Sevgili okurlar, sözün bittiği yerdeyiz.
Güzelim cennet vatan ülkemizde ot saman kıtlığı yaşanır mı diyeceksiniz ama yaşanır.
Olan oldu, artık olarak toplanmayarak toprağa bırakılan ya da yakılmaya terk edilen samanı da ithal eder olduk.
Bu bereketsizlikle, bu baş aşağı, tersine gidişle bakalım daha neleri ithal edeceğiz?
Bir zamanların tarımda kendine yeten güzelim ülkemizinin gelip dayandığı durumu nasıl izah etmek gerekir?
Saman, malumunuz sevgili okurlar buğday, arpa, yulaf artığıdır.
Siz bu ülkede kotalarla ekim alanlarını daraltır, üretimi kısarsanız, köylüyü toprağa küstürürseniz olacağı budur.
Yaklaşık 10 yıldan beri taşa ekseniz dahi yeşerecek olan buğdayı, milyar dolarlar ödeyerek ithal ediyoruz.
En basitinden ithal ettiğimiz kadar buğdayı ithal etmeyip; ülkemizde yetiştirseydik bu saman krizi yaşanmazdı.
Fazla buğday üretimi yapıp dünyaya ihraç etmek, para kazanmak akıllı insan işi değil midir?
Her konuda örnek aldığımız girmek için dahi tüm kutsallarımızdan vazgeçtiğimiz Avrupa Birliği ülkelerini niçin tarım konusunda örnek almayız acaba?
Avrupa'da yıllardan beri ürün fazlası olarak 'süt nehirleri'nin ve 'et buzulları'nın olduğunu çok tez unuttuk.
Bir bereketsizliktir, bir akıl tutulmasıdır almış başını gidiyor. Büyük lafı dahi dinlemez olduk.
Ne demiş atalarımız; “Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz.”
Elin ecnebisi yarın bir gün sana ot, saman, buğday, et, süt tozu (tüm gıda ürünleri...) vermezse ne yiyeceksin? Hayvanı ithal et, sapla samanı ithal et, kurbanlık ithal et, karkas et ithal et...
İthal cenneti Türkiye...
İthal kafa ile artık hiçbir yere varılamayacağı gün gibi aşikardır. Ülkenin sonsuz, güzelim kaynaklarını kullanıp üretmek yerine iç piyasayı ithalatla terbiye etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Hayvancılığımızın en büyük girdi maddesini kaba yem oluşturmaktadır. O da 14 milyon hektara yakın meramızda mevcut. Ama meralarımızın ancak 2 milyon hektarını değerlendirebiliyoruz.
Yani anlayacağınız sevgili okurlar neresinde tutsanız tel tel saman çöpü gibi dökülüyor. Sapla saman - it izi ile at izi birbirine karıştı...
Başka ne diyelim 'sakla samanı eşşekler aç kalsın'...
Güzelim cennet vatan ülkemizde ot saman kıtlığı yaşanır mı diyeceksiniz ama yaşanır.
Olan oldu, artık olarak toplanmayarak toprağa bırakılan ya da yakılmaya terk edilen samanı da ithal eder olduk.
Bu bereketsizlikle, bu baş aşağı, tersine gidişle bakalım daha neleri ithal edeceğiz?
Bir zamanların tarımda kendine yeten güzelim ülkemizinin gelip dayandığı durumu nasıl izah etmek gerekir?
Saman, malumunuz sevgili okurlar buğday, arpa, yulaf artığıdır.
Siz bu ülkede kotalarla ekim alanlarını daraltır, üretimi kısarsanız, köylüyü toprağa küstürürseniz olacağı budur.
Yaklaşık 10 yıldan beri taşa ekseniz dahi yeşerecek olan buğdayı, milyar dolarlar ödeyerek ithal ediyoruz.
En basitinden ithal ettiğimiz kadar buğdayı ithal etmeyip; ülkemizde yetiştirseydik bu saman krizi yaşanmazdı.
Fazla buğday üretimi yapıp dünyaya ihraç etmek, para kazanmak akıllı insan işi değil midir?
Her konuda örnek aldığımız girmek için dahi tüm kutsallarımızdan vazgeçtiğimiz Avrupa Birliği ülkelerini niçin tarım konusunda örnek almayız acaba?
Avrupa'da yıllardan beri ürün fazlası olarak 'süt nehirleri'nin ve 'et buzulları'nın olduğunu çok tez unuttuk.
Bir bereketsizliktir, bir akıl tutulmasıdır almış başını gidiyor. Büyük lafı dahi dinlemez olduk.
Ne demiş atalarımız; “Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz.”
Elin ecnebisi yarın bir gün sana ot, saman, buğday, et, süt tozu (tüm gıda ürünleri...) vermezse ne yiyeceksin? Hayvanı ithal et, sapla samanı ithal et, kurbanlık ithal et, karkas et ithal et...
İthal cenneti Türkiye...
İthal kafa ile artık hiçbir yere varılamayacağı gün gibi aşikardır. Ülkenin sonsuz, güzelim kaynaklarını kullanıp üretmek yerine iç piyasayı ithalatla terbiye etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Hayvancılığımızın en büyük girdi maddesini kaba yem oluşturmaktadır. O da 14 milyon hektara yakın meramızda mevcut. Ama meralarımızın ancak 2 milyon hektarını değerlendirebiliyoruz.
Yani anlayacağınız sevgili okurlar neresinde tutsanız tel tel saman çöpü gibi dökülüyor. Sapla saman - it izi ile at izi birbirine karıştı...
Başka ne diyelim 'sakla samanı eşşekler aç kalsın'...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025