"ABD'de kablodan yayın yapan bir televizyon kanalı Irak savaşını konu alan bir dizi yayınlamayı planlıyor" haberini okuyunca daha önce kendime sıkça sorduğum soruya yeniden takıldım." Türkiye olarak tarihimiz, yaşadıklarımız, tarihi şahsiyetlerimiz ve başımızdan geçen onca yerel ve uluslararası olay varken bizler neden bunları gerek yazılı gerekse görsel açıdan değerlendiremiyoruz?"Özellikle görsel alanda Amerikan ve Avrupa sinemasının dünya genelinde insanlar üzerindeki tesiri büyük.Hollywood'un ağırlığını, onun yönlendiriciliğini, dezenformasyonunu farkeden çoğu ülke de alternatif projeler üretmeye başladılar.Son birkaç yıl içerisinde Rusya, Japonya ve Kore'de sinema adına atılan adımlar yadsınamaz.Türkiye'de " Keloğlan masalları ile Karamurat kahramanlıkları"ısıtılıp " İnek Şaban" filmleriyle yüzler güldürülürken " Pembeli, Morlu" birbirinden ilginç konuların ele alındığı; ama ara geçişlerde İstanbul Kız Kulesi'nin hiç eksik olmadığı yapımlar aldı başını gidiyor.Kanalların ticari kaygısı ile halkın akşam keyfi uyumlu olunca fazla söze de gerek kalmıyor.Peki biz toplum olarak seçici mi değiliz yoksa toplumsal seçimlerimizi başka birileri mi baltalamaya çalışıyor?Türk filmlerinde ve yeni dizilerde genel ağırlık yürekten yana.Beyin ağırlıklı, düşünce temelli filmler de gerekmez mi?sorgulamasını da ayrı bir not olarak ilave edebiliriz.Türk sinemasının durumunu masaya yatırıp, çözüm süreci sunmak ya da alternatif senaryo üretmek gibi bir mücadelemiz bu satırlarda yok ama neler yapılmış olsa daha anlamlı ve mantıki olunabilir diye de küçük eleştiriler yapmadan edemiyoruz.Hatta bunu sosyal bilinç ve sorumluluk olarak telakki ediyoruz.Kendi kültürünü uluslararası etkinlikler ile çok iyi tanıtan, sosyal yaşamı dikte ederek siyasal bakış açısını ve yaklaşımını dünyanın beynine enjekte eden bir grup var karşımızda.Pentagon'un belli devletlere karşı açacağı savaşlar filmlerle vizyona sokulup meşru bir temele oturtulmaya çalışılırken açılmış olan savaşlardaki Amerikan masumiyeti de inceden inceden veriliyor.Hıristiyanlık öğretileri hemen hemen her filmde konu edilip, papazlar ve pederler iyi adam rolüne büründürülürken kıyamet savaşlarının konu edildiği yapımlarda belli ülkeler ve kurumsal kimlikler tukaka ediliyor.Ekonomik, sosyal ve siyasal alanda dünyaya hakimiyet projelerinin devletler bazında kıyasıya rekabet ettiği bir esnada yazılı ve görsel alanda süren savaştan kimin ya da hangi ülkelerin galip çıkacağı bizleri de ilgilendiriyor?Irak dizilerinde Saddam kötülenirken Bush yüceltilecek, Ortadoğu belgesellerinde Filistinliler karşısında İsrailliler haklı çıkarılacak, Afrika'daki sömürü düzen yerden yere vurulurken onları bu hale getiren asıl sömürücüler görmezden gelinecek,Asya ve Uzakdoğu'daki terör eylemlerinde direnişçi kesimler gerilla olarak lanse edilecek ve katiller masum kılınacak.Enformatik çağda dezenformasyona tabi tutulan kobaylar, yani bizler, bize verilenlerle beynimizi dolduracağız.Savaşlar, işgaller öncesi ve sonrası sürdürülen Psikolojik Savaş taktikleri kolay kolay bitmeyecek.Beyinlere şuan bunlar veriliyor ve bizler bize sunulanı almaya devam ediyoruz.Biz ne zaman Psikolojik Savunma'ya geçeceğiz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005