Ufukta (2014) seçim var!Seçim olmasına seçim var da seçmenin seçme özgürlüğü var mı?O da ne demek, ben istediğim partiye oy veririm, tabii ki seçme özgürlüğüm var diyenler çoğunlukta olacaktır. Böyle düşünen kişiler, “Kendi paramızı basıyoruz, inanmazsan git Merkez Bankası’na bak, alt katta matbaa gece gündüz çalışıyor!” diyen kişilerdir. Onlar bilmezler ki, Merkez Bankası’nın bastığı para, borç alınan ABD dolarının karşılığı olan makbuzdan başka bir şey değildir. ABD kâğıdı boyar, Türkiye’ye borç verir, Türkiye aldığı bu borç kadar TL basıp piyasaya sürer. Millet de, “Biz bağımsız bir ülkeyiz, kendi paramızı basıyoruz” zanneder. Böyle davranan ülkeler her yıl üretimlerini artırdıkları halde, borçlarını bir türlü azaltamaz. Hatta borç sürekli artar. Nitekim Türkiye hem ürettiği, hem Cumhuriyet tarihi boyunca ürettiklerini sattığı halde borcu katlanarak artmış toplamda 600 milyar doları aşmıştır. Milletin gözünü boyamak için IMF’ye olan 23,5 milyar dolar (bunun 10 milyar doları AKP döneminde alınmıştır)borcun kapanması ekonomik başarı olarak gösterilmektedir. IMF’nin kapatılan 23,5 milyar dolar borcuna karşılık 36 milyar dolarlık yol, köprü, baraj, toprak satışı olmuş, bu para toptan yabancılara gittiği gibi 100 milyar dolardan az olan Türkiye’nin genel borcu 600 milyar doları geçmiştir. Bu tablonun konuşulmaması için de uluslararası kredi kuruluşları tarafından Türkiye peş peşe “not artırımları” ile “Yatırım yapılabilir ülke” diye uluslararası sermaye sahiplerinin sofrasına konulmuştur.Buradaki “Yatırım yapılabilir”den kasıt, kendi ülkelerindeki “sıfır faiz” yahut yüzde “bir-iki” faizle alınan kredilerin yüzde 5-6 faiz geliriyle Türkiye’ye aktarılmasından başka bir şey değildir. Adamlar diyelim ki bir süreliğine 100 milyar dolar getirecekler, bir yıl sonra 110 milyar dolar alıp gideceklerdir. Gelecek olan yabancı sermaye tek bir fabrika bile açmayacaktır.Amma millet bu propagandalarla bir seçim daha tuzağa düşürülebilecektir. İşte yazımızın tam burasında seçmene, “Senin seçme özgürlüğün var mı?” diye sormak durumundayız. Sahi, Türkiye’de seçmenin “seçme özgürlüğü” var mı? Bir kişinin önüne sigarayı, içkiyi ve kumarı koyup, istediğini seç dediğinde o kişi istediğini değil ya sigarayı ya içkiyi ya kumarı seçecektir.Oysa üçü de zararlıdır.Sistem; az buçuk basiret sahibi, kârını zararını bilebilecek seçmeni, “Ehvenişer” tuzağı ile kendi içinde tutmayı bugüne kadar becermiştir.25 Eylül 2001 tarihinden buyana “Ehvenişer” “seyyidülşer” olmuştur, çünkü o gün, Bağımsız Türkiye Partisi kurulmuş, gafletteki ellerden “ehvenişer” mazereti alınmıştır.Kardeşler!Pazar günü Ankara’da 5. Olağan Kongresini gerçekleştiren Bağımsız Türkiye Partisi’nin büyük bir seçmen ihtiyacı var, bu kesin. Lâkin bir o kadar hatta ondan da fazla kesin olan şey ise, seçmen ve çoluk çocuğunun Bağımsız Türkiye Partisine ihtiyacının olduğudur.Çünkü kazanamazsa BTP seçimden önce ne ise seçimden sonra yine o BTP’dir.Amma BTP kazanamazsa Türkiye artık önceki Türkiye değil, daha çileli, daha borçlu, düşmanı ve terörü daha çok, bölünmeye daha yakın bir Türkiye olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015