SİT alanına maden tesisi
Türkiye'nin taşı toprağı altın. Erzincan da bu zenginlikten fazlasıyla nasibi almış illerimizden biri. Madenlerimizi işleten firmalara baktığımızda çoğunun yabancı veya yandaş firma olduğunu görüyoruz. Maden çıkarma uğruna doğanın katledilmesine karşı çıkan yöre halkının sesini ise kimse duymuyor!
26.01.2021 10:40:00





EYÜP KABİL / ÖZEL HABER
Erzincan son zamanlarda madencilerin gözde yeri haline geldi. Türkiye'de maden olmadığı yalanını yıllarca dillendirenler şimdi ülkenin en güzel yerlerini adeta talan ediyorlar. Anagold Madencilik, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Ağıl, Harmankaya, Dilli ve Çanakçı köylerinde altın aramak için sondaj çalışmalarına başlamıştı. Sondaj çalışmalarının başlamasının ardından projeden haberdar olduklarını belirten bölge halkı, mücadele kararı almıştı.
Kanadalı firma ile Çalık Holding ortaklığı
Anagold Madencilik, Kanadalı altın madeni firması Alacer Gold'un ve Lidya Madencilik'in ortak kuruluşu olarak yaklaşık on yıldır Erzincan'ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni'ni işletiyor. Çöpler Köyü, maden sahasının içinde kaldığı için faaliyete başlanmadan önce köy halkının rızasıyla maden sınırlarının dışına taşındı. 2018'de tamamlanan sülfit genişleme yatırımı sonucu madenin ömrü 2040'a uzadı. Maden zaman zaman siyanür kaçağı iddialarıyla da gündeme geliyor. Alacer Gold, Çöpler'in beş kilometre ötesindeki Çakmaktepe'de de 2018'in Eylül ayında faaliyete başladı. Çalık Holding'in madencilik alanındaki şirketi olan Lidya Madencilik 2009'da Alacer Gold'la uluslararası işbirliğine giderek Çöpler Altın Madeni'nin yüzde 20'sine ve arama portföyünün yarısına ortak oldu.
Erzincan'ın Kemaliye ilçesinin en büyük özelliği bir doğa harikası olması. Örneğin Kemaliye Karanlık Kanyon 'Nitelikli Doğa Koruma Alanı' sayılıyor. Buna rağmen maden şirketleri sürekli olarak sondaj, işletme ruhsatlarını farklı şirketlere devrederek, yine 'sondaj için ÇED raporları gerekmez' gerekçesiyle 'nitelikli doğa koruma alanı' ilan edilen yerlerde çalışmalar yapıyor. Oysa ormanlık alanlarda, mera ve su havzalarında yapılacak maden arama faaliyetleri ciddi ekolojik riskler barındırıyor. Uzmanlar bu tür alanların ÇED kapsamı dışında tutulmamasını istiyor.
Karakoçlu Köyü'ne demir madeni tesisi
Erzincan'ın Kemaliye ilçesi Karakoçlu köyü yakınlarında ise demir madeni tesisi yapılmak isteniyor. Yapılmak istenen demir madeni tesisi Karasu Nehri'ni ve yöredeki canlı yaşamını tehdit ediyor. Proje alanının Malatya fayı üzerinde bulunduğunu dile getiren Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, "Olası bir depremde Fırat'ın Karasu kolu tümüyle canlılık vasfını yitirir!" uyarısında bulundu.
Erzincan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü web sitesinde 29 Aralık 2020 tarihinde ÇED süreci başladığı ilan edilen "Demir Ocağı ile Kırma-Eleme-Zenginleştirme Ve Atık Depolama Tesisi" için hazırlanan proje tanıtım dosyasını inceleyen Tıbbi Jeoloji Uzmanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, çok ciddi uyarılarda bulundu. Deman Madencilik adlı bir firma tarafından yapılmak istenen projenin Malatya fayı üzerinde olduğunu belirten Atabey, "Yörede sık sık depremler olmaktadır. Malatya fayı Gözaydın demir madeni ocağı ile Ağıl, Dilli köylerinin doğu kenarından güney-kuzey yönlü uzanmakta ve Deman Madencilik ruhsat alanından geçmektedir" dedi.

Tam bir doğa felaketi yaşanacak
Atabey bölgede yapılmak istenen maden projesi ile ilgili, "Olası depremde Malatya fayının üzerinde olan Deman demir madeni atık havuzu yıkılacak, atık havuzu çamuru ya da pasaları buradan Karasu Nehri'ne karışacaktır. Fırat'ın Karasu kolu belki de tümüyle canlılık vasfını yitirecektir" dedi.
