Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de, siyasi yolsuzluğa cevaz verilir, ekonomik yolsuzluğa feveran edilir. Hâlbuki ekonomik yolsuzluğu doğuran ve besleyen siyasi yolsuzluktur. Tabiri caizse, siyasi ve ekonomik yolsuzluk, 'al gülüm ver gülüm' misali yürütülmektedir. Siyasi yolsuzluk, küresel güçlerle işbirliği yapmaktan, oy satın almaya kadar uzanan geniş bir yelpazedir.
Maalesef seçmenimiz, siyasi yolsuzluğa prim vermede hiçbir beis görmemektedir. "Hayır, yok öyle bir şey" diyenlere sorarız: "Türkiye'de, Amerikasız siyaset olmaz" sözünü sıkça, hem de dindar geçinenlerden dahi duymuyor musunuz?" Bu söz, küresel güçlerle işbirliğini kabullenmenin ve onaylamanın diğer bir ifadesi değil mi?
Oy satın alma, oy için rüşvet verme ise, ayyuka çıkmış, artık normal karşılanır olmuştur. Hele siyasi partilerin ve adayların finansmanı hiç sorgulanmıyor. Bu ve buna benzer birçok icraat, siyasi yolsuzluğun ana kaynağını oluşturmaktadır. Siyasi yolsuzlukla iktidar olanlar için ekonomik yolsuzluk gayet normaldir. Kim siyasi yolsuzluğu, mevzuata uydurup yapıyorsa, o başarılı sayılıyor, yüzüne gözüne bulaştıranlar ise, adalet gösterisi yapılarak oyunun dışına çıkarılıyor.
Siyasi örgütlenmemiz, siyasi yolsuzluğa zemin hazırlayan ve fırsat tanıyan bir örgütlenmedir. Bir başka deyişle, siyasi partiler demokrasiye uygun şekilde örgütlenmeli ki, demokratik düzeni işletsinler. Aksi halde demokratik düzen eksik kalır. Bazı sosyal bilimcilere göre, demokratik düzenin eksik ve hatalı olması, zamanla kleptokrasiye (vurguna ve soyguna dayalı düzen) dönüşür.
Neden böyle olur? Bu soruyu rüşvet verenlere ve yolsuzluğa bulaşanlara sorduğunuzda şu cevabı alırsınız: Bürokrasi ağır ve hantaldır. Bazı siyasetçilere menfaat sağlayarak, onu hızlandırmak zorunda kalıyoruz. İşte bu anlayış, rüşvet ve yolsuzluğun temel nedenlerinden biridir.
Söz konusu anlayışı kaldırmaya siyasi partiler yasasını değiştirmekten başlamak gerekir. Çünkü demokrasiyle çelişen siyasi örgütlenmemize temel teşkil eden siyasi partiler yasasıdır. Kendi içinde demokrat olmayan siyasi partilerden, eksiksiz demokrasi beklemek abesle iştigaldir.
Ülkemizde milletvekili seçimleri yapılıyor. Sözde millet, vekilini seçiyor, gerçekte ise milletin seçtiği partilerin atadıkları kişilerdir. Özellikle genel başkanların istemediği bir kişinin milletvekili seçilmesi imkânsızdır. Onun içindir ki, milletvekili seçilmek isteyenler, millete değil, başta genel başkan olmak üzere, parti yöneticilerine yaranma yarışına giriyorlar. Bu yaranma da çok kere menfaat sağlama, yani bir çeşit rüşvet ve yolsuzluk şeklinde gerçekleşiyor. Daha değişik bir ifadeyle, siyasete siyasi yolsuzluk yapılarak adım atılıyor. Milletvekili seçilmek için çok büyük masraf edenler oluyor. Öyle ki, milletvekilliği döneminde alınacak maaşın kat kat fazlası harcanıyor. Bütün bunların millete hizmet için yapıldığı söylenebilir mi?
Siyaseti yolsuzluk üzerine bina edenler, hayatı siyasetten ibaret görüyorlar. Her şeyi siyasete bağlamaya uğraşıyorlar. Gerçekte ise siyaset hayatın bütünü değil, bir parçasıdır. Daha doğrusu, millete hizmet etmenin en etkin bir yoludur. Ne yazık ki, siyaset her geçen gün, bu amaçtan uzaklaştırılmaktadır.
Bir partinin genel başkanı "Amerikasız siyaset olmaz" diyenlerden ise, o partiden milli bir siyaset beklenmez. Bundan dolayıdır ki, bu çeşit partiler, küresel siyasetin, yerli taşeronu konumundadır. O partiler, kendilerine belirlenen siyasi alan çerçevesinde siyaset yaparlar, o alanın dışına çıkmaya yeltendiklerinde hemen kuyuları kazılır, ipleri çekilir. İşte, bu konular üzerinde düşünmemiz ve kafa yormamız gerekir. Böyle yapmazsak, çok daha kukla ile oyalanır, kuklacıdan habersiz siyaset oyunu oynarız.
