Pazartesi günkü yazımda, Peygamberin halefini yani yerine geçecek kişiyi kim seçebilir, diye sormuş ve cevabı ayet ve hadislerle aktarmıştık.
Acı bir gerçektir ki, Peygamber Efendimizin naşı daha sıcakken bu ilahi emir ve tebliğcisine verilen sözler bir kenara bırakılmış ve insanlar, kendi görüşleri doğrultusunda karar almaya kalkmışlardı.
Sakife'de 45 civarı bir topluluk toplanmış, önde gelen sahabelerden 15'nin hilafet konusunda Maide 67. ayeti ve Gadir-i Hum'da, Peygamberimizin tebliğini ve yapılan biati hatırlatmasına rağmen artı İmam Ali, Hz. Abbas gibi Peygamber Efendimizin yakınlarının olmadığı bir ortamda meşru olmayan bir seçim yapılmış ve halife seçilmişti.
Bir daha soralım; Peygamberimizin halefini kim seçebilirdi? Cevap nas ile yani ayet ve hadis ile sabittir; Yüce Allah (c.c) ve Hz. Muhammed (s.a.a).
Tabi meşru olmayan bir seçim, dediğimiz zaman hemen birilerinin damarı kabarıyor. İyi de Müslüman, furkan sahibi yani hak ile batılı ayırt edici değil midir?
Müslüman veya Müslümanlar bir sorunla karşılaştığı zaman ne yapardı? Kur'an ve Sünnete müracaat ederdi. Öyle değil mi? Peki, hilafet konusunda ayet ve hadis var mı? Var.
Ama Efendim Maide 67'inci ayetteki maksat şudur, budur, Gadir-i Hum'da Peygamberimiz Hutbe vermiştir. Ama bu hutbe hilafet seçimi için değil Hz. Ali'yi övmek içindir vs. diye kendince bir savunma pozisyonuna geçenler var.
Onlara, İmam Gazali'yi, İmam Ebu Hanefi'yi, İmam Şafi'yi, İmam Ahmed b. Hanbel'i, İmam Malik'i (ki hepsi Sünni, diye adlandırılır) görüşlerini örnek gösterin. Yetinmedilerse Prof. Dr. Haydar Baş'ın konuyla ilgili tamamı Sünni kaynak olan 222 eserin listesini ve sahife numaralarını verin.
Yine sizi sorgulamaya, bir şeyler itham etmeye kalkıyorlarsa onlardan kaçın. Bilin ki, onlar şeytandır, şeytanın sözcüleridir.
Evet, Sakife'de Allah ve Resulüne açıkça muhalefet edildi. Bu muhalefet neticesidir ki, İslam toplumları ve Müslümanlar hiçbir zaman bir araya gelemediler, gelemiyorlar da.
Şöyle kabaca düşündüğümüzde birinci halife seçimle göreve getirildi. Peki, ikinci halife? Eğer seçim İslami bir yol idiyse ikinci halife neden atamayla getirildi?
Eğer seçim ve atama İslami bir yol ise üçüncü halife neden kılıç gölgesinde kurulan 6 kişilik bir şura ile seçtirildi?
Eğer seçim, atama ve şura İslami bir yol idiyse üçüncü halifenin katlinden sonra Medine'nin tamamına yakını adeta İmam Ali'nin evini basıp, 'başımıza geç' diye baskı yapmaları nasıl izah edilebilir?
Bilindiği üzere Peygamberimizin vefatının ardından geçen 26 yılda tam dört kez halife seçim sistemi ortaya konulmuş. Oysa Allah ve Resulünün doğrusu tektir. Zaman ve mekâna göre değişmez. İşte bu gerçek, uygulamaya konulmadığı için ta o yıllarda bile İslam toplumu farklı yörüngelere sürüklenmiş, kardeş katliamları ortaya çıkmıştı.
Dediğimiz gibi Peygamberimizin vefatından 26 yıl sonra emanet ehline kavuşmuştu. İmam Ali'nin yuvarlak olarak 4 yıl ve İmam Hasan'ın da 6 ay süren halifelik dönemlerinden sonra bu sefer İslam toplumunda saltanat devri başlamıştır.