ÇED yönetmeliğine göre 400 bin ton/yıl ve üzeri kapasiteli kırma, eleme tesisleri için ÇED istendiğine dikkat çeken Atabey, şirketin yıllık 390 bin ton kapasite planlanarak, tesisleri ÇED Yönetmeliği dışına çıkardığını kaydetti. Maden sahasında 400 bin ton/yıl pasa oluşacağını belirten Atabey, "Deman demir cevheri içerisinde ve pasalardaki arsenik, bakır, pirit, kurşun mineralleri en fazla asit maden drenajına yol açabilecek minerallerdir. Madenin en büyük kirletici etkisi, pasaların yağmur suyu ile yıkanması sonucu oluşan asidik su yani asit maden drenajı olacaktır. Her yağışta, demir madeni sahası içinde yer alan ve Karasu Nehri'ne karışan Kumluyazı Deresi ve kolları ağır metalce kirlenecektir" dedi.
Demir madeni için ihtiyaç duyulan suyun günde 54 bin 835 metreküp olarak belirtildiğini aktaran Atabey, bu miktarın kaynakların ve yer altı suyunun dengesini bozacağını ve ekolojik dengenin altüst olacağını ileri sürdü.
Atabey, maden cevheri içinde sülfürlü minerallerin bulunduğunu aktararak, bu minerallerin madencilik sırasında çıkacak tozla birlikte havaya karışacağı ve havanın nemi ve yağışla birleşerek sülfürik asite dönüşeceğini dile getirdi. Atabey, "Sonuçta tüm Kemaliye ve çevresini etkileyerek, canlılara, bitkilere zarar verecek olan asit yağmuru oluşmasına neden olacaktır" dedi.
Maden SİT alanında
Mera alanı içerisinde bulunan maden alanının meraları da yok edeceğini, alanın mera vasfından çıkarılmasına dair de İl Tarım Müdürlüğünün resmi izninin dosyada olmadığını belirten Atabey, ruhsat alanının ayrıca Karanlık Kanyon SİT alanına girdiğine dikkat çekti. Atabey, madene verilen işletme ruhsatının iptal edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Öte yandan Karakoçlu Köyü sakinleri maden tesisinin köylerine ve mera alanlarına büyük zarar vereceğini dile getirerek acilen bu yanlıştan dönülmesini istiyor. Hayvancılıkla uğraşan bir köylü konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Köyümüz ünlü Karanlık Kanyonu'na komşudur. Daha doğrusu kuzey tarafı bizim köyün hudutlarındadır. Karanlık Kanyonu bilindiği gibi SİT alanı içerisindedir, koruma alanı içerisindedir. Deman Madencilik Şirketi bizim köyümüzün en önemli birinci derecede otlağımıza, yaylamıza maden tesisi kuracakmış. Bu bizleri derinden üzüyor çünkü bu hayvanları biz nerede otlatacağız? Bizim üretici olarak hiç bir söz hakkımız yok. Biz doğayla barışık yaşamak, geçinmek istiyoruz. Geleceğin hayvancılık, tarım ve turizmde olacağına inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Erzincan son zamanlarda madencilerin gözde yeri haline geldi. Türkiye'de maden olmadığı yalanını yıllarca dillendirenler şimdi ülkenin en güzel yerlerini adeta talan ediyorlar. Anagold Madencilik, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Ağıl, Harmankaya, Dilli ve Çanakçı köylerinde altın aramak için sondaj çalışmalarına başlamıştı. Sondaj çalışmalarının başlamasının ardından projeden haberdar olduklarını belirten bölge halkı, mücadele kararı almıştı.
Kanadalı firma ile Çalık Holding ortaklığı
Anagold Madencilik, Kanadalı altın madeni firması Alacer Gold'un ve Lidya Madencilik'in ortak kuruluşu olarak yaklaşık on yıldır Erzincan'ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni'ni işletiyor. Çöpler Köyü, maden sahasının içinde kaldığı için faaliyete başlanmadan önce köy halkının rızasıyla maden sınırlarının dışına taşındı. 2018'de tamamlanan sülfit genişleme yatırımı sonucu madenin ömrü 2040'a uzadı. Maden zaman zaman siyanür kaçağı iddialarıyla da gündeme geliyor. Alacer Gold, Çöpler'in beş kilometre ötesindeki Çakmaktepe'de de 2018'in Eylül ayında faaliyete başladı. Çalık Holding'in madencilik alanındaki şirketi olan Lidya Madencilik 2009'da Alacer Gold'la uluslararası işbirliğine giderek Çöpler Altın Madeni'nin yüzde 20'sine ve arama portföyünün yarısına ortak oldu.
Erzincan'ın Kemaliye ilçesinin en büyük özelliği bir doğa harikası olması. Örneğin Kemaliye Karanlık Kanyon 'Nitelikli Doğa Koruma Alanı' sayılıyor. Buna rağmen maden şirketleri sürekli olarak sondaj, işletme ruhsatlarını farklı şirketlere devrederek, yine 'sondaj için ÇED raporları gerekmez' gerekçesiyle 'nitelikli doğa koruma alanı' ilan edilen yerlerde çalışmalar yapıyor. Oysa ormanlık alanlarda, mera ve su havzalarında yapılacak maden arama faaliyetleri ciddi ekolojik riskler barındırıyor. Uzmanlar bu tür alanların ÇED kapsamı dışında tutulmamasını istiyor.
