“Türk” kavramına, “Türk Milleti” gerçeğine adeta bir savaş açıldı. Acı olan ise bu savaşı açanlar, bu yüce millete karşı duranlar, “Allah’ın Askeri” unvanını almış bu milleti bölmek isteyenler ne yazık ki, adı bizden, oyu bizden olanlar.
Her gün onlarca haber, bir o kadar yorum; Türk, şu demek, Türk Milleti bu demek, Türkiyeli olmak gerek vs. Birisi çıkıyor, “bu ayrımcılıktır” diyor. Diğeri “bölücülüktür” diyor. Bir diğeri ırkçılıkla tarif ediyor “Türk” olmayı, “Türk Milleti” demeyi.
Kardeşim! Derdiniz ne sizin? Adam gibi söylesenize! Daha birkaç gün önce bir zevat çıktı; Türk’üm, bundan dolayı gururluyum ama sırf süreç zarar görmesin (Apo’ya özgürlük ve Kürdistan’a giden yol) diye Türklüğümden istifa ediyorum, diyor.
Bu mantık Türk olmaya, Türk Milleti olmaya karşı çıkanların mantığı. Bu mantık sahiplerine diyorum ki, öyle Türkiyeli, Müslüman, ümmetçi vs. ayaklarına yatmayın. Ya adam gibi milliyetinizi ortaya koyun, ya da “kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür” diye gazetelere ilan verin. İlan masrafları benden…
Unutmayın! Türk demek, İslam demektir. Türk demek, Müslüman demektir. Zaten Türk kavramına savaş açan güruha Kur’an, Sünnet terazisinden baktığımızda, bu kişi ve zihniyetlerin Yahudi ve Hıristiyanları dost edindiği, onların arzu ve isteklerine uyduğu, itikadı ve ameli bidat sahipleri olduğu, İslam’da olmayan inanış şekillerini sözde İslam adına millete yutturduklarını göreceksiniz.
Yine Kur’an ve Sünnet’te devletin varlığı, bölünmez bütünlüğü, Müslümanların bir ve beraber olmasının kesinliği vardır. Ayrılık sahipleri münafıklardır. Bugün eğer isim üzerinden bu milletin, bu devletin varlığı ve birliği tartışılıyorsa bu tartışmaları yaratanlar katıksız münafıktır.
Ülkemizde açıkça bir oyun oynanıyor. Bu oyunu oynayanlar “Kürt” ismini kullanarak önce Kürdistan sonra Büyük Ermenistan ve nihayetinden “Büyük İsrail” projelerini hayata geçirme gayretindeler. Maalesef iktidarımız bunun farkında değil.
Bakın! Hükümetin bir azınlık açılımı oldu. Türkiye çan sesine boğuldu. Tecavüz adası olarak bilinen Akdamar, hükümetin eliyle yapıldı ve Ermeni ayinlerine açıldı. Bu açılış ve ayinlerden sonra Ermeni Patrik Vekili Aram Ateşyan ne dedi;
Müslüman olan yeğenlerinin 4 ay önce nüfus cüzdanlarına Hıristiyan yazdırdıklarını ve bu kimselerin bölgede ‘Müslüman Kürt’ olarak bilindiği de eklenmişti. Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde bu kişilerin; “dışarıda Müslüman ama aile içinde Ermeniydik” dedikleri de yer aldı. Bu şekilde son bir yıldır önemli şekilde asıl kimliklerine dönmeler olduğu vurgulandı.
Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’da “ ülkemizde kendisini Kürt ve hatta Kürt Alevi gösteren en az 500 bin “kripto Ermeni” olduğunu vurgulamıştı. O günlerde Halaçoğlu infaza tabi tutulmuş, kafatasçılıkla suçlanmış ve görevden alınmıştı. Ama hiç kimse bebek katilinin neden Kürtçe bilmediğini, asıl adının (medyada yer almasına rağmen) ne olduğunu vs. tartışmamıştı hala da tartışmıyor. Sahi “Öcalan” diye bildiğimiz bebek katilinin asıl adı nedir?
