Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Meltem TV'de yayınlanan Ekovizyon programına katılarak hakkında yapılan dünden bugüne bütün iftiralara cevap verdi. Böylece kötü emel sahibi olan iddia sahiplerinin oyunu bozuldu. Prof. Dr. Baş, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden bu yana hakkında açılan 'davalar' sonucunda uğradığı mağduriyetleri tek tek anlattı. Son 29 yıldır her hükümet döneminde onlarca davaya maruz kaldığını belirten Prof. Dr. Haydar Baş; hakkında açılan ceza davalarının tümünün beraatla sonuçlandığını, buna mukabil açtığı tazminat davalarının tümünü kazandığını belgeler sunarak (avukatlarıyla birlikte) dile getirdi. Hakkında açılan 20 bin sayfalık davalardan ve hepsinden berat edişlerini karşılığında kazandığı tazminatlardan örnekler vererek gerek askeri gerek sivil mahkemelerde karşılaştıklarını en ince ayrıntısına varıncaya kadar anlattı.* * *Sizin de malumunuzdur ki, Prof. Dr. Haydar Baş beyin saatler süren açıklamalarının makale çapında ele alınması mümkün değildir. Ancak birkaç satır da olsa aktaracağım sözler şunlardır;BTP Genel Başkanı, "Ben ne askerin, ne de devletin adamıyım. Ben milletin adamıyım" ifadesini sık sık kullandı. Prof. Dr. Haydar Baş, "Ben hiçbir zaman ne devletimi, ne askerimi, ne de bununla ilgili kurum ve kuruluşlarımı Yüce Milletimizin huzurunda eleştirip, bundan bir puan elde etmek istemem. Benim de senelerden beri kulağımıza gelen bu dedikodulara bir gün cevap vermemiz gerekiyordu." dedi ve bunların sebeplerini dile getirdi."Devletin hiçbir günahı yoktur, ordunun da hiçbir günahı yoktur. Bunlar kurum ve kuruluşlardır. Devleti ve milleti ayakta tutan irade, zihniyetine ve ideolojisine göre vatandaşa tavır takınıyor. Ben o gün de, bugün de aynı inançtayım: Devletin hiçbir günahı yok, bu devlet benim devletim. Ordunun hiçbir günahı yok, bu ordu benim ordum. Bunlar olmazsa, millet diye bir kurum olmaz. Yıllardan bu yana oynanan oyun ordu ile devleti devre dışı bırakıp, millet denilen bu köklü varlığı yok etmektir. İşte ben bunun savaşını verdim, veriyorum."Evet değerli dostlar Sayın Baş'ın iddialara cevap verdikten sonra şimdi bu iddialarda bulunanların yapması gereken eğer varsa, kızarmış yüzleriyle milletten ve Sayın Baş'tan özür dilemelidirler. Peki, Prof. Dr. Haydar Baş beye kulak verselerdi ne olurdu?.. Dilerseniz bu konuyla alakalı tespitlerimize yarın değinelim inşallah?(yarın devam edecek)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025