Emeviler, Abbasiler, Memluklular, Eyyübiler, Fatımiler, Gazneliler, Osmanlılar dönemlerinde saltanat sistemini görüyoruz. Yani taht babadan oğula geçiyor.
Tabi bu dönemler de makam korkusu için akıtılan kardeş ve evlat kanlarını, Müslümanların birbirleriyle savaşmalarını, İslam'a sokulan bidatleri, halifenin (sultanın, padişahın, melikin vs) emir ve istekleri doğrultusunda fetvalar veren şeyhülislamların, İngiliz menşeli tarikatların İslam coğrafya ve toplumunu sardığını görüyoruz.
İşte Sakife'de başlayan Allah ve Resulünün emrinden sapma, bugün Kâbe imamını bile ABD uşağı yapmış, Müslüman devletlerin yöneticileri AB ve ABD'nin ağzına bakar hale gelmiş, Onları (Yahudi ve Hıristiyanları) üzmemek için birbirlerine her türlü zulmü reva görür hale gelmişlerdir.
Bu batıl yörüngeden çıkıp tekrar tevhit akidesine dönmek zorundayız. Allah'ın emri olan 'Müminler kardeştir' esasını hayata geçirmek zorundayız. Nasıl mı? Prof. Dr. Haydar Baş'ın işaret ettiği 'tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir' gerçeğine koşarak, o merkez de buluşarak.
Acı bir gerçektir ki, Peygamber Efendimizin naşı daha sıcakken bu ilahi emir ve tebliğcisine verilen sözler bir kenara bırakılmış ve insanlar, kendi görüşleri doğrultusunda karar almaya kalkmışlardı.
Sakife'de 45 civarı bir topluluk toplanmış, önde gelen sahabelerden 15'nin hilafet konusunda Maide 67. ayeti ve Gadir-i Hum'da, Peygamberimizin tebliğini ve yapılan biati hatırlatmasına rağmen artı İmam Ali, Hz. Abbas gibi Peygamber Efendimizin yakınlarının olmadığı bir ortamda meşru olmayan bir seçim yapılmış ve halife seçilmişti.
Bir daha soralım; Peygamberimizin halefini kim seçebilirdi? Cevap nas ile yani ayet ve hadis ile sabittir; Yüce Allah (c.c) ve Hz. Muhammed (s.a.a).
Tabi meşru olmayan bir seçim, dediğimiz zaman hemen birilerinin damarı kabarıyor. İyi de Müslüman, furkan sahibi yani hak ile batılı ayırt edici değil midir?
Müslüman veya Müslümanlar bir sorunla karşılaştığı zaman ne yapardı? Kur'an ve Sünnete müracaat ederdi. Öyle değil mi? Peki, hilafet konusunda ayet ve hadis var mı? Var.
Ama Efendim Maide 67'inci ayetteki maksat şudur, budur, Gadir-i Hum'da Peygamberimiz Hutbe vermiştir. Ama bu hutbe hilafet seçimi için değil Hz. Ali'yi övmek içindir vs. diye kendince bir savunma pozisyonuna geçenler var.
Onlara, İmam Gazali'yi, İmam Ebu Hanefi'yi, İmam Şafi'yi, İmam Ahmed b. Hanbel'i, İmam Malik'i (ki hepsi Sünni, diye adlandırılır) görüşlerini örnek gösterin. Yetinmedilerse Prof. Dr. Haydar Baş'ın konuyla ilgili tamamı Sünni kaynak olan 222 eserin listesini ve sahife numaralarını verin.
Yine sizi sorgulamaya, bir şeyler itham etmeye kalkıyorlarsa onlardan kaçın. Bilin ki, onlar şeytandır, şeytanın sözcüleridir.
Evet, Sakife'de Allah ve Resulüne açıkça muhalefet edildi. Bu muhalefet neticesidir ki, İslam toplumları ve Müslümanlar hiçbir zaman bir araya gelemediler, gelemiyorlar da.
Şöyle kabaca düşündüğümüzde birinci halife seçimle göreve getirildi. Peki, ikinci halife? Eğer seçim İslami bir yol idiyse ikinci halife neden atamayla getirildi?
