Siroz'un niteliği ve somut belirtiler göz önüne alındığında, tanı koymada geç kalındığı açıktı. Atatürk'ün hekimleri arasında yer alan Dr. Asım Arar, 1953'te Dünya Gazetesi'nde yayımlanan yazısında, "Atatürk'ün ölümcül hastalığını, 1936 sonlarına dek götürmek yanlış olmaz" der ve şu açıklamayı yapar: "27 Şubat 1938'de (Reşat Belger'in tanısından bir ay sonra y.n.) işin kötüye gittiğini, büyük bir ihtimalle karaciğer sirozu başlangıcı, hatta daha ileri bir aşamasıyla karşı karşıya olduğumuza hükmettim. O günden altı ay önce, kaşıntıların karınca istilalarına bağlandığı, kanamaların sıklaştığı dönemlerde de bu kuşkuya kapıldım, düşüncelerimi gerekenlere açtım. Ancak, Atatürk'ün yakınında bulunan yetkili kişiler, böyle bir olasılığın bulunmadığını söylediklerinden, daha ileri gidememek zorunda kalmıştım... Atatürk'ü tedavi eden doktorların hiçbiri, onu tıbbın gerektirdiği gibi inceden inceye muayene etme cesaretini gösterememişti. En büyük hocalarımız bile, sıradan bir hasta için yaptıkları özenli muayeneden çekiniyorlar ve Atatürk'ün karşısında ezilip büzülüp, hiçbir şey söylemiyorlardı".(13)
Atatürk, tanı gecikmesini ve yanlış sağaltımı (tedaviyi) kendisi de görmüştür.(14) Haziran 1938'de, o günlerde İsviçre'de okuyan Afet İnan'a gönderdiği bir mektupta, önerilen yöntemlerin durumuna iyilik getirmediğini, aksine "yapılan istirahatleri hiçe indirerek" zararlı olduğunu söyler. Mektup'ta şunlar yazılıdır: "Bence, doktorların yanlış görüş ve hükümleri nedeniyle hastalık durmamış, ilerlemiştir. Zamansız ayağa kalkmak, yürümek, özellikle burunda yapılan otuşman (tampon y.n.) üzerine gelen kusma, yapılan istirahatleri hiçe indirmiştir".(14)
İsmet İnönü, özel hekimi Zafer Paykoç'a, Atatürk'ün hastalığının ilerlediği dönemlerde kendisine yakındığını ve "İsmet, hastalığım çok daha önce bana bütün ağırlığıyla anlatılsaydı, o zaman işin başında, tam başında önlemini alırdım. Bu noktaya getirmezdim. Bana yeterince anlatılmadı, gerçekler gizlendi" dediğini söyler.(15)
Falih Rıfkı Atay, geç tanı konusunda yıllar sonra; "yirminci yüzyılın en büyük milli kahramanı, milletin elinden, bir büyük deha, insanlığın elinden gidiyordu.. Her zaman yanında bulunan hekimlerin, bunca belirti ve genel çöküntüye dikkat etmediklerini ve hepsini pek basit birer nedene bağlayarak geçiştirdiklerini, doğrusu hala anlayamıyorum" der.(16)
Aynı kanıda olan Ruşen Eşref Ünaydın ise, bu konuda; "sağlık durumunun bozulma nedeninin belirlenmesinde bu kadar geç kalınmış olması, Atatürk'ün bu önemli hastalığında karşılaştığı ilk büyük talihsizlik olmuştur" diyecektir.(17)
Bedensel sağlık
Sağlık sorununun büyüklüğüne karşın, 8 Kasım 1938'deki son komaya dek çalışmayı sürdürdü. Savaş ve gerilimli mücadelelerle dolu, çok güç bir yaşamın içinden geliyordu. Beden sağlığı, hiçbir zaman iyi olmamıştı. Yıpratıcı etkisini uzun yıllar taşıdığı Sıtma'ya, henüz 16 yaşındayken Askeri Lise'de yakalanmıştı.(18) Trablusgarp'ta gözlerinden, Dünya Savaşı'nda böbreklerinden rahatsızlanmıştı. 1918'de Karlsbad'da (Avusturya) hastaneye yatmış, 1920'de Binbaşı Dr. Refik (Saydam), dalak büyümesi tanısı koymuştu. 1923 ve 1927'de iki kez kalp krizi geçirmişti.(19)
Siroz'u inceledi, niteliğini ve ölümcül etkilerini çabuk öğrendi. Ölüm onun için yabancısı olmadığı, yaşamı boyunca yanında taşıdığı ve her an gerçekleşebilecek güçlü bir olasılıktı. Ölümden hiçbir zaman korkmamıştı. "Ölümü istemek cesaret değildir, ama ölümden korkmak ahmaklıktır"(20) diyor; ölümü, üzerindeki bir borç gibi gördüğü "vatan mücadelesi" için, kolayca göze aldığı sıradan bir olay gibi görüyordu. (Devam edecek)?
