'Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım' ilahi övgüsüne mazhar olan Peygamberimizin (s.a.a.v) ilk torunu olan İmam Hasan'a…
'Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü' olan Hz. Fatıma'nın (a.s) ilk evladı olan Hz. Hasan'a…
Hz. Peygamberin: 'Ben kimin Mevlâ'sıysam, Ali de onun Mevlâ'sıdır. Allah'ım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol!' dediği hilafet ve velayetin başı İmam Ali'nin (a.s) ilk evladı İmam Hasan'a selam olsun.
Sevgili Peygamberimiz pek çok hadislerinde İmam Hasan ve İmam Hüseyin'i birlikte zikrederek, onları sevmenin bir iman meselesi olduğunu buyurmuştur:
"Allah'ım! Biliyorsun ki Ben, bu ikisini seviyorum. Onları Sende sev ve onları, sevenleri de sev."
"Hasan ile Hüseyin Benim oğullarımdır. Kim, onları severse Beni sever. Kim, Beni severse Allah (c.c.) onu sever. Allah, kimi severse onu cennete koyar.
Kim, o ikisinden nefret ederse Benden nefret etmiş olur Kim, Benden nefret ederse Allah (c.c.) da ondan nefret eder. Allah (c.c), kimden nefret ederse onu cehennemine koyar."
Hasan bin Ali bin Ebi Talip Hicretin 3. yılında Medine'de dünyaya geldi. Hz. Muhammed'in (s.a.a.) ilk torunu, Tathir ayetinin dördüncü masumu, Gadir Hum'da müjdelenen on iki İmam'ın ikincisidir.
Künyesi Ebu Muhammed'dir. Hz. Peygamber (s.a.a) Efendimiz torununu bizzat 'Seyyid' (Efendi) olarak adlandırmıştır. İmam Hasan (a.s) ömrünün yedi yılını dedesi Resulullah ile (s.a.a.v) birlikte geçirmiştir.
Hudeybiye'de (Rıdvan Biati) bulunanlardan birisidir. Mübahele olayında Peygamberimizin yanındaki dört kişiden birisi de O'dur.
Sevgili Peygamberimizin hayata gözlerini yumduğunda kardeşi İmam Hüseyin'le birlikte O'da oradaydı.
Sakife'deki oldu, bittiden sonra ümmeti ayıktırmak için 3 gün boyunca kapı kapı gezen İmam Ali ve Hz. Fatıma'nın yanında kardeşi İmam Hüseyin ile birlikte O'da vardı.
Evlerinin kuşatıldığına, yakılmak istendiğine, o mübarek annesine zulmedildiğine, o mübarek gözlerden akan yaşlara şahit olmuştu İmam Hasan.
Ebu Bekir, Ömer ve Osman dönemlerinde kardeşi İmam Hüseyin ile birlikte babaları İmam Ali'nin gölgeleri olmuştu.
İmam Ali nasıl bir duruş sergiliyorsa Onlarda aynısı sergiliyor, olaylara babalarının yaklaştığı gibi yaklaşıyorlar, 'Nur Kandili' olduklarını gösteriyorlardı.
İmam Hasan babasının hilafet döneminde Cemel Savaşına katılmış, Sıffin Savaşında kardeşi ile birlikte büyük bir cesaret ve kahramanlık ortaya koymuştu.
Öyle ki, İmam Ali (a.s) evlatlarının cesaretle savaştığını ve durmadan düşmana saldırdığını görünce O'nu ve kardeşi İmam Hüseyin'in (a.s) canlarını korumak için geri döndürülmeleri için emir verdi.
İmam Ali'nin şehit edilmesinden sonra İmam Hasan (a.s) 37 yaşında halife seçilmiştir. Hükümet dönemi altı ay üç gün sürmüştür.
Kısa iktidarı döneminde işleri en güzel şekilde idare etti. Babasından aldığı ilimle Resulullah'ın sünnetini ayakta tuttu.
Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye, İmam Hasan'ın (a.s) halifeliğini kabul etmedi. Bugünkü tabirle devlete baş kaldırdı, isyan etti, kalkışma gerçekleştirdi.
İmam Hasan (a.s) bu darbecilerle mücadele etmek, isyan edenleri bastırıp devletin güvenliğini sağlamak için ordusunu hazırladı.
İbret vericidir ki İmam Hasan, dedesi ve babasının kaderini yaşadı. Uhud'ta, Allah Resulünü, Sakife'de, Sıffın'da İmam Ali'yi yalnız bırakanlar, terk edenler, karşı safa geçen zihniyetin çocukları, torunları bu kez İmam Hasan'ı yalnız bıraktılar, karşı tarafa geçtiler.
İmam Hasan (a.s), Müslümanların canını korumak ve İslam dini zarar görmesin diye Hicretin 41. yılında Muaviye'yle barış anlaşması yaptı.
Savaş meydanında O'nu yalnız bırakanlar anlaşmadan sonra O'nu eleştirmeye, suçlamaya başladılar.
İmam Hasan barış anlaşmasını imzaladıktan sonra Medine'ye döndü. O'nun Medine'deki evi oranın sakinleri ve oraya gelenler için adeta ikinci harem oldu.
Hasan b. Ali, Allah'ın kendisine bağışladığı üstün ilmi nedeniyle ve yine halkın gönlündeki yüce makam ve mevkisinden dolayı ümmete önderlik etmeye, onların düşüncelerini yönlendirmeye, inanç ve itikatlarını düzeltmeye, aralarındaki birliği sağlamaya gayret etti.
Sabah namazını kıldıktan sonra güneş çıkıncaya kadar Resulullah'ın mescidinde oturup, Allah'ı zikrederdi. Kendisini ziyarete gelenlerle sohbet ederdi.
'İnsanlar, onun etrafını sarıyor ve o da onların ilmî problemlerini hallediyor ve muhaliflerin eleştirilerini cevaplıyordu. Hac yaptığında, tavaf anında insanlar onu selâmlamak için öyle bir izdiham yapıyorlardı ki, bazen ayaklar altında ezilecek hâle geliyordu! (İbn-i Sabbağ, el-Fusûl'ul- Muhimme sh: 159)
Şahadeti:
İmam Hasan'ı (a.s) defalarca zehirlemişlerdir. Son defasında tehlikeyi hissedince kardeşi İmam Hüseyin'e; "Ben yakında senden ayrılıp Rabbime kavuşacağım. Bil ki, beni zehirleyip ciğerlerimi pare pare yaptılar. Ben bunu kimin yaptığını biliyorum ve Allah'ın huzurunda buna sebebiyet vereni şikâyet edeceğim." dedi.
Sonra buyurdu ki: "Beni, Resulullah'ın yanı başında toprağa ver. Çünkü ben, O'na ve O'nun evine herkesten daha evlâyım.
Fakat eğer buna engel olurlarsa seni, Allah'a yakın kılan bağın hakkı için ve Resulullah ile olan yakın akrabalığın hürmeti hakkına, benim için bir damla kan dökülmesine bile engel ol.
Bırak da Resulullah'a kavuşalım, O'nun huzurunda düşmanları şikâyet edelim ve halkın zulmünü O'na anlatalım" dedi.
İmam Hüseyin'e, ailesi, evlâtları ve kendisinden geriye bıraktığı şeyler hakkında gerekli tavsiyelerde bulundu.
Allah'ın emri, Resulünün tebliği, babasının vasiyeti üzere halka, İmam Hüseyin'in kendinden sonraki halife olduğunu bildirdi. Hicretin 49. yılında da, safer ayının 17'sinde şahadet şerbetini içti.
Rabbim, şefaatlerine nail eylesin. (Âmin) (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hasan eseri)
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025