İşte bu süreçte Meclis’te de ilginç diyaloglar yaşanıyor. Bunlardan biri de iki AKP vekili arasında yaşandı.
AKP Ankara Milletvekili Ülker Güzel, 30-40 yıldır süren terör olaylarının bir hak arayışı olduğu yönündeki değerlendirmeleri eleştirerek, şöyle dedi;
“Hak arayışı öldürmeyle mi olur, gasp etmekle mi olur, günahsız, suçsuz yavruların ve anaların, hamile kadınların öldürülmesiyle mi olur? İsyanı hak eden, hak gören koşullar, 30-40 yıldır mı ortaya çıktı? Devletin her türlü idari kademelerinde yer alan Kürt kardeşlerimizin 30-40 yıldır Türkiye’de oynanan bu oyunun bir parçası olarak kabul edilmesi mümkün değildir. PKK ve yandaşlarının, tamamen dış ülkelerin, emperyalist emellerinin oyuncağı olarak Türkiye’de oynadıkları bu oyuna yiyecekleri şamar, bir zamanlar bu ülkelerin Osmanlı Devleti’nin yıkılması sırasında karşılaştıkları ve yedikleri Türk şamarı olacaktır”
Sayın vekil, TBMM’nin duruşu olacak bir tespit ve bir profil çiziyor. Ama bu mantık partisinin, liderinin mantığına, uygulamalarına ters. Cevabı da zaten partidaşından alıyor;
AKP vekili Mehmet Metiner; Ülker Güzel’in yaklaşımından rahatsızlık duyduğunu, bunun Başbakan ve partinin benimsediği üslupla, dille bağdaşmadığını söylüyor. Metiner, “Bunu sorunlu bir dil olarak görüyorum. Bize ait bir dil değil. Bölünme paranoyası üzerinden eski ezberleri çağrıştıran bir dil. Şiddet ve hiddet gördüm, korktum. Karşımda ceberut bir devlet anlayışı var gibi” diyor.
Haliyle ben de soruyorum; Bu vekillerden hangisi gerçek AKP’li? Parti anlayışına ve liderine bakınca Mehmet Metiner’in katıksız AKP’li olduğunu düşünüyorum…
Her gün onlarca haber, bir o kadar yorum; Türk, şu demek, Türk Milleti bu demek, Türkiyeli olmak gerek vs. Birisi çıkıyor, “bu ayrımcılıktır” diyor. Diğeri “bölücülüktür” diyor. Bir diğeri ırkçılıkla tarif ediyor “Türk” olmayı, “Türk Milleti” demeyi.
Kardeşim! Derdiniz ne sizin? Adam gibi söylesenize! Daha birkaç gün önce bir zevat çıktı; Türk’üm, bundan dolayı gururluyum ama sırf süreç zarar görmesin (Apo’ya özgürlük ve Kürdistan’a giden yol) diye Türklüğümden istifa ediyorum, diyor.
Bu mantık Türk olmaya, Türk Milleti olmaya karşı çıkanların mantığı. Bu mantık sahiplerine diyorum ki, öyle Türkiyeli, Müslüman, ümmetçi vs. ayaklarına yatmayın. Ya adam gibi milliyetinizi ortaya koyun, ya da “kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür” diye gazetelere ilan verin. İlan masrafları benden…
Unutmayın! Türk demek, İslam demektir. Türk demek, Müslüman demektir. Zaten Türk kavramına savaş açan güruha Kur’an, Sünnet terazisinden baktığımızda, bu kişi ve zihniyetlerin Yahudi ve Hıristiyanları dost edindiği, onların arzu ve isteklerine uyduğu, itikadı ve ameli bidat sahipleri olduğu, İslam’da olmayan inanış şekillerini sözde İslam adına millete yutturduklarını göreceksiniz.
Yine Kur’an ve Sünnet’te devletin varlığı, bölünmez bütünlüğü, Müslümanların bir ve beraber olmasının kesinliği vardır. Ayrılık sahipleri münafıklardır. Bugün eğer isim üzerinden bu milletin, bu devletin varlığı ve birliği tartışılıyorsa bu tartışmaları yaratanlar katıksız münafıktır.
