Cenab-ı Hakk’ın tekrar tekrar gitmemizi nasip eylemesi için dua ettiğimiz bir ziyaretten geliyoruz.
Başımızda mübarek beldelerin kıymetini bizlerden çok daha iyi bilen büyüğümüzle beraber yaptığımız ibadetleri Allah kabul eylesin.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızla beraber Medine’de Hz. Peygamberin (SAV) misafiri olduk.
Hz. Fatıma (as) anamıza dua ettik. Ehl-i Beyt imamlarının pek çoğunun bulunduğu Cennet’ül Baki’de dua ettik.
Türkiye’deki yakınlarımız, bizden dua bekleyenler her yerde aklımıza geldi.
Mekke’de, Allah’ın lütfu, iki kere umre yaptık.
Peygamber şehri Medine’ye adım attığımız anda henüz Ramazan devam etmekte idi. Sayın hocamız, “bugünden itibaren bayrama kadar tüm iftarları ben karşılayacağım. Kimse bir kuruş iftar harcaması yapmasın” dedi.
Ravza’nın bahçesine biz de bir sofra serdik. Sadece grubumuzdakilere değil, gelip geçen herkese açık bir sofra. Masraflarını hocamızın karşıladığı yüzlerce döner ekmek ikram edildi, Resulullah’ın misafirlerine, hurma ve zemzemle beraber…
Paraları cebinde kalacağına sevinenler olmuştur. Ancak ben hocamızın yapmak istediğinden büyük bir ölçü aldım.
Kendisi sohbetlerinde, Allah için vermekten çok bahseder. Allah rızası için yaşamayı, attığı adımın hesabını verme şuurunu dile getirir.
İşte Ramazan’ın son günlerinde O Allah için bolca vermeye çalıştı, Allah rızası için oruçluları yedirdi, yüzlerce müminden “Allah razı olsun” duasını aldı.
“Oruçlarınızın kabul olması için zekat verin, cimri olmayın. Kırkta birden fazlasını vermeye çalışın. Nasıl bir ağaç budanır ve ertesi sene daha da gür olarak yeşerirse malınız da zekatını verdikçe daha da artar. Azalır diye korkmayın ve verin.”
Ramazan boyunca buna benzer ifadelerle defalarca vermekten, Allah’ın rızasını umarak vermekten ve cimri olmamaktan bahsettiler.
Kâbe’nin yanında, ihramda iken kişinin nefsinin hallerinin ortaya çıkması söz konusu. Bu sebeple güzel bir gönülle, ihlâslı bir şekilde mübarek yerlere gitmek gerekiyor.
Ben bu umremde, bavulumuzdan önce kalplerimizi doldurarak gitmemiz gerektiğini öğrendim.
Umre ziyaretini istemek elbette ki çok güzel. Ancak zikirle donanmış ve ibadetle süslenmiş bir halde Hz. Peygambere (SAV) ve tecelligâh olan Kâbe’ye hazırlanmalıyız.
İşte o zaman sevilmiş ve seçilmiş Kâbe’nin önünde, sevilmiş ve seçilmiş bir büyüğün arkasında yaptığın tavafın muhabbetini ve lezzetini gerçek manada yaşarsın…
İşte o zaman âlemlerin hürmetine yaratıldığı Resulullah’a (SAV) edebin farklı olur…
Umremiz hakkında çok şeyler yazmak elbette mümkün. Ancak cimrilik günümüz insanının bence en büyük problemi. Vermek çok zor geliyor.
Karşındakinin halini anlayarak ona yardım etmeyi aklına getirmek, yan komşundan haberdar olmadığın bugünün toplum hayatında büyük bir olay.
Hele hele Allah’ın rızasını umarak dolu dolu vermeyi kimse düşünmüyor…
Güzel ahlak vasıflarından cömertlik ise, kökleri cennette ve dalları dünyaya sarkmış çok büyük bir nimet…
Bu sebeple ben mübarek beldelerde, hocamızda gördüğüm bu mükemmel vasfı anlatmak istedim.
