"Daha hiçbir şey görmediniz! Türkiye'nin önümüzdeki günleri, çok daha karanlık olacak, birliğimiz her şeyden önemli, lütfen herkes sorumlu hareket etsin. Ülkede ekmek kuyrukları bile olacak. Bir ambargo, iflahımızı sökecek. Oyuna gelmesin kimse..." (Yusuf Karaca, 02.12.2017).
Ve Yusuf Karaca haykırmaya devam ediyor: "Yakın tehlikeyi gören yok" diyor?
"Kimse, yakın tehlikenin farkında değil. Bugüne kadar Türkiye, sanal bir zenginlik içindeydi. Dışarıdan gelen sıcak para ile vatandaş, Türkiye'nin refah içerisinde olduğunu sandı.
Sanal cennetten, gerçek cehenneme az kaldı! Hükümet her şeyin farkında ama ellerinde gelen bir şey yok.(?)
Bu millet öyle bir soru sormayacak, kimsenin endişesi olmasın. Şu an tepkisiz ama bu da kimseyi aldatmasın. Boş teyp gibi her şeyi kayıt ediyor. Türkiye gümlediği an, Allah muhafaza eylesin, çok kötü sorular sorulacak.(?)
Eskiden adamın evi arabası yoksa da, borcu yoktu. Şimdi ev araba elden çıktığı gibi, bir de borcu var. Bu anlattığım sadece olayın bir boyutu. Daha önce yazmıştım Türkiye'nin 2023'e kadar 500 milyar dolara yakın bir parayı ödemesi gerektiğini. Sadece bir yıl içinde Türkiye 220 milyar dolar ödeyecek. Peki, nerde para? (?)
Türkiye'ye para verenler, Suriye yanlışını işletti. Irak ve Libya yanlışını işletti.
Şimdi yolun sonuna gelindi. Yol bitti, para da bitti. Hangi babayiğit bir yıl içinde 220 milyar dolar bulacak. Ya ABD'nin tekrar yoluna girilecek, karşılığında sıcak para gelecek, yahut Türkiye iflas edecek.
Peki, başka bir yol yok mu? Bu dediğim, AKP ile birlikte tüm kapitalistler için geçerli. Kapitalist sistemin Türkiye'yi getirdiği iflas, ortada? Demiştim "NATO kapitalizmi korumak için var" diye. Bu sebeple Türkiye NATO'dan çıkmadan önce, kapitalizmden çıkmalı ve bunu da ne bu iktidar ne de Türkiye'de başka bir parti yapabilir?." (07.12.2017).
- Ülkede ekmek kuyrukları bile olacak!..
- Bir ambargo, iflahımızı sökecek!..
Ne kadar sarsıcı cümleler bunlar, acı gerçekler de ondan; bunların yazıldığı bir ülkede yerin yerinden oynaması gerekmez mi? Elbette gerekir!..
Ve yetkililerin de...
Milli Ekonomi'ye yönelmesi gerekmez mi? Elbette gerekir.
Her bir anlık gecikme bir milli güvenlik meselesidir. Milletimizin her ferdinin karnı tok, sırtı pek olmalıdır. Bu mutlaka başarılmalıdır. Milletimizin en baş derdi budur.
Ortada adı konmamış bir ambargo var aslında. Bizim elimizi-kolumuzu bağlayan da tarım ve hayvancılıkta perişan halde olmamızdır. Bankalarımızla, asıl kazanç elde ettiğimiz sektörlerin yabancıların eline geçmesidir.
Dünyanın sayılı buğday üreticisi olan Türkiye'miz, ne yazık ki ekmeklik buğdayını dışarıdan ithal ediyor.
Ne acı bir durumdur bu değil mi?
Bir an önce ama traktörle ama kazmayla-kürekle ama çapayla Türkiye; dağ, taş, köşe bucak demeden buğday ekip kendine yetecek buğdayı üretmeli ve fazlasını da ihraç etmelidir.
Bir milli seferberlikle Ortaokul, Lise ve Üniversite öğrencileri uzun yaz tatillerinde; okullarını bitirmiş olmalarına rağmen işsiz olan gençlerin hepsi, büyük bir şenlik ve coşku ile tahıl ekimi ve hasadı işlerine dahil edilmelidir.
Üniversitelerimiz, ziraat mühendislerimiz, bu işleri bilen bilim insanlarımız bu konuda ilk adımı atmalı, tahıl ekimi ve üretimi seferberliğinin başlatılmasına öncülük etmelidir.
Dünyanın her dakikasında savaş gündemi var; yarın bir savaş çıksa, dışarıdan buğday alamasak ne yapacağız? Silahsız savaşabiliriz ama ekmeksiz savaşamayız ki?
Şehirliyiz artık, şehirlerde yaşamaktayız ama borçluyuz.
Borçla, harçla, el parasıyla, elin olan bankaların kredileriyle bu hayatın devam etmesi mümkün değildir?
Bu gidişle doğrudur, "Görünen köy kılavuz istemez"; kıtlığı, yokluğu yaşarız?
Elin oğlu, kendi çıkarı için yanlış iktisadi ve dış politika yoluna saptırarak aç bıraktığı mazlum milletleri, bir de birbirine boğazlatır?
Son hamlede de, her gün şehadete ererek ayakta tuttuğumuz ulu vatana sıra gelir?
Ulu ve dualı Türk Milleti: Okuyan, bilen; birbirini çok seven; çok çalışan olacaksın?
Başka çare yok!..
Sana da bu yakışır?
Ve Yusuf Karaca haykırmaya devam ediyor: "Yakın tehlikeyi gören yok" diyor?
"Kimse, yakın tehlikenin farkında değil. Bugüne kadar Türkiye, sanal bir zenginlik içindeydi. Dışarıdan gelen sıcak para ile vatandaş, Türkiye'nin refah içerisinde olduğunu sandı.
