Sömürücüler, sömürülecek bir ortamın oluşması için, uygun olan fikir ve düşünceleri, propaganda vasıtasıyla halka kabul ettirirler. Bu kabullerden biri ve en önemlisi ekonomide serbestlik, diğer bir deyimle tam liberalizmdir. Aslında tam liberalizm, yani "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" düşüncesi, sömürülecek ülkeler için uydurulmuş bir yalandır. Sömüren ülkelerde de bu sistem uygulansa ne âlâ. Ama, yok böyle bir şey. O ülkeler, bütün işlerini devlet kontrolünde ve bir plân dahilinde yapmaktadırlar. Serbestlik düşüncesi taraftarları, serbestliğin her alana yayılmasını, sadece ekonomideki serbestlikten olumlu sonuç almanın imkânsız olduğunu savunuyorlar. Diyorlar ki: "Ekonomide serbestlik, ancak siyasette serbestlikle yürür. Onun için demokrasi olmadan ekonomide serbestlik gerçekleşmez". Bu da, serbestlik yalanına yeni bir yalan ilâve etmekten ibarettir. Halbuki demokrasiyle idare edilmeyen bazı ülkelerde alabildiğine serbestlik, demokratik ülkelerde ise sıkı devlet kontrolü bulunmaktadır. Bu gerçek, güçlü ve yaygın propaganda ile gözlerden saklanmaktadır. Serbestlikten ezilen halk kitleleri, artık devlet kontrolü talep ediyorlar. Demokratik ülkelerde, bu taleplerini gerçekleştirecek partileri iktidara taşıyorlar. Örnek, Lâtin Amerika ülkeleri. Aynı durumun başka ülkelerde de yaşanması ihtimali, sömürücüleri endişelendirmekte ve tedbir almaya sevk etmektedir. Korkunun ecele faydası yok. Ezilen ülkelerin insanları uyanıyor, serbestlik yalanını ve onun getirdiği soygunu sorguluyorlar. Bazıları, bu gelişmeyi "devletçi ekonomiyi dönüş" olarak nitelendiriyor ve kötülüyor. Ama halk, uygulamalardan memnun. Uygulayıcıları destekliyor. Lâtin Amerika ülkelerinde, demokratik yolla iktidara gelen hükümetler, ne yapıyorlar? Biraz irdeleyelim. Bu hükümetler, milli şirketlere sahip çıkıyor, destek ve teşvik sağlıyorlar. Daha önceki hükümetlerin, yabancılara sattıkları şirketleri millileştiriyorlar. Yabancı şirketlere ve uluslararası sermaye hareketlerine sınırlama getiriyorlar. Merkez Bankası'nın özerkliğini kaldırıyorlar. Özetle, AKP hükümetinin yaptıklarının, tam zıddını yapıyorlar. İlginç bir ayrıntıda şudur: Askeri darbeyle işbaşına gelen Tayland hükümeti de aynı yolu izliyor. Aklı başında olan herkes şu gerçeği görüyor: "Serbest piyasa, kaynakların ve gelirlerin belli ellerde toplanmasından başka bir şey değildir. Piyasalar, serbestlik adı altında birkaç global sermaye grubunun kontrolüne terk edilmektedir" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s. 41).TÜSİAD Başkanlığı'na veda konuşmasında Ömer Sabancı, bu gelişmeleri "hâlâ kapalı ekonomiyi özleyenler var" diyerek gündeme getirdi. Kimmiş kapalı ekonomiyi özleyenler? "Ülkemiz sömürülmesin, milletimizin malı mülkü yabancılara peşkeş çekilmesin" demek, kapalı ekonomi özlemi mi oluyor? Sabancı, "henüz piyasa ekonomisinin gereklerini özümsemiş bir bürokrasimiz yok" diyor. Ne var, ne yok, hepsi satılıyor. Hal böyle iken, yine "kapalı ekonomi" suçlamasıyla, milli menfaatleri korumaya çalışan bürokratlara çatmaktan geri durmuyorlar. Gelin, bir de millete sorun. Millet, serbestliği savunanların, kötülediği o günleri, mum yakıp arıyor. TÜSİAD üyeleri, Lâtin Amerika ülkelerindeki gelişmelerin, en fazla Türk milletinin dikkatini çektiğinin farkındalar. Çünkü Lâtin Amerika ülkelerinin uygulamalarının özünü, esasını ve daha kapsamlısını BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Milli Ekonomi Modeli" adıyla ortaya koydu. "Milli Ekonomi Modeli, tüketim yanlısı bir modeldir. Tüketim yanlısı olmaktan maksat, toplumu oluşturan bireylerin tamamının belli bir gelir düzeyine çıkartılmasıdır" (Bkz. A.g.e., s. 39). Bu modelin yanında, Lâtin Amerika ülkelerinin uygulamaları, devede kulak mesabesindedir. Böyle olmasına rağmen halk, son derece memun. Siz, bir de bu modelin tümüyle uygulandığını tahayyül edin. O zaman halkın memnuniyeti kat kat artacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018