bir sisteme ihtiyaç vardır.
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021