Ülkemizde açıkça bir oyun oynanıyor. Bu oyunu oynayanlar “Kürt” ismini kullanarak önce Kürdistan sonra Büyük Ermenistan ve nihayetinden “Büyük İsrail” projelerini hayata geçirme gayretindeler. Maalesef iktidarımız bunun farkında değil.
Bakın! Hükümetin bir azınlık açılımı oldu. Türkiye çan sesine boğuldu. Tecavüz adası olarak bilinen Akdamar, hükümetin eliyle yapıldı ve Ermeni ayinlerine açıldı. Bu açılış ve ayinlerden sonra Ermeni Patrik Vekili Aram Ateşyan ne dedi;
Müslüman olan yeğenlerinin 4 ay önce nüfus cüzdanlarına Hıristiyan yazdırdıklarını ve bu kimselerin bölgede ‘Müslüman Kürt’ olarak bilindiği de eklenmişti. Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde bu kişilerin; “dışarıda Müslüman ama aile içinde Ermeniydik” dedikleri de yer aldı. Bu şekilde son bir yıldır önemli şekilde asıl kimliklerine dönmeler olduğu vurgulandı.
Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’da “ ülkemizde kendisini Kürt ve hatta Kürt Alevi gösteren en az 500 bin “kripto Ermeni” olduğunu vurgulamıştı. O günlerde Halaçoğlu infaza tabi tutulmuş, kafatasçılıkla suçlanmış ve görevden alınmıştı. Ama hiç kimse bebek katilinin neden Kürtçe bilmediğini, asıl adının (medyada yer almasına rağmen) ne olduğunu vs. tartışmamıştı hala da tartışmıyor. Sahi “Öcalan” diye bildiğimiz bebek katilinin asıl adı nedir?
İşte bu süreçte Meclis’te de ilginç diyaloglar yaşanıyor. Bunlardan biri de iki AKP vekili arasında yaşandı.
AKP Ankara Milletvekili Ülker Güzel, 30-40 yıldır süren terör olaylarının bir hak arayışı olduğu yönündeki değerlendirmeleri eleştirerek, şöyle dedi;
“Hak arayışı öldürmeyle mi olur, gasp etmekle mi olur, günahsız, suçsuz yavruların ve anaların, hamile kadınların öldürülmesiyle mi olur? İsyanı hak eden, hak gören koşullar, 30-40 yıldır mı ortaya çıktı? Devletin her türlü idari kademelerinde yer alan Kürt kardeşlerimizin 30-40 yıldır Türkiye’de oynanan bu oyunun bir parçası olarak kabul edilmesi mümkün değildir. PKK ve yandaşlarının, tamamen dış ülkelerin, emperyalist emellerinin oyuncağı olarak Türkiye’de oynadıkları bu oyuna yiyecekleri şamar, bir zamanlar bu ülkelerin Osmanlı Devleti’nin yıkılması sırasında karşılaştıkları ve yedikleri Türk şamarı olacaktır”
Sayın vekil, TBMM’nin duruşu olacak bir tespit ve bir profil çiziyor. Ama bu mantık partisinin, liderinin mantığına, uygulamalarına ters. Cevabı da zaten partidaşından alıyor;
AKP vekili Mehmet Metiner; Ülker Güzel’in yaklaşımından rahatsızlık duyduğunu, bunun Başbakan ve partinin benimsediği üslupla, dille bağdaşmadığını söylüyor. Metiner, “Bunu sorunlu bir dil olarak görüyorum. Bize ait bir dil değil. Bölünme paranoyası üzerinden eski ezberleri çağrıştıran bir dil. Şiddet ve hiddet gördüm, korktum. Karşımda ceberut bir devlet anlayışı var gibi” diyor.
Haliyle ben de soruyorum; Bu vekillerden hangisi gerçek AKP’li? Parti anlayışına ve liderine bakınca Mehmet Metiner’in katıksız AKP’li olduğunu düşünüyorum…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025