Reform, kelime olarak yeniden düzenleme, düzeltme veya yeniden şekillendirme anlamına geliyor. Fransızca kökenli bir kelime olup literatürde 16'ıncı yüzyılda Avrupa'da dini alanlarda meydana gelen gelişmeler ve düzenlemelere verilen isimdir.
Günümüzde, bir türlü düzen tutmayan işletmelerde, sistemlerde, toplumlarda, ülkelerde dillere pelesenk olmuş "tılsımlı" kelimedir.
Öyle ki, gündemi değiştirmek için bundan daha uygun (!) bir kelime bulunamaz herhalde.
Ekonomik problemleri çözemiyor musunuz? "Yapısal ekonomik reformlar" söylemi kurtuluş simidiniz olur.
Toplumsal olayları önleyemiyor musunuz? "Toplumsal reformlar" iddiasını ortaya atarsınız.
Adalet sistemi çoktan alarm mı verdi, vatandaşın adalete güveni mi tükendi? "Anayasa reformu" tartışması başlatırsınız.
Vatandaş yapılan haksızlıklara, eşitsizliklere, adam kayırmacılığına ses mi yükseltir oldu? Haydi, "İnsan hakları reformuna" diye bir eylem planı açıklarsınız.
Dindar insanların yönlendirilmesinde problemler mi başladı? Çözüm belli "dinde reform."
Eğitim seviyesi yerlerde, eğitim problemleri ise göklerde bir seviyeye ulaşmış ise "eğitim reformu."
Hatta, "reform kendi doğasında yeni reformları içerir" diye bir slogan ekleyin, alın size bitmez tükenmez bir hazine; reformun reformu…
Bütün bunların söylemde kalması da asıl maksadınız ise, bir şeyleri yeniden şekillendirin yeter. Bu yeniden şekillendirme veya yenileme sonucunda nelerin değiştiği çok da önemli değil.
Kendimizi bildiğimiz günden bu yana bu ülkede hep reformlar konuşuluyor. Hatta sadece bu hükümetin 18 yıllık icraat sürecinde sayamayacağımız kadar "reform" ve "değişim" hamlelerine şahit olduk. Sadece eğitim alanında bir bakanın icraat dönemine bile birden fazla "reform" düşüyor. Bir çiçeğin yerini bile her gün değiştirirseniz kurutursunuz.
Hiç kendinize sordunuz mu; kökeni Avrupa olan bu reform, Fransa, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde niçin gündemde değil? Ya da Almanya'da en son reform ne zaman yapılmıştı?
Bu ülkelerde "reform" yani yeniden şekillendirme değil, "development" yani gelişme, ilerleme konuşulur. Gelişimin seviyesi değerlendirilir. Bu nedenle "gelişmiş" veya "ileri" ülkeler kategorisinde bulunurlar. Ama sürekli bizim gibi ülkelere "reform" dayatılır ve maalesef çözüm üretmekten aciz idareciler bu illüzyonu halka karşı kullanma kolaycılığını tercih ederler.
İlerleme için "düzenlemelere" ihtiyaç olacağı açıktır. Ama bunların fayda sağlayıcı olması esastır. Aksi halde, reformun kendisi sistemi daha da kötü ve hatta içinden çıkılmaz hale getirebilir. Hukuk ve eğitim alanında ülkemizde son dönemde yapılan "reformlar" bunun en güzel örnekleridir. Bu nedenle hep yeniden reforma ihtiyaç ortaya çıkıyor ve "gelen gideni aratır" sonucunu doğuruyor.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın işaret ettiği gibi bizzat reformist özellikli insanlar reform yapabilir.
Atatürk, bu cumhuriyeti kurarken çok önemli reformları gerçekleştirmiş ve bu ülkenin medeni dünyada "egemen ve saygın" bir ülke olması için gereken bütün temelleri atmıştır. Ne yazık ki, bütün bu kazanımlar yine "reform" adı altında yukarıda anlattığımız gerekçelerle uygulamaya konularak adeta darmadağın edilmiştir.
Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin "reformlara" değil, "ilerlemeye" yönelik adımlara ihtiyacı vardır. Bu kapsamda, Prof. Dr. Haydar Baş, "Milli Devlet-Sosyal Devlet" tezi ile bu ülkeyi "lider" yapacak pratik uygulamaları ortaya koymuş ve tezinin temelleri bu ülkenin kuruluş temelleri üzerine oturmuştur.
Yine Prof. Dr. Haydar Baş'ın çağa damga vuran "Milli Ekonomi Modeli" ise tüm insanlığın sömürü düzeninden kurtuluşunun adresi olarak, bu temeller üzerinden yeşeren bir medeniyetin dünyayı aydınlatmasıdır.
ABD ve AB gibi ülkelerin ve global güç merkezlerinin baskıları ve çözüm üretmekten aciz idarecilerin sığınağı olan bu illüzyonist reformlarına göz yumdukça, çözüm, gelişme ve ilerleme hayal olmaya devam edecektir. Bizzat bu hükümet tarafından yapılan reformların reformu kaçıncı kez gerçekleşiyor?
Yine "reform" mu, insaf yahu…
- Doğu Akdeniz neden problem oldu? / 25.02.2021
- Bir habis tümör: Kürecik ABD Üssü / 18.02.2021
- Yeni ABD yönetimiyle yeni bir dönem mi? / 11.02.2021
- Suriye-Kerbela analizi ile düşen maskeler / 03.12.2012
- Kuş beyni / 22.06.2012
- Kutup ayısı / 06.12.2011
- Elinde maşa, / 02.12.2011