Suffa Ashabı, Kur'an-ı Kerimin ifadesiyle; "Allah yoluna kendilerini adamış, yeryüzünde gezip dolaşma fırsatı bulamayan, hayaları sebebiyle tanımayanların, onları zengin zannettiği, insanlardan da bir şey istemeyen fakirler" (Bakara/273) idiler.
Gerçekten Onlar, Allah Resulu'nun hayatını, O'na fazla yakın olamayan kimi Ashab'a ve kıyamete dek gelecek Müminlere takdim ediyor; söz, fiil ve halleriyle Peygamberi vitrinliyorlardı. Onları bağrına basan, Peygamberi bağrına basmış oluyordu. Hatta, Onlar, "Edyafü'l İslam", Müslümanların, İslam'ın misafirleri kabul ediliyordu.
Hadis tarihi incelendiğinde görülür ki, hadis rivayetlerindeki isnad zincirinin birinci halkasının çoğunu Ehl-i Suffa'nın güzide insanları teşkil eder. Nitekim bugün, birtakım kötü maksatlarla taarruz edilen Ebu Hureyye Hazretleri, kıskançlık ve haset sebebi ile dün de dedikodulara alet edilmişti. Bunun üzerine kendisi şu cevabı veriyordu; "Ebu Hureyye çok hadis rivayet ediyor, diyorsunuz. Şayet Kur'an'da şu iki ayet olmasaydı bir tek hadis rivayet etmezdim: "İndirdiğiniz açık delilleri ve hidayeti Biz, Kitap'ta insanlara açıkça belirttikten sonra gizleyenler var ya; işte onlara hem Allah lânet eder, hem de lânet edebilenlerin tümü lânet eder. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler, gerçeği açıklayanlar başka. Onları bağışlarım. Çünkü Ben, tevbeyi çok kabul edenim, çok esirgeyenim"(Bakara/159-160) Muhacirlerden olan kardeşlerimiz çarşılarda alış-verişle, Ensar'dan kardeşlerimiz ise bağ ve bahçelerinde ziraatle uğraşırken ben karın tokluğuna Resulullah'ın peşini bırakmıyordum. Onların hazır bulunmadıkları yerlerde bulunur, onların ezberleyemediklerini ezberlerdim"
Hatta, Onun hadis konusundaki bu marifet ve mahareti kendinden kaynaklanıyordu; ilahi bir ihsandı. Nitekim, bir gün hadis ezberleme hassasiyetinin ifadesi olarak; "Ya Resulallah, senden birçok hadis işitiyorum ama unutuyorum" dedi. Efendimiz; "Ridanı yay" buyurdular. "Yaydım", diyor Ebu Hüreyre; "Hz. Peygamber elleriyle birşeyler avuçlayıp içine atıyor gibi yaptı. Sonra 'Topla' diye emretti. Topladım. İşte ondan sonra artık hiçbirşey unutmadım.
Tirmizi'de nakledilen şu rivayeti de bu noktada sunmak isteriz: "Birisi Talha b. Ubeydullah'a gelerek; 'Ya Eba Muhammed!Ne dersiniz; Resûlullah'ın (sav) hadisleri hususunda şu Yemenli -Ebu Hureyre'yi kastediyor- sizden daha alim midir ki; sizden işitmediğimiz hadisleri ondan işitiyoruz? Yoksa Resûlullah'a, buyurmadığı şeyleri mi atfediyor?' Talha b. Ubeydullah (ra) şöyle cevap verir; 'gerçek şu ki o, Resûlullah'tan bizim işitmediklerimizi işitmiştir. Çünkü kendisi fakirdi, hiçbir şeyi yoktu. Resûlullah'ın misafiri olarak Suffalılar arasında kalıyordu. Eli, Resûlullah'ın eliyle beraberdi. Biz ise ev, bark ve servet sahibi idik. Resûlullah'a gündüzün iki tarafında (sabahları akşamları) gelebiliyorduk. Resûlullah'tan bizim işitmediklerimizi Ebu Hureyre'nin işitmiş olduğunda hiç şüphe etmiyorum. Aslında kendinde hayır bulunan hiç kimseyi de Resûlullah'a, buyurmadığı birşeyi atfetmiş olarak bulamazsın".
Ebu Hureyre, Suffa ehlinin içindeki konumu bakımından da dikkat çekicidir. Ayda en az üç gün oruç tutar, gecelerinin çoğunu ibadetle geçirirdi. Geceleri hanımını ve hizmetçisini de kaldırmayı ihmal etmez, gecenin bir kısmını ibadetle ihya eder, bir kısmında da uyurdu. Her gece, onikibin tesbih çektiği rivayetler arasındadır. Diğer bir rivayete göre, üzerinde bin düğüm bulunan bir urganı vardı. Hergün Allah'ı tesbih ederek bitirmedikçe uyumazdı.
Suffa'daki öğrencilerin başkanı olması dolayısıyla onun bir rivayeti ile konumuzu noktalayalım: "Resulullah'tan iki kap dolusu ilim aldım. Bunlardan birisini halk arasında yaydım. Diğerine gelince; onu meydana çıkaracak olsam, benim şu boğazım kesilir".Allah (cc), şefaatlerinden mahrum bırakmasın.
