"Ey Resul Sana indirileni tebliğ et! (İnsanlara ulaştır) ve eğer bunu yapmazsan Peygamberliğini tebliğ etmemiş olursun. Ve Allah Seni insanlardan koruyacak." (Maide, 67).Neydi tebliğ edilmek istenen? Çok önemli bir şey olmalıydı! Uğruna âlemleri yaratan Allah (c.c.), bu görevi yerine getirmezse, peygamberliğini tebliğ etmemiş olacağını Habib'ine haber vermişti.Demek ki bu tebliğ şarttı. Dolayısıyla da farzdı.Şahsım adına söylemek gerekirse, Maide suresinin 67. ayetinde geçen, bu tebliğin, bu anlamı hiçbir yerde karşıma çıkmadı. Dolayısıyla da bu farzı bilmiyorduk. Müslümanlığı şekilcilikle kısırlaştırıp, sadece namazla ve oruçla nefsimizi tatmin eden bizler, bu farzdan habersiz nasıl inancımızda sadık olabilirdik ki? Bu İslam âlemi için, çok büyük bir eksiklik değil miydi?İsterseniz gelin bu farz neymiş bakalım?Ömründe sadece bir defa (veda haccı) hac görevi yapan Resûlullah Efendimiz, bu ibadetini yerine getirip, Mekke'ye dönerken, Gadir-i Hum denen bir mevkide, Cebrail (a.s.), Resûlullah'a (s.a.a.) gelerek, "Ya Muhammed! Allah Sana selam söylüyor ve şöyle buyuruyor: Ben canını alacağım her peygamberimin ve her resulümün canını, ancak dinimi kemale erdirdikten ve hüccetimi tamamladıktan sonra alırım. Bu dinden de Senin üzerinde tebliğ etmen gereken iki fariza kalmıştır; hac farizası ve Senden sonrası için, velayet ve hilafet farizası. Ben yeryüzümü asla hüccetsiz bırakmadım ve asla bırakmayacağım?" buyurdu. (1001 Hadis Işığında İmam Ali, A. Rıza Sabiri, s. 205; Vesailü'ş-Şia, c.10, s.302; et-Tenzib, c.6,s.24; Misbahü'l-Müteheccidin, s.680).Evet, Resûlullah Efendimizden sonra başka bir peygamber yoktu ama bu ayetle Allah, veli, vasi ve vâris olan kullarını da kıyamete kadar belirlediğini beyan etmişti. Yani iman eden insanlara, yol gösterici ve rehber olan kullarını?Peki, kimdi Resûlullah Efendimiz'den sonraki yol gösterici?Gadir-i Hum denen bu mevkide gelen vahiyle, Resûlullah Efendimiz, bir ucu Cuhfe'ye kadar giden Müslümanların geri dönerek toplanmalarını istedi. Allah'a hamd ü senalar ve övgülerle başladığı konuşmasını şöyle devam ettirdi:"Cebrail üç defa Bana nazil oldu ve selam sahibi olan -ki O, Selam'dır- Rabbim tarafından bu toplantı yerinde ayağa kalkarak, beyaz ve siyah (ırktan) herkese şunu ilan etmemi emretti: Ali bin Ebi Tâlib, Benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve Benden sonra imamdır. O'nun Bana nispet makamı, Harun'un Musa'ya olan makamı gibidir; şu farkla ki Benden sonra peygamber gelmeyecektir. O, Allah ve Resulü'nden sonra sizlerin velisidir, (velayet ve tasarruf sahibidir) diye ilan etmemi emretti. Allah, bu konuda Kitabından Bana bir de ayet nazil buyurdu: 'Şüphesiz sizin veliniz, Allah, Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû halinde zekât veren mü'minlerdir.' Namaz kılıp, rükû halinde zekât veren ve her halinde Aziz ve Celil olan Allah'a yönelen kimse Ali ibn Ebi Tâlib'dir." (Maide, 67).Çok şaşırtıcı değil mi? Bu olay, bu kadar önem arz ederken kaç tanemiz biliyoruz bu durumun ehemmiyetini?Bu beyanlar Kur'an'da yazılan gerçeklerdir ve o sebeple de şüpheci bir yaklaşım söz konusu dahi olamaz! Yani bunlar hakikatin ta kendisi!O zaman insanın aklına şöyle bir soru geliyor; neden bunlar saklanırcasına, üstü kapatılıp insanlardan gizlendi? İsterseniz bu konuya da bir sonraki yazımızda yer verelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Behiye Alioğlu / diğer yazıları
- Egoist miyiz? / 04.07.2019
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016