Son günlerde yayınlanmakta olan bir televizyon reklâmı oldukça ilginç ve bir o kadar da ibretlik. Reklâmda bir toptancı ile müşterisi arasında bir diyalog yaşanıyor. Toptancı malı müşterisine güvenemediği için vadeli veremeyeceğini, müşteri de bu kadar malın başka şekilde alınamayacağını, böyle ticaret olmadığını belirtirken, bir köpek her iki tarafın haklı olduğunu savunuyor. Tam bu kargaşanın ortasında bir kuş araya girip çözüm üretiyor: “…bankasına gidelim.” Banka her iki tarafın “işini hallediyor.”Kuş beyninin ürettiği çözüm bu.Reel ekonomide yaşanmakta olan krizlere rağmen, Türkiye’de bankaların açıkladıkları kârlar gerçekten dudak uçuklatan seviyelerde. Yapılan her ticari faaliyette, aracı banka olunca, doğal olarak yeni bir ortak daha üretilmiş oluyor. Kredi kartı ile yapılan işlemlerde yüzde 3 oranında banka komisyonu ödenmekte, kredili işlemlerde ise daha yüksek oranda faizler verilmektedir. Yani cironuzun belli bir yüzdesi bankaya aktarılıyor. Böylece, bankalar bu yüksek karları oturduğu yerde kazanıyor. Sonuç olarak üretici ve tüccar bu ortağa yaptıkları ödemeleri fiyatlara yansıtmak zorunda kalıyor ve tüketici mamul veya hizmeti daha pahalıya alıyor.Liberal-Kapitalist ekonomilerde çok doğal kabul edilen bu mekanizma, enflasyonun temel nedenlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır. Finans sektörü, başlangıçta emek ve üretimi destekler görünürken bir süre sonra emek ve üretimin üzerinde adaletsiz bir baskı sistemi oluşturarak, ekonominin kontrolünü ele almaktadır. Bu güç, devletler üzerinde siyasi ve hatta askeri yaptırımlar için kullanılacak kadar büyümektedir.Reklâmda olduğu gibi, kuş beyni ile çözüm ancak bu kadar oluyor. İnsanlık kendi ürettiği canavara teslim oluyor. Bugün AB’nin yaşadığı kriz de bundan kaynaklanmaktadır. İnsanlık kuş beyinlileri bir kenara bırakarak farlı bir çözüm üretebilir mi? Veya böyle bir çözüm mevcut mu? diye sormak gerekir.Dikkat edilirse, reklâmdaki toptancı ile müşteri arasındaki yegâne problem güven sorunudur. Daha doğrusu vadeli satışın ortaya çıkardığı sorundur. Bu güveni banka ortağı değil de devlet temin ediyor olsa idi, bu kârlar doğrudan devletin kasasına girer ve tekrar vatandaşa dönerdi. Bu güveni temin edecek tek çözüm, nakit paradır. Para ise devletin güvencesindedir. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, Milli Ekonomi Modeli’nde devletin ekonomiye en önemli müdahalesi olarak ortaya koyduğu bir para tanımı mevcuttur. Emek ve üretimin karşılığı olan paranın yeter miktarda dolaşımda bulundurulması devletin hem görevi ve hem de hakkıdır. Bu bir görevdir, çünkü ekonominin sağlıklı işlemesi için güven temini şarttır. Bu bir haktır, çünkü basılan para ile devlet senyoraj hakkını kullanarak, kâğıdı para yapmakta ve ülkenin gayri safi hasılasından gelir temin etmektedir. Bu yöntemle vade farkı ve faiz gibi enflasyon kaynakları devre dışı kalmakta, buradan beslenen kenelerin devletlerin ve milletlerin üzerindeki baskısı son bulmaktadır. Bağımsız devletler ancak bu yolla var olabilir.Milli Ekonomi Modeli’yle Prof. Dr. Haydar Baş, insanlığa kuş beyinli çözümlerin getirdiği krizlerden çıkış yolunu göstermekte, herkesin insanca yaşanabileceği bir ekonomik sistemin varlığını kanıtlamaktadır.
Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu / diğer yazıları
- Reformun reformu / 04.03.2021
- Doğu Akdeniz neden problem oldu? / 25.02.2021
- Bir habis tümör: Kürecik ABD Üssü / 18.02.2021
- Yeni ABD yönetimiyle yeni bir dönem mi? / 11.02.2021
- Suriye-Kerbela analizi ile düşen maskeler / 03.12.2012
- Kuş beyni / 22.06.2012
- Kutup ayısı / 06.12.2011
- Elinde maşa, / 02.12.2011
- Doğu Akdeniz neden problem oldu? / 25.02.2021
- Bir habis tümör: Kürecik ABD Üssü / 18.02.2021
- Yeni ABD yönetimiyle yeni bir dönem mi? / 11.02.2021
- Suriye-Kerbela analizi ile düşen maskeler / 03.12.2012
- Kuş beyni / 22.06.2012
- Kutup ayısı / 06.12.2011
- Elinde maşa, / 02.12.2011