'Sadece Allah için öfkelenirdi'
İmam Takî'ye Zülkifl'den soruldu. Buyurdu ki: "Yüce Allah yüz yirmi dört bin peygamber göndermiştir. Bunların üç yüz on üç tanesi resûldür. Zülkifl de onlardan biridir. Sadece Allah için öfkelenirdi. İsmi Uveydiya idi"
04.09.2016 00:00:00
Allâme Meclisî, Şeyh Sâduk'tan, o da Abdulazim el?Hasanî'den şöyle rivâyet etmiştir:
"Ebû Ca'fer'e (a.s.) bir mektup yazarak Zülkifl'in adını ve gönderilmiş peygamberlerden olup olmadığını sordum. Allah'ın salât ve selâmı üzerine olsun, bana şu mektubu gönderdi:
Yüce Allah yüz yirmi dört bin peygamber göndermiştir. Bunların üç yüz on üç tanesi resûldür. Zülkifl de onlardan biridir. Allah'ın salât ve selâmı üzerlerine olsun. Dâvud oğlu Süleyman'dan (a.s.) sonra gelmiş ve insanlar arasında Dâvud'un hükümleri doğrultusunda hüküm veriyordu. Sadece Allah için öfkelenirdi. İsmi Uveydiya idi. Yüce Allah, Kitab'ında ondan şöyle söz etmektedir: 'İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an. Hepsi de iyilerdendir.' (Sâd, 48)." (Bk. Bihâru'l?Envâr, 13/405).
Tarihçi Mes'udî, kendi rivâyet zinciriyle Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er?Rızâ'nın (a.s.) atalarından şöyle rivâyet ettiğini belirtir:
"Emîrü'l?Mü'minîn (a.s.), Ebû Muhammed (oğlu Hasan el?Mücteba) ve Selman?ı Farisî ile birlikte mescide gelip oturdu. İnsanlar etrafında toplanmaya başladılar. O sırada güzel görünümlü ve kıyafeti düzgün bir adam çıkageldi. Emîrü'l?Mü'minîn'e (a.s.) selâm verip oturdu. Sonra şöyle dedi: 'Ey Emîrü'l?Mü'minîn! Sana üç soru sormak maksadıyla geldim. Eğer bu sorulara cevap verirsen, senin gerçekten Resûlullah'ın (s.a.a.) vasîsi olduğunu anlarım. Eğer cevap veremezsen, seninle diğerleri arasında bir fark olmadığını bilirim.'
Emîrü'l?Mü'minîn (a.s.), 'İstediğini sor' dedi.
Bunun üzerine adam dedi ki: 'Söyler misin, insan uyuduğu zaman ruhu nereye gider? Bir adam nasıl hatırlar ve nasıl unutur? Bir de bir adamın çocukları nasıl amcalarına ve dayılarına benzer?'
İmam Ali (a.s.), Ebû Muhammed'e (Hasan) baktı ve, 'Ey Ebû Muhammed! Ona cevap ver' dedi. Ebû Muhammed şu cevabı verdi: 'İnsan uyuduğu zaman ruhu rüzgâra, rüzgâr da havaya asılır, ta ki adam uyanmak üzere kımıldamaya başlayıncaya kadar. Allah, ruhun adama geri dönmesine izin verirse, ruh rüzgârı, rüzgâr da havayı çeker, böylece ruh bedendeki yerine geri döner. Eğer Allah, ruhun, sahibine geri dönmesine izin vermezse, hava rüzgârı, rüzgâr ruhu çeker ve Allah'ın bütün insanları dirilteceği güne kadar bir daha sahibine dönmez.
Hatırlamakla unutmaya gelince, insanın kalbi hak misalidir ve üzerinde de bir tabaka vardır. Eğer Allah'ın adını anıp zikreder ve unuttuğu zaman Muhammed'e ve Ehl?i Beyt'ine salât getirirse, kalbinin üzerindeki bu tabaka açılır. Bu tabaka hakkın üzerindeki bir perde gibidir. Kalbi aydınlanır ve unuttuğu şeyi hatırlar. Eğer Allah'ı zikrettikten sonra Muhammed'e ve Ehl?i Beyt'ine salât getirmezse, bu perde hakkın üzerini kapatır. Kalp karanlığa bürünür ve adam hatırladığını unutur.
