Suriye gerçeği hemen yanı başımızda. Yandaş ve yalaka medya Suriye’de bir halk, bir özgürlük hareketinden bahsediyor. Yine aynı medya bu konuda montaj yaparken kendini ele veriyor.
Gerçek ise (Binlerce belge ve itiraf yayınlandı) bir kısım insanların para ve makam, mevki karşılığı satın alındığı, PKK vari terörist hareket ve katliamlarla, yine bir kısım halkın gönüllü, gönülsüz göçe zorlandığı bir durum yaşıyoruz.
Kaddafi’yi (Libya’yı) ele geçirmek için Türkiye’yi üs seçenler, Türkiye’yi kullananlar aynı taktiği Suriye konusunda da gösteriyor. Bizim iktidarda gönüllü kullanılmaya devam ediyor ve bunu hizmet sayıyor. Kime hizmet? İktidarı kim kullanıyor?
Başbakan birkaç kez ertelenen Suriye’den gelen mültecilere yapacağı ziyareti gerçekleştirdi. Yine hitabetini konuşturdu. Firavunlardan, Hamanlardan, Nemrutlardan bahsetti. Kalabalıklar çılgınca alkışladı. Ama kimi alkışladıklarının farkında bile değillerdi!
Erdoğan çok şeyler söyledi Suriye için. Ama Suriye halkına “kardeşlerim” ifadesi ile hitap etti ve kimsenin kardeşlerine zulmedemeyeceğini ve bu zulme de kayıtsız kalmayacaklarını, ifade etti. Kalabalıklar yine alkışladı ama kimi alkışladıklarının yine farkında değillerdi.
Ey Erdoğan! Sen zulmü alkışlamış, zulme taraf olmuş, zulme ev sahipliği yapmış, zalime dostum demiş, zalimle işbirliği yapmış bir insansın. Bunu tarih kaydetti. Hafaza meleklerinin kaydettiğini benden daha iyi biliyorsun.
Zulme kayıtsız kalamazsın öyle mi!
“Halkıma, Ramadi’nin, Halidiye’nin ve Felluce’nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara...
Bu size, Amerikan-Siyonist hapishanesi Ebu Garib’ten kardeşiniz Nur’un mektubudur.
İnanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum...
Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken bizim maruz kaldığımız aşağılanma ve çektiğimiz açlığı, sizler su içerken çektiğimiz susuzluğu, sizler derin uykuda iken Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim...
Hayvani zevklerinin aracı olmadığımızda, kendimizi şehvetlerine teslim etmediğimizde bizi nasıl öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin...
Siz ey bizim dini liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler!
Amerikalıların bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvani eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?
Peygamber Efendimizin en değerli hazineniz buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz…
Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?
Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalıları ve onların piçlerini öldürün! Allah rızası için! Size yalvarıyoruz… Bacınız Nur. (10 Nisan 2004)
Bu sadece bir mektup. Ya mektup yazamayanlar! Mesela sapık ABD askerleri tarafından ırzına geçilen Müslüman erkekler, çocuklar… Hiç onları düşündünüz mü? Ya vahşi köpeklere, köpekçe yem edilen Müslümanları fotoğraflarını gördünüz mü? Çırılçıplak soyulup, üst üste dizilen ve bu Müslümanlarla poz veren ABD askerlerini gördünüz mü? Sakın haberim yok, görmedim deme. Çünkü o zalimlere sen dua ettin.
“ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız.” (R.T.E 31 Mart 2003)
1 Mart tezkeresi geçsin diye varını yoğunu ortaya koydun. Geçmedi ama hava sahanı zalimlere açıp, Müslümanları katlettirdin. 20’den fazla ABD’ye gittin. Bir kez olsun bu puştlara “Siz ne yapıyorsunuz” diyebildin mi?
Sonra “kadim dost” ne demek bir açıklasana! Aynı vahşeti, zulmü Afganistan’da yaptılar, yapıyorlar. Sen kimin tarafındasın Ey Erdoğan?
Ya Libya’da! Şimdi petrol için oraya girildiğini söylüyorsun. NATO’nun Libya’da ne işi var, derken bunu bilmiyor muydun? Sonra Ey Erdoğan! Kaddafi mi zalimdir? Yoksa Obama mı, Bush mu? Sarkozy mi? Vs. hangisi zalimdir? Bir açıkla bilelim…
Sayın Erdoğan! Siz kimin tarafındasınız?
