Ülkemizdeki yargı, adalet ve meclisten geçen beşinci yargı paketi siyasilerin, 'öldü-ölmedi, kim daha iyi PKK destekçisi veya kim daha çok FETÖ hizmetkarı' polemikleri ile ekonomik enkazın altında kaldı.
Malumunuz bir 'Kavala' gündemimiz var ve hiç kimse konu yargı olduğu halde 'Adalet Bakanı' ne diyor, diye merak etmedi.
Örneğin 5. Yargı paketinin meclise gönderilmesinden önce Adalet Bakanı Abdülhamit Gül aynen şu cümleleri kurdu:
"Ötekileştiren, ayıran, 'makbul vatandaş' ayrımı yapan bu tipolojiyi dayatan devlet, hukuk devleti olamaz. Hukuk devleti, herkesin devletidir; hukukun üstün olduğu, farklılıkların zenginlik olduğu bir devlettir".
Bu cümleleri okuyunca, örnek verebilir misiniz Sayın Bakanım, sorusu aklıma geldi. Tabi soru soruyu doğuruyor! Ülkemiz yargısında 'makbul vatandaş' dönemini mi yaşıyoruz?
Tabi bu soruda akla yargının konusu olan ama yargıya dahi gitmeyen gündem başlıklarını getiriyor.
Örneğin AKP'nin eski bakanı Erdoğan Bayraktar.
Süleyman Soylu'nun haber yasağı aldırdığı akrabalarıyla ilgili iddialar.
Milli Eğitim Bakanı ve akrabalarıyla ilgili iddialar.
Sağlık Bakanı ve akrabalarıyla ilgili iddialar.
Eski Ticaret Bakanı ve ticaretiyle ilgili iddialar.
Eski başbakan ve oğlu ile ilgili iddialar.
Mehmet Ağar ve oğlu ile ilgili iddialar.
TÜGVA, ENSAR Vakfı gibi yapılar hakkında ortaya çıkan belge ve iddialar.
İçişleri Bakanlığında bekletilen İBB dosyaları.
Sezgin Baran Korkmaz, Reza Zarrab, Pudracı Kürşat, Kriptocu Fatih gibi nice kişiler acaba Sayın Bakan'ın bahsettiği, 'makbul vatandaş' statüsünden mi faydalanıyorlar?
Tarım Bakanından kimler memnun?
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Türkiye'de bu sezon itibarıyla 'ben zarar ettim' diyen çiftçimiz yok, olmaması gerekir" açıklaması gerçekliği olmadığı, parti siyaseti olduğu ortadadır.
Nedir o siyaset? Hiçbir zaman yanlış yaptığınızı, hata yaptığınızı kabul etmeyeceksiniz. Rakibinizi suçlayacaksınız, kendinizi öveceksiniz, geçmiş rakamları ortaya atacaksınız vs. Gerçi Sayın Bakan, 'olmaması gerekir' sözlerini de cümlede koyduğuna göre ortada net olmayan bir şey var demektir!
Net olan ise Rus, Amerikan, Fransız, İskoç, Sırp, Bulgar, Yunan, Ukraynalı, Hollandalı, Uruguaylı, Brezilyalı vs. çiftçeler, Bakan Pakdemirli'den çok memnunlar.
Nasıl olmasınlar ki! Buğdayından, arpasından, samanından, tereyağından, etinden, başından çoşuna kadar hepsine talip olup, ülkemize soktu.
Örnek mi?
Hasan amcanın ürettiği arpaya 1.750TL fiyat verip, atıyorum Sırp çiftçinin arpasını 3 bin liradan alması.
Aynı şekilde Hamza dayının buğdayına 2 bin 50 lira teklif ederken Rus Vilademir'in buğdayına 3 bin 400 lira vermişse kimlerin mutlu olduğu da bellidir.
Bir de gübre meselesi var
Çiftçiler, ziraatçılar, ziraat odaları gübreden, gübredeki zamlardan şikayetçi. Rakamlarda çok ilginç!
Gübre fiyatlarına son 16 ayda 31 kez zam gelmiş. Hatta Ziraat Mühendisi çiftçi Faik Toy rakamları açıkladı.
DAP gübresi 2 bin 200 TL'den 8 bin TL'ye çıktı.
ÜRE gübresi 1800 TL'den 9 bin 200 TL'ye çıktı.
CAN gübre bin TL'den 5 bin 850 TL'ye çıktı.
Bakan Pakdemirli; "Üreticimiz ve yetiştiricimiz, maliyetlerindeki artıştan endişe etmesinler. Onlar ekip biçmeye devam etsinler… 2021 yılında dekar başına 20 TL olan gübre desteğini, bu yıl için 32 TL'ye çıkarıyoruz.
Ne diyelim! Buyurun cenaze namazına!
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025