(Bu bahis devam edecek?)
"Ebû Ca'fer'e (a.s.) bir mektup yazarak Zülkifl'in adını ve gönderilmiş peygamberlerden olup olmadığını sordum. Allah'ın salât ve selâmı üzerine olsun, bana şu mektubu gönderdi:
Yüce Allah yüz yirmi dört bin peygamber göndermiştir. Bunların üç yüz on üç tanesi resûldür. Zülkifl de onlardan biridir. Allah'ın salât ve selâmı üzerlerine olsun. Dâvud oğlu Süleyman'dan (a.s.) sonra gelmiş ve insanlar arasında Dâvud'un hükümleri doğrultusunda hüküm veriyordu. Sadece Allah için öfkelenirdi. İsmi Uveydiya idi. Yüce Allah, Kitab'ında ondan şöyle söz etmektedir: 'İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an. Hepsi de iyilerdendir.' (Sâd, 48)." (Bk. Bihâru'l?Envâr, 13/405).
Tarihçi Mes'udî, kendi rivâyet zinciriyle Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er?Rızâ'nın (a.s.) atalarından şöyle rivâyet ettiğini belirtir:
"Emîrü'l?Mü'minîn (a.s.), Ebû Muhammed (oğlu Hasan el?Mücteba) ve Selman?ı Farisî ile birlikte mescide gelip oturdu. İnsanlar etrafında toplanmaya başladılar. O sırada güzel görünümlü ve kıyafeti düzgün bir adam çıkageldi. Emîrü'l?Mü'minîn'e (a.s.) selâm verip oturdu. Sonra şöyle dedi: 'Ey Emîrü'l?Mü'minîn! Sana üç soru sormak maksadıyla geldim. Eğer bu sorulara cevap verirsen, senin gerçekten Resûlullah'ın (s.a.a.) vasîsi olduğunu anlarım. Eğer cevap veremezsen, seninle diğerleri arasında bir fark olmadığını bilirim.'
Emîrü'l?Mü'minîn (a.s.), 'İstediğini sor' dedi.
Bunun üzerine adam dedi ki: 'Söyler misin, insan uyuduğu zaman ruhu nereye gider? Bir adam nasıl hatırlar ve nasıl unutur? Bir de bir adamın çocukları nasıl amcalarına ve dayılarına benzer?'
İmam Ali (a.s.), Ebû Muhammed'e (Hasan) baktı ve, 'Ey Ebû Muhammed! Ona cevap ver' dedi. Ebû Muhammed şu cevabı verdi: 'İnsan uyuduğu zaman ruhu rüzgâra, rüzgâr da havaya asılır, ta ki adam uyanmak üzere kımıldamaya başlayıncaya kadar. Allah, ruhun adama geri dönmesine izin verirse, ruh rüzgârı, rüzgâr da havayı çeker, böylece ruh bedendeki yerine geri döner. Eğer Allah, ruhun, sahibine geri dönmesine izin vermezse, hava rüzgârı, rüzgâr ruhu çeker ve Allah'ın bütün insanları dirilteceği güne kadar bir daha sahibine dönmez.
Hatırlamakla unutmaya gelince, insanın kalbi hak misalidir ve üzerinde de bir tabaka vardır. Eğer Allah'ın adını anıp zikreder ve unuttuğu zaman Muhammed'e ve Ehl?i Beyt'ine salât getirirse, kalbinin üzerindeki bu tabaka açılır. Bu tabaka hakkın üzerindeki bir perde gibidir. Kalbi aydınlanır ve unuttuğu şeyi hatırlar. Eğer Allah'ı zikrettikten sonra Muhammed'e ve Ehl?i Beyt'ine salât getirmezse, bu perde hakkın üzerini kapatır. Kalp karanlığa bürünür ve adam hatırladığını unutur.
(Bu bahis devam edecek?)