Basın yayına bakarken bir haber dikkatimi çekti. Milliyet'in haberine göre, İsviçre'de her vatandaşa aylık 2.800 Dolar verilmesi için referandum yapılacak. 'Evet' oyu çıkarsa herkes koşulsuz olarak maaşa bağlanacak? Yani her vatandaşa 5 bin 600 TL para verilecek.* * * Üstelik 100 bin imza toplayarak referandumu kesinleştiren kim biliyor musunuz?Bir halk komitesi.Gayeleri, sosyal devletin gerçekleşmesini sağlamak.Vatandaşlık maaşı, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modelinin (MEM) ana başlıklarından bir tanesi. Biliyorsunuz bu ilk defa 2005 yılında İstanbul'da yapılan Uluslararası Milli Ekonomi Modeli sempozyumu ile dünya kamuoyuna ilan edilmişti. Her vatandaşa verilecek vatandaşlık maaşı ile hem insanca yaşam koşulları temin edilecek, hem de harcanan para piyasaları harekete geçirecektir. Tüketimin artması üretimi ve tam istihdamı teşvik edecektir. Kapitalizm ve sosyalizm üretim eksenli modellerdir. Bu modellerde üretim ve üretici desteklenir, tüketici yani halk, teferruattır. Bundandır ki, her iki modelde de insanlık huzur bulamamış, sürekli kaynak savaşları yaşanmıştır. Vatandaşlık maaşı, Haydar Baş Bey tarafından ilk defa açıklandığında bir seçim yatırımı olduğu zannedildi. Zaman içerisinde bunun bir seçim yatırımı olmadığı, bilakis ekonominin çarklarının dönmesi için zaruret olduğu ve böylece de sosyal devlet ilkelerinin hayata geçeceği kamuoyunca anlaşıldı.* * * Burada bir sitemde bulunacağım. Prof. Dr. Haydar Baş beyi ağırlayan Rusya başta olmak üzere MEM'i kısım kısım uygulayan yüzlerce devlet var. Bakın İsviçre de, 100 bin kişilik halkın vatandaşlık maaşı etrafında birleşerek sahiplenişi var. Peki, bizim halkımıza ne oluyor?..Üstelik sayın Haydar Baş bey, modelinin uygulanışı olan 'Sosyal Devlet Milli Devlet' kitabını da kaleme almış durumda. Yani iktidar olduğu gün, neyi nasıl yapacağı da belli. O halde milletimizin harekete geçmesi gerekiyor. Öyle ya, hasta olan kişi şifası için gerekirse binlerce kilometreyi kat etmiyor mu, elbette ediyor. Üstelik bu model, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kadroları tarafından yanı başımıza kadar getiriliyor.* * * Ülkemizde çok kırılgan bir ekonomi uygulanıyor. Amerika öksürse, rüzgârı piyasalarımızı altüst ediyor. ABD'de devam eden borç krizinin etkileri ülkemizde dolu dolu yaşanmaktadır. Bu ülkemizdeki dışa bağımlı ekonomik yapının sonuçlarıdır. Piyasalardaki likidite açığı, hane halklarını, esnaf ve sanayiciyi maliyetli para teminine sevk etmektedir. Önceleri dost ve ahbap arasındaki borç alışverişi de artık ortadan kalkmış durumda. Taşlı yolda giden arabanın amortisörü gibi toplumun sarsıntısını engelleyen bir mekanizmaydı; toplumun kendi içinde bilâbedel borç alıp vermesi. Ancak nakdin piyasalardan çekilmesi, piyasaya olan güvenin kaybolması bu kapıyı da kapatmış durumda.* * * Geriye kalıyor banka kapılarına başvurma. Ülkemizde de olan bu. Bankaların pek çoğunun yabancı sermayenin eline geçmesi sonucu yalnız devletimiz değil, milletimiz de yabancı sermaye eliyle sömürülmektedir. Neredeyse zarar etmenin rutin olduğu günümüzde, kazancına kazanç ekleyen kurumların bankalar olduğunu söylemek sanırım sürpriz olmayacaktır. Bankacılık sektörünün Ağustos 2013 itibariyle net kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.1 oranında artarak, 8 aylık 17 milyar 927 milyon TL oldu. Sektörün en büyük plasman kalemi olan kredilerin artış oranı ise bir önceki yıla göre %21.4 oldu. İşte uygulanan kapitalist politikaların sonucu budur. Sonuçta, millet olarak ne kadar çalışırsak çalışalım emek ve üretimimiz yabancıya gitmektedir.* * * Kapitalizmin çarkları arasında bütün devlet ve milletler eziliyor. Dünya çözüm arıyor, peki milletimizin iş ve aş diye bir derdi yok mu acaba? Var diyorsanız hep beraber çözüme yolculuk yapmak zorundayız.Biliniz ki, göller ve okyanuslar damlalardan meydana gelirler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025