Son birkaç yıldır birçok yazar bu başlıklar altında çok sayıda yazı yazdı. Evet tespit doğrudur: Türkiye hem ilk kaledir hem de son kaledir. Dünyadaki mazlum milletleri düşünerek yaşadığımızda, dünyanın; yani mazlumların bizi beklediği görüşü de doğrudur.
Afganistan, on yılların işgali altında büyük acılar yaşamaktadır. Irak, kendini kurtarma çabası içindedir. 2011'den beri birdenbire üzerine çullanılan Suriye; ayakta kalmaya, güçlü hale gelmeye çabalamaktadır. İsrail, fırsatını bulmuşken, canı istediği an Suriye'ye bomba yağdırmaktadır. Gücüne güç katarak ilerleyen, gelişen, ekonomisi, eğitimi, silahlı kuvvetleri de güçlü hale gelen ve bu yüzden de İsrail'in en çok korkup, tedirgin olduğu iki komşu ve dost ülke olan Irak ve Suriye kötürüm hale getirildi, İsrail'e tehdit olmaktan çıkarıldı bu iki devlet.
Bu durum son kale Türkiye için de büyük kayıptır. Dost ve komşu iki devlet olan Irak ve Suriye Türkiye için adeta birer sınır karakolu iki devlet gibiydiler. Aramızda kaynaklanan tarihten gelen ve tuzağa düşülmek suretiyle terörden kaynaklanan nedenlerle sorunlar vardı. Bu sorunlar da ikili görüşmelerle üç devletin lehine çözüme kavuşturuluyordu. Irak ile yapılan enerji ve petrol anlaşmaları, kalkınmamız için büyük kazanımlardı. Suriye ile yapılan iki anlaşmalar da her bakımdan, özellikle iktisadi açıdan lehimizeydi. Türkiye ve Suriye neredeyse ortak devlet olma yolundaydı. Azerbaycan gibi, Pakistan gibi güzel dost bir ülkeydi Suriye bizim için?
"Son kale Türkiye" ve "Dünya Bizi Bekliyor" başlıklı sarsıcı, uyarıcı, milli birlik ve beraberliği pekiştirici yazılar yanında son bir yıldır da; "Türkiye'nin işgali planlanıyor" uyarısını konu alan çok sayıda yazı da çıkıyor basınımızda, bu konuda kitaplar da yayımlandı.
Böyle bir plan var mı, yok mu diye düşünmeye bile gerek yok!.. Böyle bir plan her zaman var!..
Savaşmak zorunda kaldığımızda yiyecektir, silahtır, mühimmattır, yakıttır öncelikle hangi devletlerden yardım isteriz acaba, bu soruya verilecek cevap büyük kıymet arzetmektedir. Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan, Pakistan ve belki İran? İşte yardım alabileceğimiz iki dost ve komşu ülke olan Irak ve Suriye'yi devlet olmaktan çıkardılar. Libya'yı mahvettiler. Türkiye, böylece dayanaksız bırakıldı?
Peki son kale Türkiye'ye kaybettiren, sadece dış güçlere kazandıran bu yanlışların yapılmasına biz destek olmadık mı?!.. Yüzde on barajını geçip parlamentoya giren partilerdeki siyasetçi ağabeylerimiz, ablalarımız, kardeşlerimiz olmadılar mı!..
Birçok yanlıştan sonra Rusya ile sıkı bir görüşme içine gördük? Türkiye ve Rusya devlet başkanları, -gazetemizin de manşetine taşıdığı gibi: Düşman çatlatırcasına-dokuzuncu kez biraraya geldiler. Bu kötü mü oldu? Hayır, gayet iyi oldu; iyi oluyor. Tabii ki, bu görüşmelerden; iki komşu ülke arasındaki olumlu havadan rahatsız olan devletler de azımsanmayacak kadar çoktur; en başta da ABD?
Son kale Türkiye? Dünya bizi bekliyor? Türkiye'nin işgali planlanıyor?
Bunlar doğrudur ama iç siyasette ve dış siyasette yaptıklarımız ne kadar doğrudur, yanlışlarımızı hızlıca düzeltiyor muyuz, dost ülkelerin çoğalmasını başarabiliyor muyuz?