[Kaynak: Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten'lil Âlemin Hz Muhammed (SAV)]
Gerçekten Onlar, Allah Resulu'nun hayatını, O'na fazla yakın olamayan kimi Ashab'a ve kıyamete dek gelecek Müminlere takdim ediyor; söz, fiil ve halleriyle Peygamberi vitrinliyorlardı. Onları bağrına basan, Peygamberi bağrına basmış oluyordu. Hatta, Onlar, "Edyafü'l İslam", Müslümanların, İslam'ın misafirleri kabul ediliyordu.
Hadis tarihi incelendiğinde görülür ki, hadis rivayetlerindeki isnad zincirinin birinci halkasının çoğunu Ehl-i Suffa'nın güzide insanları teşkil eder. Nitekim bugün, birtakım kötü maksatlarla taarruz edilen Ebu Hureyye Hazretleri, kıskançlık ve haset sebebi ile dün de dedikodulara alet edilmişti. Bunun üzerine kendisi şu cevabı veriyordu; "Ebu Hureyye çok hadis rivayet ediyor, diyorsunuz. Şayet Kur'an'da şu iki ayet olmasaydı bir tek hadis rivayet etmezdim: "İndirdiğiniz açık delilleri ve hidayeti Biz, Kitap'ta insanlara açıkça belirttikten sonra gizleyenler var ya; işte onlara hem Allah lânet eder, hem de lânet edebilenlerin tümü lânet eder. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler, gerçeği açıklayanlar başka. Onları bağışlarım. Çünkü Ben, tevbeyi çok kabul edenim, çok esirgeyenim"(Bakara/159-160) Muhacirlerden olan kardeşlerimiz çarşılarda alış-verişle, Ensar'dan kardeşlerimiz ise bağ ve bahçelerinde ziraatle uğraşırken ben karın tokluğuna Resulullah'ın peşini bırakmıyordum. Onların hazır bulunmadıkları yerlerde bulunur, onların ezberleyemediklerini ezberlerdim"
Hatta, Onun hadis konusundaki bu marifet ve mahareti kendinden kaynaklanıyordu; ilahi bir ihsandı. Nitekim, bir gün hadis ezberleme hassasiyetinin ifadesi olarak; "Ya Resulallah, senden birçok hadis işitiyorum ama unutuyorum" dedi. Efendimiz; "Ridanı yay" buyurdular. "Yaydım", diyor Ebu Hüreyre; "Hz. Peygamber elleriyle birşeyler avuçlayıp içine atıyor gibi yaptı. Sonra 'Topla' diye emretti. Topladım. İşte ondan sonra artık hiçbirşey unutmadım.
Tirmizi'de nakledilen şu rivayeti de bu noktada sunmak isteriz: "Birisi Talha b. Ubeydullah'a gelerek; 'Ya Eba Muhammed!Ne dersiniz; Resûlullah'ın (sav) hadisleri hususunda şu Yemenli -Ebu Hureyre'yi kastediyor- sizden daha alim midir ki; sizden işitmediğimiz hadisleri ondan işitiyoruz? Yoksa Resûlullah'a, buyurmadığı şeyleri mi atfediyor?' Talha b. Ubeydullah (ra) şöyle cevap verir; 'gerçek şu ki o, Resûlullah'tan bizim işitmediklerimizi işitmiştir. Çünkü kendisi fakirdi, hiçbir şeyi yoktu. Resûlullah'ın misafiri olarak Suffalılar arasında kalıyordu. Eli, Resûlullah'ın eliyle beraberdi. Biz ise ev, bark ve servet sahibi idik. Resûlullah'a gündüzün iki tarafında (sabahları akşamları) gelebiliyorduk. Resûlullah'tan bizim işitmediklerimizi Ebu Hureyre'nin işitmiş olduğunda hiç şüphe etmiyorum. Aslında kendinde hayır bulunan hiç kimseyi de Resûlullah'a, buyurmadığı birşeyi atfetmiş olarak bulamazsın".
Ebu Hureyre, Suffa ehlinin içindeki konumu bakımından da dikkat çekicidir. Ayda en az üç gün oruç tutar, gecelerinin çoğunu ibadetle geçirirdi. Geceleri hanımını ve hizmetçisini de kaldırmayı ihmal etmez, gecenin bir kısmını ibadetle ihya eder, bir kısmında da uyurdu. Her gece, onikibin tesbih çektiği rivayetler arasındadır. Diğer bir rivayete göre, üzerinde bin düğüm bulunan bir urganı vardı. Hergün Allah'ı tesbih ederek bitirmedikçe uyumazdı.
Suffa'daki öğrencilerin başkanı olması dolayısıyla onun bir rivayeti ile konumuzu noktalayalım: "Resulullah'tan iki kap dolusu ilim aldım. Bunlardan birisini halk arasında yaydım. Diğerine gelince; onu meydana çıkaracak olsam, benim şu boğazım kesilir".Allah (cc), şefaatlerinden mahrum bırakmasın.
[Kaynak: Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten'lil Âlemin Hz Muhammed (SAV)]
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021