Karakoçlu Köyü'ne demir madeni tesisi
Erzincan'ın Kemaliye ilçesi Karakoçlu köyü yakınlarında ise demir madeni tesisi yapılmak isteniyor. Yapılmak istenen demir madeni tesisi Karasu Nehri'ni ve yöredeki canlı yaşamını tehdit ediyor. Proje alanının Malatya fayı üzerinde bulunduğunu dile getiren Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, "Olası bir depremde Fırat'ın Karasu kolu tümüyle canlılık vasfını yitirir!" uyarısında bulundu.
Erzincan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü web sitesinde 29 Aralık 2020 tarihinde ÇED süreci başladığı ilan edilen "Demir Ocağı ile Kırma-Eleme-Zenginleştirme Ve Atık Depolama Tesisi" için hazırlanan proje tanıtım dosyasını inceleyen Tıbbi Jeoloji Uzmanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, çok ciddi uyarılarda bulundu. Deman Madencilik adlı bir firma tarafından yapılmak istenen projenin Malatya fayı üzerinde olduğunu belirten Atabey, "Yörede sık sık depremler olmaktadır. Malatya fayı Gözaydın demir madeni ocağı ile Ağıl, Dilli köylerinin doğu kenarından güney-kuzey yönlü uzanmakta ve Deman Madencilik ruhsat alanından geçmektedir" dedi.

Tam bir doğa felaketi yaşanacak
Atabey bölgede yapılmak istenen maden projesi ile ilgili, "Olası depremde Malatya fayının üzerinde olan Deman demir madeni atık havuzu yıkılacak, atık havuzu çamuru ya da pasaları buradan Karasu Nehri'ne karışacaktır. Fırat'ın Karasu kolu belki de tümüyle canlılık vasfını yitirecektir" dedi.
ÇED yönetmeliğine göre 400 bin ton/yıl ve üzeri kapasiteli kırma, eleme tesisleri için ÇED istendiğine dikkat çeken Atabey, şirketin yıllık 390 bin ton kapasite planlanarak, tesisleri ÇED Yönetmeliği dışına çıkardığını kaydetti. Maden sahasında 400 bin ton/yıl pasa oluşacağını belirten Atabey, "Deman demir cevheri içerisinde ve pasalardaki arsenik, bakır, pirit, kurşun mineralleri en fazla asit maden drenajına yol açabilecek minerallerdir. Madenin en büyük kirletici etkisi, pasaların yağmur suyu ile yıkanması sonucu oluşan asidik su yani asit maden drenajı olacaktır. Her yağışta, demir madeni sahası içinde yer alan ve Karasu Nehri'ne karışan Kumluyazı Deresi ve kolları ağır metalce kirlenecektir" dedi.
Demir madeni için ihtiyaç duyulan suyun günde 54 bin 835 metreküp olarak belirtildiğini aktaran Atabey, bu miktarın kaynakların ve yer altı suyunun dengesini bozacağını ve ekolojik dengenin altüst olacağını ileri sürdü.
Atabey, maden cevheri içinde sülfürlü minerallerin bulunduğunu aktararak, bu minerallerin madencilik sırasında çıkacak tozla birlikte havaya karışacağı ve havanın nemi ve yağışla birleşerek sülfürik asite dönüşeceğini dile getirdi. Atabey, "Sonuçta tüm Kemaliye ve çevresini etkileyerek, canlılara, bitkilere zarar verecek olan asit yağmuru oluşmasına neden olacaktır" dedi.
Maden SİT alanında
Mera alanı içerisinde bulunan maden alanının meraları da yok edeceğini, alanın mera vasfından çıkarılmasına dair de İl Tarım Müdürlüğünün resmi izninin dosyada olmadığını belirten Atabey, ruhsat alanının ayrıca Karanlık Kanyon SİT alanına girdiğine dikkat çekti. Atabey, madene verilen işletme ruhsatının iptal edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Öte yandan Karakoçlu Köyü sakinleri maden tesisinin köylerine ve mera alanlarına büyük zarar vereceğini dile getirerek acilen bu yanlıştan dönülmesini istiyor. Hayvancılıkla uğraşan bir köylü konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Köyümüz ünlü Karanlık Kanyonu'na komşudur. Daha doğrusu kuzey tarafı bizim köyün hudutlarındadır. Karanlık Kanyonu bilindiği gibi SİT alanı içerisindedir, koruma alanı içerisindedir. Deman Madencilik Şirketi bizim köyümüzün en önemli birinci derecede otlağımıza, yaylamıza maden tesisi kuracakmış. Bu bizleri derinden üzüyor çünkü bu hayvanları biz nerede otlatacağız? Bizim üretici olarak hiç bir söz hakkımız yok. Biz doğayla barışık yaşamak, geçinmek istiyoruz. Geleceğin hayvancılık, tarım ve turizmde olacağına inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.