DİPNOTLAR:
13 "Hastalığı ve Ölümü" Asım Arar, Dünya Gazetesi, 10 Kasım 1953; ak. Dr.Eren Akçiçek, a.g.e. sf.239
14 "Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler" A.İnan, 3.Bas., 1981, sf.21
15 "İşin Aslı Astarı" Mustafa Ekmekçi, Cumhuriyet, 21 Mayıs 1992; ak. Dr.Eren Akdemir, a.g.e. sf.242
16 "Tek Adam" Ş.S.Aydemir, 3.Cilt, Remzi Kit., 8.Baskı, İst.-1983, sf.543
17 "Atatürk'ün Hastalığı, Profesör Dr. Nihat Reşad Belger'le Mülakat" R.E.Ünaydın, Ank.-1959, sf. 11-12; ak. Dr.Eren Akçiçek; a.g.e. sf.183
18 "Makbule Atadan Anlatıyor, Ağabeyim Mustafa Kemal" Şemsi Belli, Ank.-1959, sf. 62; ak. Dr.Eren Akçiçek, a.g.e. sf.143
19 "Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü" Dr.Eren Akçiçek, Güven Kit., İzm.-2005, sf.155 ve 159
20 "Çankaya" Falih Rıfkı Atay, Bateş A.Ş., sf.490
Atatürk, tanı gecikmesini ve yanlış sağaltımı (tedaviyi) kendisi de görmüştür.(14) Haziran 1938'de, o günlerde İsviçre'de okuyan Afet İnan'a gönderdiği bir mektupta, önerilen yöntemlerin durumuna iyilik getirmediğini, aksine "yapılan istirahatleri hiçe indirerek" zararlı olduğunu söyler. Mektup'ta şunlar yazılıdır: "Bence, doktorların yanlış görüş ve hükümleri nedeniyle hastalık durmamış, ilerlemiştir. Zamansız ayağa kalkmak, yürümek, özellikle burunda yapılan otuşman (tampon y.n.) üzerine gelen kusma, yapılan istirahatleri hiçe indirmiştir".(14)
İsmet İnönü, özel hekimi Zafer Paykoç'a, Atatürk'ün hastalığının ilerlediği dönemlerde kendisine yakındığını ve "İsmet, hastalığım çok daha önce bana bütün ağırlığıyla anlatılsaydı, o zaman işin başında, tam başında önlemini alırdım. Bu noktaya getirmezdim. Bana yeterince anlatılmadı, gerçekler gizlendi" dediğini söyler.(15)
Falih Rıfkı Atay, geç tanı konusunda yıllar sonra; "yirminci yüzyılın en büyük milli kahramanı, milletin elinden, bir büyük deha, insanlığın elinden gidiyordu.. Her zaman yanında bulunan hekimlerin, bunca belirti ve genel çöküntüye dikkat etmediklerini ve hepsini pek basit birer nedene bağlayarak geçiştirdiklerini, doğrusu hala anlayamıyorum" der.(16)
Aynı kanıda olan Ruşen Eşref Ünaydın ise, bu konuda; "sağlık durumunun bozulma nedeninin belirlenmesinde bu kadar geç kalınmış olması, Atatürk'ün bu önemli hastalığında karşılaştığı ilk büyük talihsizlik olmuştur" diyecektir.(17)
Bedensel sağlık
Sağlık sorununun büyüklüğüne karşın, 8 Kasım 1938'deki son komaya dek çalışmayı sürdürdü. Savaş ve gerilimli mücadelelerle dolu, çok güç bir yaşamın içinden geliyordu. Beden sağlığı, hiçbir zaman iyi olmamıştı. Yıpratıcı etkisini uzun yıllar taşıdığı Sıtma'ya, henüz 16 yaşındayken Askeri Lise'de yakalanmıştı.(18) Trablusgarp'ta gözlerinden, Dünya Savaşı'nda böbreklerinden rahatsızlanmıştı. 1918'de Karlsbad'da (Avusturya) hastaneye yatmış, 1920'de Binbaşı Dr. Refik (Saydam), dalak büyümesi tanısı koymuştu. 1923 ve 1927'de iki kez kalp krizi geçirmişti.(19)