Allah kendisinden razı olsun.
Başımızda mübarek beldelerin kıymetini bizlerden çok daha iyi bilen büyüğümüzle beraber yaptığımız ibadetleri Allah kabul eylesin.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızla beraber Medine’de Hz. Peygamberin (SAV) misafiri olduk.
Hz. Fatıma (as) anamıza dua ettik. Ehl-i Beyt imamlarının pek çoğunun bulunduğu Cennet’ül Baki’de dua ettik.
Türkiye’deki yakınlarımız, bizden dua bekleyenler her yerde aklımıza geldi.
Mekke’de, Allah’ın lütfu, iki kere umre yaptık.
Peygamber şehri Medine’ye adım attığımız anda henüz Ramazan devam etmekte idi. Sayın hocamız, “bugünden itibaren bayrama kadar tüm iftarları ben karşılayacağım. Kimse bir kuruş iftar harcaması yapmasın” dedi.
Ravza’nın bahçesine biz de bir sofra serdik. Sadece grubumuzdakilere değil, gelip geçen herkese açık bir sofra. Masraflarını hocamızın karşıladığı yüzlerce döner ekmek ikram edildi, Resulullah’ın misafirlerine, hurma ve zemzemle beraber…
Paraları cebinde kalacağına sevinenler olmuştur. Ancak ben hocamızın yapmak istediğinden büyük bir ölçü aldım.
Kendisi sohbetlerinde, Allah için vermekten çok bahseder. Allah rızası için yaşamayı, attığı adımın hesabını verme şuurunu dile getirir.
İşte Ramazan’ın son günlerinde O Allah için bolca vermeye çalıştı, Allah rızası için oruçluları yedirdi, yüzlerce müminden “Allah razı olsun” duasını aldı.
“Oruçlarınızın kabul olması için zekat verin, cimri olmayın. Kırkta birden fazlasını vermeye çalışın. Nasıl bir ağaç budanır ve ertesi sene daha da gür olarak yeşerirse malınız da zekatını verdikçe daha da artar. Azalır diye korkmayın ve verin.”
Ramazan boyunca buna benzer ifadelerle defalarca vermekten, Allah’ın rızasını umarak vermekten ve cimri olmamaktan bahsettiler.
Kâbe’nin yanında, ihramda iken kişinin nefsinin hallerinin ortaya çıkması söz konusu. Bu sebeple güzel bir gönülle, ihlâslı bir şekilde mübarek yerlere gitmek gerekiyor.
Ben bu umremde, bavulumuzdan önce kalplerimizi doldurarak gitmemiz gerektiğini öğrendim.
Umre ziyaretini istemek elbette ki çok güzel. Ancak zikirle donanmış ve ibadetle süslenmiş bir halde Hz. Peygambere (SAV) ve tecelligâh olan Kâbe’ye hazırlanmalıyız.
İşte o zaman sevilmiş ve seçilmiş Kâbe’nin önünde, sevilmiş ve seçilmiş bir büyüğün arkasında yaptığın tavafın muhabbetini ve lezzetini gerçek manada yaşarsın…
İşte o zaman âlemlerin hürmetine yaratıldığı Resulullah’a (SAV) edebin farklı olur…
Umremiz hakkında çok şeyler yazmak elbette mümkün. Ancak cimrilik günümüz insanının bence en büyük problemi. Vermek çok zor geliyor.
Karşındakinin halini anlayarak ona yardım etmeyi aklına getirmek, yan komşundan haberdar olmadığın bugünün toplum hayatında büyük bir olay.
Hele hele Allah’ın rızasını umarak dolu dolu vermeyi kimse düşünmüyor…
Güzel ahlak vasıflarından cömertlik ise, kökleri cennette ve dalları dünyaya sarkmış çok büyük bir nimet…
Bu sebeple ben mübarek beldelerde, hocamızda gördüğüm bu mükemmel vasfı anlatmak istedim.
Allah kendisinden razı olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018