İç ve dış siyasetimizi seçim dönemlerinde oy uğruna başka türlü, seçimler bitince başka türlü mü yapıyoruz!.. Ne yazık ki, siyasetçilerimiz bu yanlışa düşmektedirler. Milletimiz bundan zarar görmektedir? Böyle bir durum, bizimle her zaman ve her şartta iyi ilişkiler içinde olmak isteyen devletlerde de soğukluk yapmaktadır.
"Taş yerinde ağırdır" misalince; devletimiz de oturmuş insan gibi oturmuş, ayaklarını yere sağlam basmış insan gibi sağlamca yere basmış, güven veren, güçlü, adil, zaman ve şartlara göre değil de tarihten gelen şanına uygun davranmalıdır. Türkiye'miz; dünyada en güvenilir devlet olma özelliğini net olarak tescilleyip kalıcı hale getirmelidir.
Milletimizin her ferdinin bu ulu vatan toprakları üzerinde göğsünü gere gere umutlu, gururlu; karnı tok ve sırtı pek halde yaşaması gerekir.
Hapishanelerin bu kadar dolu olması, suç işleme oranlarının artması, işsizlik, aile parçalanmaları, trafikteki kaza ölümlerinin artışı, sigara ve alkol tüketiminin artması?
Milli ve dini bütünlüğümüzün zafiyet
yaşaması?
Halkımızın endişeli bir hal ile yaşaması?
"Son Kale Türkiye"miz için tehlikeli
hallerdir?
Eli kalem tutup yazan kalem erbabı bu tür yazıları yazarken; siyasetçilerimiz her bir adımı atarken ve her bir yurttaşımız şu soruyu kendine sormalıdır:
-Son kale Türkiye'miz için iyi olanı değil; en iyi olanı yapıyor muyum?
Allah; son kale ulu ülkemiz Türkiye'mizi; ulu ve dualı Türk Milleti'ni korusun? Amin?
Afganistan, on yılların işgali altında büyük acılar yaşamaktadır. Irak, kendini kurtarma çabası içindedir. 2011'den beri birdenbire üzerine çullanılan Suriye; ayakta kalmaya, güçlü hale gelmeye çabalamaktadır. İsrail, fırsatını bulmuşken, canı istediği an Suriye'ye bomba yağdırmaktadır. Gücüne güç katarak ilerleyen, gelişen, ekonomisi, eğitimi, silahlı kuvvetleri de güçlü hale gelen ve bu yüzden de İsrail'in en çok korkup, tedirgin olduğu iki komşu ve dost ülke olan Irak ve Suriye kötürüm hale getirildi, İsrail'e tehdit olmaktan çıkarıldı bu iki devlet.
Bu durum son kale Türkiye için de büyük kayıptır. Dost ve komşu iki devlet olan Irak ve Suriye Türkiye için adeta birer sınır karakolu iki devlet gibiydiler. Aramızda kaynaklanan tarihten gelen ve tuzağa düşülmek suretiyle terörden kaynaklanan nedenlerle sorunlar vardı. Bu sorunlar da ikili görüşmelerle üç devletin lehine çözüme kavuşturuluyordu. Irak ile yapılan enerji ve petrol anlaşmaları, kalkınmamız için büyük kazanımlardı. Suriye ile yapılan iki anlaşmalar da her bakımdan, özellikle iktisadi açıdan lehimizeydi. Türkiye ve Suriye neredeyse ortak devlet olma yolundaydı. Azerbaycan gibi, Pakistan gibi güzel dost bir ülkeydi Suriye bizim için?
"Son kale Türkiye" ve "Dünya Bizi Bekliyor" başlıklı sarsıcı, uyarıcı, milli birlik ve beraberliği pekiştirici yazılar yanında son bir yıldır da; "Türkiye'nin işgali planlanıyor" uyarısını konu alan çok sayıda yazı da çıkıyor basınımızda, bu konuda kitaplar da yayımlandı.
Böyle bir plan var mı, yok mu diye düşünmeye bile gerek yok!.. Böyle bir plan her zaman var!..
Savaşmak zorunda kaldığımızda yiyecektir, silahtır, mühimmattır, yakıttır öncelikle hangi devletlerden yardım isteriz acaba, bu soruya verilecek cevap büyük kıymet arzetmektedir. Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan, Pakistan ve belki İran? İşte yardım alabileceğimiz iki dost ve komşu ülke olan Irak ve Suriye'yi devlet olmaktan çıkardılar. Libya'yı mahvettiler. Türkiye, böylece dayanaksız bırakıldı?