Eğer seçim ve atama İslami bir yol ise üçüncü halife neden kılıç gölgesinde kurulan 6 kişilik bir şura ile seçtirildi?
Eğer seçim, atama ve şura İslami bir yol idiyse üçüncü halifenin katlinden sonra Medine'nin tamamına yakını adeta İmam Ali'nin evini basıp, 'başımıza geç' diye baskı yapmaları nasıl izah edilebilir?
Bilindiği üzere Peygamberimizin vefatının ardından geçen 26 yılda tam dört kez halife seçim sistemi ortaya konulmuş. Oysa Allah ve Resulünün doğrusu tektir. Zaman ve mekâna göre değişmez. İşte bu gerçek, uygulamaya konulmadığı için ta o yıllarda bile İslam toplumu farklı yörüngelere sürüklenmiş, kardeş katliamları ortaya çıkmıştı.
Dediğimiz gibi Peygamberimizin vefatından 26 yıl sonra emanet ehline kavuşmuştu. İmam Ali'nin yuvarlak olarak 4 yıl ve İmam Hasan'ın da 6 ay süren halifelik dönemlerinden sonra bu sefer İslam toplumunda saltanat devri başlamıştır.
Emeviler, Abbasiler, Memluklular, Eyyübiler, Fatımiler, Gazneliler, Osmanlılar dönemlerinde saltanat sistemini görüyoruz. Yani taht babadan oğula geçiyor.
Tabi bu dönemler de makam korkusu için akıtılan kardeş ve evlat kanlarını, Müslümanların birbirleriyle savaşmalarını, İslam'a sokulan bidatleri, halifenin (sultanın, padişahın, melikin vs) emir ve istekleri doğrultusunda fetvalar veren şeyhülislamların, İngiliz menşeli tarikatların İslam coğrafya ve toplumunu sardığını görüyoruz.
İşte Sakife'de başlayan Allah ve Resulünün emrinden sapma, bugün Kâbe imamını bile ABD uşağı yapmış, Müslüman devletlerin yöneticileri AB ve ABD'nin ağzına bakar hale gelmiş, Onları (Yahudi ve Hıristiyanları) üzmemek için birbirlerine her türlü zulmü reva görür hale gelmişlerdir.
Bu batıl yörüngeden çıkıp tekrar tevhit akidesine dönmek zorundayız. Allah'ın emri olan 'Müminler kardeştir' esasını hayata geçirmek zorundayız. Nasıl mı? Prof. Dr. Haydar Baş'ın işaret ettiği 'tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir' gerçeğine koşarak, o merkez de buluşarak.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Jennifer Lopez, Sudeysi, Kabe ve Erdoğan / 28.11.2024
- AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor / 27.11.2024
- Tam bağımsız Türkiye için vakit tamam, söz konusu vatandır / 25.11.2024
- Sinirde Avrupa’da birinci dünyada ikinci olmuşuz / 24.11.2024
- Tarımı bitirdiler… Şahidim Sayın Erdoğan’dır / 23.11.2024
- Ümmü'l-Benin gibi Ehl-i Beyt’i sevmek / 22.11.2024
- Mevzu kılıç kaldırmak değil, Atatürk / 21.11.2024
- AKP, Türkiye’de fakirliği bitiren partidir! / 20.11.2024
- Türk Milleti nasıl sıradanlaştırıldı? / 18.11.2024
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024
- AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor / 27.11.2024
- Tam bağımsız Türkiye için vakit tamam, söz konusu vatandır / 25.11.2024
- Sinirde Avrupa’da birinci dünyada ikinci olmuşuz / 24.11.2024
- Tarımı bitirdiler… Şahidim Sayın Erdoğan’dır / 23.11.2024
- Ümmü'l-Benin gibi Ehl-i Beyt’i sevmek / 22.11.2024
- Mevzu kılıç kaldırmak değil, Atatürk / 21.11.2024
- AKP, Türkiye’de fakirliği bitiren partidir! / 20.11.2024
- Türk Milleti nasıl sıradanlaştırıldı? / 18.11.2024
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024