Sanal cennetten, gerçek cehenneme az kaldı! Hükümet her şeyin farkında ama ellerinde gelen bir şey yok.(?)
Bu millet öyle bir soru sormayacak, kimsenin endişesi olmasın. Şu an tepkisiz ama bu da kimseyi aldatmasın. Boş teyp gibi her şeyi kayıt ediyor. Türkiye gümlediği an, Allah muhafaza eylesin, çok kötü sorular sorulacak.(?)
Eskiden adamın evi arabası yoksa da, borcu yoktu. Şimdi ev araba elden çıktığı gibi, bir de borcu var. Bu anlattığım sadece olayın bir boyutu. Daha önce yazmıştım Türkiye'nin 2023'e kadar 500 milyar dolara yakın bir parayı ödemesi gerektiğini. Sadece bir yıl içinde Türkiye 220 milyar dolar ödeyecek. Peki, nerde para? (?)
Türkiye'ye para verenler, Suriye yanlışını işletti. Irak ve Libya yanlışını işletti.
Şimdi yolun sonuna gelindi. Yol bitti, para da bitti. Hangi babayiğit bir yıl içinde 220 milyar dolar bulacak. Ya ABD'nin tekrar yoluna girilecek, karşılığında sıcak para gelecek, yahut Türkiye iflas edecek.
Peki, başka bir yol yok mu? Bu dediğim, AKP ile birlikte tüm kapitalistler için geçerli. Kapitalist sistemin Türkiye'yi getirdiği iflas, ortada? Demiştim "NATO kapitalizmi korumak için var" diye. Bu sebeple Türkiye NATO'dan çıkmadan önce, kapitalizmden çıkmalı ve bunu da ne bu iktidar ne de Türkiye'de başka bir parti yapabilir?." (07.12.2017).
- Ülkede ekmek kuyrukları bile olacak!..
- Bir ambargo, iflahımızı sökecek!..
Ne kadar sarsıcı cümleler bunlar, acı gerçekler de ondan; bunların yazıldığı bir ülkede yerin yerinden oynaması gerekmez mi? Elbette gerekir!..
Ve yetkililerin de...
Milli Ekonomi'ye yönelmesi gerekmez mi? Elbette gerekir.
Her bir anlık gecikme bir milli güvenlik meselesidir. Milletimizin her ferdinin karnı tok, sırtı pek olmalıdır. Bu mutlaka başarılmalıdır. Milletimizin en baş derdi budur.
Ortada adı konmamış bir ambargo var aslında. Bizim elimizi-kolumuzu bağlayan da tarım ve hayvancılıkta perişan halde olmamızdır. Bankalarımızla, asıl kazanç elde ettiğimiz sektörlerin yabancıların eline geçmesidir.
Dünyanın sayılı buğday üreticisi olan Türkiye'miz, ne yazık ki ekmeklik buğdayını dışarıdan ithal ediyor.
Ne acı bir durumdur bu değil mi?
Bir an önce ama traktörle ama kazmayla-kürekle ama çapayla Türkiye; dağ, taş, köşe bucak demeden buğday ekip kendine yetecek buğdayı üretmeli ve fazlasını da ihraç etmelidir.
Bir milli seferberlikle Ortaokul, Lise ve Üniversite öğrencileri uzun yaz tatillerinde; okullarını bitirmiş olmalarına rağmen işsiz olan gençlerin hepsi, büyük bir şenlik ve coşku ile tahıl ekimi ve hasadı işlerine dahil edilmelidir.
Üniversitelerimiz, ziraat mühendislerimiz, bu işleri bilen bilim insanlarımız bu konuda ilk adımı atmalı, tahıl ekimi ve üretimi seferberliğinin başlatılmasına öncülük etmelidir.
Dünyanın her dakikasında savaş gündemi var; yarın bir savaş çıksa, dışarıdan buğday alamasak ne yapacağız? Silahsız savaşabiliriz ama ekmeksiz savaşamayız ki?
Şehirliyiz artık, şehirlerde yaşamaktayız ama borçluyuz.
Borçla, harçla, el parasıyla, elin olan bankaların kredileriyle bu hayatın devam etmesi mümkün değildir?
Bu gidişle doğrudur, "Görünen köy kılavuz istemez"; kıtlığı, yokluğu yaşarız?
Elin oğlu, kendi çıkarı için yanlış iktisadi ve dış politika yoluna saptırarak aç bıraktığı mazlum milletleri, bir de birbirine boğazlatır?
Son hamlede de, her gün şehadete ererek ayakta tuttuğumuz ulu vatana sıra gelir?
Ulu ve dualı Türk Milleti: Okuyan, bilen; birbirini çok seven; çok çalışan olacaksın?
Başka çare yok!..
Sana da bu yakışır?
Cemal ÇAĞLAR / diğer yazıları
- Satışlar acele seçimler acele / 15.05.2018
- Fabrikalarını satan devletin sonu ne olur? / 23.02.2018
- Dünya büyük savaşa doğru gidiyor / 24.12.2017
- Son kale Türkiye dünya bizi bekliyor / 14.12.2017
- Bu gidişle ekmek kuyruklarını yaşar mıyız? / 10.12.2017
- Ekonomimiz çöküşten kurtarılmalıdır / 19.11.2017
- Fabrikalarını satan devletin sonu ne olur? / 23.02.2018
- Dünya büyük savaşa doğru gidiyor / 24.12.2017
- Son kale Türkiye dünya bizi bekliyor / 14.12.2017
- Bu gidişle ekmek kuyruklarını yaşar mıyız? / 10.12.2017
- Ekonomimiz çöküşten kurtarılmalıdır / 19.11.2017