Rumelide kurulan yeni üniversitenin kimliği - 2

Saraybosna Üniversitesi hakkındaki ilk yazılarımda ünivertsitenin ve Saraybosnanın bazı özelliklerinden bahsetmiştirm. Oraları ile Osmanlıdan bu yana hemen - hemen kimse fazla ilgilenmiyordu. İlk kez Bosna Hersek ' e somut bir şekilde, kalıcı ve üst düzeyde bir destekleme yapılmış oldu. Bunun yanında Rumeli'nin diğer taraflarındaki yatırım istekleri de kıpırdanmalara başladı. Yakın zamanda inşallah Makedonya,Kosova,Bulgaristan, Sancak ve diğer bölgelere de benzeri katkılarda bulunmak için imkanlar açılır. Türk Milleti kadirşinastır. Yardımı sever. Hele Eğitime ve öğrenime yapılan yardımları baş - tacı yapar. Türkiye'de Binlere özel okul ve onlarca Vakıf Üniversitesi mevcuttur Şimdiden sonra artık bu yatırım enerjisi Balkanlara doğru yol alacaktır. Orada ihmal edilen soydaşlarımıza yardıma koşacaktır. Oralarda yaşayan Türklerin ve Müslümanların da Eğitim ve öğrenim seviyelerinin yükseltilmesine yönelecektir. Eğer her şey yolunda giderse, beklenmedik hadiseler olmazsa, birkaç yıl sonra tüm bu dileklerimizin gerekleştirildiğini hep birlikte göreceğiz. İnşallah Allah bize o günleri de gösterecektir. Üniversitemize ilgisi süratle artmaktadır. Ülkemizin ve Balkanlarlın basını üst üste röportajlar yapmaktadır. Bunların bazı ilginç taraflarını sizlere sunmayı uygun buldum. Balknalarda kurulan yeni üniversitenin kimliği en iyi şekilde yapılan bazı sorulara verilen cevaplardan anlaşılmaktadır. Onun için bazı soru cevap şeklindeki önemlii konuşmaların parçalarını huzurunuza getirmeyi uygun buldum. Rektör Prof. Dr. Erkan Türe ile yapılan söyleşi- Üniv ersite kurma fikri Nasıl başladı v e neden bosnada kuruldu? İslam dünyası ile avrupa ülkeleri arasındaki ilişkiler son elli yılda yeni bir döneme girdi. tarihin hiçbir döneminde müslümanlar avrupa'da bugün olduğu gibi büyük bir nüfusa ulaşmamışlardı. nüfusu azalmaya başlayan avrupa ülkelerinde doğan çocukların yarıdan fazlasının ismi ayşe ile mehmet ya da fatma ile ali'dir. avrupa'nın yalnızca doğu kesiminde değil, almanya, fransa ve ingiltere gibi batı kesiminde de müslümanlar toplumun ekonomik, siyasal ve kültürel yapısında önemli bir yer tutuyor. Son yıllardaki gelişmelerle İslam ile Batı dünyası arasındaki ilişkiler oldukça güç bir dönemden geçiyor. Dayatmacılığın egemen olduğu ülkelerden şiddet ve yoksulluk salgın bir hastalık gibi bütün dünyaya yayılıyor. Her ülkeyi sarsan şiddet olayları, eğitimsizliğin yol açtığı yoksulluk, eşitsizlik, haksızlık ve yolsuzluktan kaynaklanıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, eğitime yapılan her yatırım, şiddeti azaltmaya ve yoksulluğu gidermeye karşı yapılmış bir yatırımdır. Ayrıca karanlığa karşı yakılmış bir meşaledir. Yeni oluşmakta olan Avrupa'nın merkezi olan Saraybosna'da 1463 yılında okunmaya başlayan ezan sesi, Bosnalıların sarsılmaz inancının bir simgesi olarak, (Komünist dönemi hariç ) hiç kesintiye uğramadan günümüze kadar geldi. Ezanın okunduğu ülkeyi vatan bilen Anadolu insanı, son dönemde, Ayasofya'nın minaresini bütün Avrupa başkentlerine taşımıştır. Saraybosna'da kurulan üniversite de Yunus'tan Yahya Kemal'e, Gazali'den İbn Haldun'a İslam dünyasının bilim ve sanatının yıldızlarının yoğurduğu değerleri Avrupa'ya taşıyacaktır. Geçmişte nasıl Müslüman İspanya Avrupa Rönesansı'nın kaynağı olmuşsa, Balkanlar da çok kültürlü yapısı ve birlikte yaşama tecrübesiyle Yeni Batı aydınlanmasının kaynağı olacaktır. Batı ve İslam ülkelerinin, Balkanlar'daki zengin İbrahimoğulları geleneğini yirmibirinci yüzyıla taşıyarak, Saraybosna'nın çevresinde halka -halka genişleyen bir barış sürecinin başlatıcıları olmaları gerekir.