Siroz'u inceledi, niteliğini ve ölümcül etkilerini çabuk öğrendi. Ölüm onun için yabancısı olmadığı, yaşamı boyunca yanında taşıdığı ve her an gerçekleşebilecek güçlü bir olasılıktı. Ölümden hiçbir zaman korkmamıştı. "Ölümü istemek cesaret değildir, ama ölümden korkmak ahmaklıktır"(20) diyor; ölümü, üzerindeki bir borç gibi gördüğü "vatan mücadelesi" için, kolayca göze aldığı sıradan bir olay gibi görüyordu. (Devam edecek)?
DİPNOTLAR:
13 "Hastalığı ve Ölümü" Asım Arar, Dünya Gazetesi, 10 Kasım 1953; ak. Dr.Eren Akçiçek, a.g.e. sf.239
14 "Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler" A.İnan, 3.Bas., 1981, sf.21
15 "İşin Aslı Astarı" Mustafa Ekmekçi, Cumhuriyet, 21 Mayıs 1992; ak. Dr.Eren Akdemir, a.g.e. sf.242
16 "Tek Adam" Ş.S.Aydemir, 3.Cilt, Remzi Kit., 8.Baskı, İst.-1983, sf.543
17 "Atatürk'ün Hastalığı, Profesör Dr. Nihat Reşad Belger'le Mülakat" R.E.Ünaydın, Ank.-1959, sf. 11-12; ak. Dr.Eren Akçiçek; a.g.e. sf.183
18 "Makbule Atadan Anlatıyor, Ağabeyim Mustafa Kemal" Şemsi Belli, Ank.-1959, sf. 62; ak. Dr.Eren Akçiçek, a.g.e. sf.143
19 "Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü" Dr.Eren Akçiçek, Güven Kit., İzm.-2005, sf.155 ve 159
20 "Çankaya" Falih Rıfkı Atay, Bateş A.Ş., sf.490
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Metin Aydoğan / diğer yazıları
- Türkiye'nin esrarengiz altın 'ticareti' / 17.01.2018
- Yol köprü ve tünel cezaları (ll) / 07.01.2018
- Yol köprü ve tünel cezaları (l) / 06.01.2018
- Utanç belgeleri / 01.01.2018
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (ll) / 26.12.2017
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (l) / 25.12.2017
- Türk tütünü ve uluslararası sigara tekelleri / 19.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lV) / 14.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lll) / 13.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (ll) / 12.12.2017
- Yol köprü ve tünel cezaları (ll) / 07.01.2018
- Yol köprü ve tünel cezaları (l) / 06.01.2018
- Utanç belgeleri / 01.01.2018
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (ll) / 26.12.2017
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (l) / 25.12.2017
- Türk tütünü ve uluslararası sigara tekelleri / 19.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lV) / 14.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lll) / 13.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (ll) / 12.12.2017