Gerçek ise (Binlerce belge ve itiraf yayınlandı) bir kısım insanların para ve makam, mevki karşılığı satın alındığı, PKK vari terörist hareket ve katliamlarla, yine bir kısım halkın gönüllü, gönülsüz göçe zorlandığı bir durum yaşıyoruz.
Kaddafi’yi (Libya’yı) ele geçirmek için Türkiye’yi üs seçenler, Türkiye’yi kullananlar aynı taktiği Suriye konusunda da gösteriyor. Bizim iktidarda gönüllü kullanılmaya devam ediyor ve bunu hizmet sayıyor. Kime hizmet? İktidarı kim kullanıyor?
Başbakan birkaç kez ertelenen Suriye’den gelen mültecilere yapacağı ziyareti gerçekleştirdi. Yine hitabetini konuşturdu. Firavunlardan, Hamanlardan, Nemrutlardan bahsetti. Kalabalıklar çılgınca alkışladı. Ama kimi alkışladıklarının farkında bile değillerdi!
Erdoğan çok şeyler söyledi Suriye için. Ama Suriye halkına “kardeşlerim” ifadesi ile hitap etti ve kimsenin kardeşlerine zulmedemeyeceğini ve bu zulme de kayıtsız kalmayacaklarını, ifade etti. Kalabalıklar yine alkışladı ama kimi alkışladıklarının yine farkında değillerdi.
Ey Erdoğan! Sen zulmü alkışlamış, zulme taraf olmuş, zulme ev sahipliği yapmış, zalime dostum demiş, zalimle işbirliği yapmış bir insansın. Bunu tarih kaydetti. Hafaza meleklerinin kaydettiğini benden daha iyi biliyorsun.
Zulme kayıtsız kalamazsın öyle mi!
“Halkıma, Ramadi’nin, Halidiye’nin ve Felluce’nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara...
Bu size, Amerikan-Siyonist hapishanesi Ebu Garib’ten kardeşiniz Nur’un mektubudur.
İnanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum...
Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken bizim maruz kaldığımız aşağılanma ve çektiğimiz açlığı, sizler su içerken çektiğimiz susuzluğu, sizler derin uykuda iken Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim...
Hayvani zevklerinin aracı olmadığımızda, kendimizi şehvetlerine teslim etmediğimizde bizi nasıl öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin...
Siz ey bizim dini liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler!
Amerikalıların bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvani eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?
Peygamber Efendimizin en değerli hazineniz buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz…
Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?
Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalıları ve onların piçlerini öldürün! Allah rızası için! Size yalvarıyoruz… Bacınız Nur. (10 Nisan 2004)
Bu sadece bir mektup. Ya mektup yazamayanlar! Mesela sapık ABD askerleri tarafından ırzına geçilen Müslüman erkekler, çocuklar… Hiç onları düşündünüz mü? Ya vahşi köpeklere, köpekçe yem edilen Müslümanları fotoğraflarını gördünüz mü? Çırılçıplak soyulup, üst üste dizilen ve bu Müslümanlarla poz veren ABD askerlerini gördünüz mü? Sakın haberim yok, görmedim deme. Çünkü o zalimlere sen dua ettin.
“ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız.” (R.T.E 31 Mart 2003)
1 Mart tezkeresi geçsin diye varını yoğunu ortaya koydun. Geçmedi ama hava sahanı zalimlere açıp, Müslümanları katlettirdin. 20’den fazla ABD’ye gittin. Bir kez olsun bu puştlara “Siz ne yapıyorsunuz” diyebildin mi?
Sonra “kadim dost” ne demek bir açıklasana! Aynı vahşeti, zulmü Afganistan’da yaptılar, yapıyorlar. Sen kimin tarafındasın Ey Erdoğan?
Ya Libya’da! Şimdi petrol için oraya girildiğini söylüyorsun. NATO’nun Libya’da ne işi var, derken bunu bilmiyor muydun? Sonra Ey Erdoğan! Kaddafi mi zalimdir? Yoksa Obama mı, Bush mu? Sarkozy mi? Vs. hangisi zalimdir? Bir açıkla bilelim…
Sayın Erdoğan! Siz kimin tarafındasınız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025