Maalesef seçmenimiz, siyasi yolsuzluğa prim vermede hiçbir beis görmemektedir. "Hayır, yok öyle bir şey" diyenlere sorarız: "Türkiye'de, Amerikasız siyaset olmaz" sözünü sıkça, hem de dindar geçinenlerden dahi duymuyor musunuz?" Bu söz, küresel güçlerle işbirliğini kabullenmenin ve onaylamanın diğer bir ifadesi değil mi?
Oy satın alma, oy için rüşvet verme ise, ayyuka çıkmış, artık normal karşılanır olmuştur. Hele siyasi partilerin ve adayların finansmanı hiç sorgulanmıyor. Bu ve buna benzer birçok icraat, siyasi yolsuzluğun ana kaynağını oluşturmaktadır. Siyasi yolsuzlukla iktidar olanlar için ekonomik yolsuzluk gayet normaldir. Kim siyasi yolsuzluğu, mevzuata uydurup yapıyorsa, o başarılı sayılıyor, yüzüne gözüne bulaştıranlar ise, adalet gösterisi yapılarak oyunun dışına çıkarılıyor.
Siyasi örgütlenmemiz, siyasi yolsuzluğa zemin hazırlayan ve fırsat tanıyan bir örgütlenmedir. Bir başka deyişle, siyasi partiler demokrasiye uygun şekilde örgütlenmeli ki, demokratik düzeni işletsinler. Aksi halde demokratik düzen eksik kalır. Bazı sosyal bilimcilere göre, demokratik düzenin eksik ve hatalı olması, zamanla kleptokrasiye (vurguna ve soyguna dayalı düzen) dönüşür.
Neden böyle olur? Bu soruyu rüşvet verenlere ve yolsuzluğa bulaşanlara sorduğunuzda şu cevabı alırsınız: Bürokrasi ağır ve hantaldır. Bazı siyasetçilere menfaat sağlayarak, onu hızlandırmak zorunda kalıyoruz. İşte bu anlayış, rüşvet ve yolsuzluğun temel nedenlerinden biridir.
Söz konusu anlayışı kaldırmaya siyasi partiler yasasını değiştirmekten başlamak gerekir. Çünkü demokrasiyle çelişen siyasi örgütlenmemize temel teşkil eden siyasi partiler yasasıdır. Kendi içinde demokrat olmayan siyasi partilerden, eksiksiz demokrasi beklemek abesle iştigaldir.
Ülkemizde milletvekili seçimleri yapılıyor. Sözde millet, vekilini seçiyor, gerçekte ise milletin seçtiği partilerin atadıkları kişilerdir. Özellikle genel başkanların istemediği bir kişinin milletvekili seçilmesi imkânsızdır. Onun içindir ki, milletvekili seçilmek isteyenler, millete değil, başta genel başkan olmak üzere, parti yöneticilerine yaranma yarışına giriyorlar. Bu yaranma da çok kere menfaat sağlama, yani bir çeşit rüşvet ve yolsuzluk şeklinde gerçekleşiyor. Daha değişik bir ifadeyle, siyasete siyasi yolsuzluk yapılarak adım atılıyor. Milletvekili seçilmek için çok büyük masraf edenler oluyor. Öyle ki, milletvekilliği döneminde alınacak maaşın kat kat fazlası harcanıyor. Bütün bunların millete hizmet için yapıldığı söylenebilir mi?
Siyaseti yolsuzluk üzerine bina edenler, hayatı siyasetten ibaret görüyorlar. Her şeyi siyasete bağlamaya uğraşıyorlar. Gerçekte ise siyaset hayatın bütünü değil, bir parçasıdır. Daha doğrusu, millete hizmet etmenin en etkin bir yoludur. Ne yazık ki, siyaset her geçen gün, bu amaçtan uzaklaştırılmaktadır.
Bir partinin genel başkanı "Amerikasız siyaset olmaz" diyenlerden ise, o partiden milli bir siyaset beklenmez. Bundan dolayıdır ki, bu çeşit partiler, küresel siyasetin, yerli taşeronu konumundadır. O partiler, kendilerine belirlenen siyasi alan çerçevesinde siyaset yaparlar, o alanın dışına çıkmaya yeltendiklerinde hemen kuyuları kazılır, ipleri çekilir. İşte, bu konular üzerinde düşünmemiz ve kafa yormamız gerekir. Böyle yapmazsak, çok daha kukla ile oyalanır, kuklacıdan habersiz siyaset oyunu oynarız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018