Peki son kale Türkiye'ye kaybettiren, sadece dış güçlere kazandıran bu yanlışların yapılmasına biz destek olmadık mı?!.. Yüzde on barajını geçip parlamentoya giren partilerdeki siyasetçi ağabeylerimiz, ablalarımız, kardeşlerimiz olmadılar mı!..
Birçok yanlıştan sonra Rusya ile sıkı bir görüşme içine gördük? Türkiye ve Rusya devlet başkanları, -gazetemizin de manşetine taşıdığı gibi: Düşman çatlatırcasına-dokuzuncu kez biraraya geldiler. Bu kötü mü oldu? Hayır, gayet iyi oldu; iyi oluyor. Tabii ki, bu görüşmelerden; iki komşu ülke arasındaki olumlu havadan rahatsız olan devletler de azımsanmayacak kadar çoktur; en başta da ABD?
Son kale Türkiye? Dünya bizi bekliyor? Türkiye'nin işgali planlanıyor?
Bunlar doğrudur ama iç siyasette ve dış siyasette yaptıklarımız ne kadar doğrudur, yanlışlarımızı hızlıca düzeltiyor muyuz, dost ülkelerin çoğalmasını başarabiliyor muyuz?
İç ve dış siyasetimizi seçim dönemlerinde oy uğruna başka türlü, seçimler bitince başka türlü mü yapıyoruz!.. Ne yazık ki, siyasetçilerimiz bu yanlışa düşmektedirler. Milletimiz bundan zarar görmektedir? Böyle bir durum, bizimle her zaman ve her şartta iyi ilişkiler içinde olmak isteyen devletlerde de soğukluk yapmaktadır.
"Taş yerinde ağırdır" misalince; devletimiz de oturmuş insan gibi oturmuş, ayaklarını yere sağlam basmış insan gibi sağlamca yere basmış, güven veren, güçlü, adil, zaman ve şartlara göre değil de tarihten gelen şanına uygun davranmalıdır. Türkiye'miz; dünyada en güvenilir devlet olma özelliğini net olarak tescilleyip kalıcı hale getirmelidir.
Milletimizin her ferdinin bu ulu vatan toprakları üzerinde göğsünü gere gere umutlu, gururlu; karnı tok ve sırtı pek halde yaşaması gerekir.
Hapishanelerin bu kadar dolu olması, suç işleme oranlarının artması, işsizlik, aile parçalanmaları, trafikteki kaza ölümlerinin artışı, sigara ve alkol tüketiminin artması?
Milli ve dini bütünlüğümüzün zafiyet
yaşaması?
Halkımızın endişeli bir hal ile yaşaması?
"Son Kale Türkiye"miz için tehlikeli
hallerdir?
Eli kalem tutup yazan kalem erbabı bu tür yazıları yazarken; siyasetçilerimiz her bir adımı atarken ve her bir yurttaşımız şu soruyu kendine sormalıdır:
-Son kale Türkiye'miz için iyi olanı değil; en iyi olanı yapıyor muyum?
Allah; son kale ulu ülkemiz Türkiye'mizi; ulu ve dualı Türk Milleti'ni korusun? Amin?
Cemal ÇAĞLAR / diğer yazıları
- Satışlar acele seçimler acele / 15.05.2018
- Fabrikalarını satan devletin sonu ne olur? / 23.02.2018
- Dünya büyük savaşa doğru gidiyor / 24.12.2017
- Son kale Türkiye dünya bizi bekliyor / 14.12.2017
- Bu gidişle ekmek kuyruklarını yaşar mıyız? / 10.12.2017
- Ekonomimiz çöküşten kurtarılmalıdır / 19.11.2017
- Fabrikalarını satan devletin sonu ne olur? / 23.02.2018
- Dünya büyük savaşa doğru gidiyor / 24.12.2017
- Son kale Türkiye dünya bizi bekliyor / 14.12.2017
- Bu gidişle ekmek kuyruklarını yaşar mıyız? / 10.12.2017
- Ekonomimiz çöküşten kurtarılmalıdır / 19.11.2017