Pişmanlık ateşi günah kirini siler
Yüce kalbe sahip olan zatlar yine bilir ki, kalp aslında temiz yaratılmıştır. Ancak onun temizliğini günah kiri ve tozu yitirir. Yine onlar bilir ki, pişmanlık ateşi o kiri-pası siler, götürür
30.09.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri, şartları tamam olduğu takdirde tövbenin muhakkak makbul olacağına dair şunları anlatıyor:
Müslümanların için tövbe vardır. Tövbe edenlerin hataları bağışlanır. Öbür sınıfın, tövbe aklına bile gelmez. Hatasına, ne kadar çok olursa olsun, her Müslüman tövbe etmelidir. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifi ile şöyle buyurur: "Hatalarınızın semaya yükseldiğini bilip anladıktan sonra, pişman olup tövbe etseniz, Allah tövbenizi kabul eder."
Önce, bir şeyin kabul olması için neler gerektiğini bilmelisin ve ona göre hareket etmelisin. Aynı şekilde tövbeyi de gereği gibi yaparsan kabul olur, şüphe etme.
Basiret nuru ile Kur'an-ı Kerim'e bakanlar bilir ki, her temiz kalpten çıkan tövbe makbuldür. Niçin o kalbin tövbesi kabul olunmasın, o kalbin sahibi baki, ebedî bir gözle Hakk'ın zatına nazar etmektedir.
O büyük kalbe sahip olan zatlar yine bilir ki, kalp aslında temiz yaratılmıştır. Ancak onun temizliğini günah kiri ve tozu yitirir. Yine onlar bilir ki, pişmanlık ateşi o kiri-pası siler, götürür. İyiliğin nuru, kalp yüzünde hatalar sebebiyle hâsıl olan karanlığı giderir. Gecenin karanlığı, gündüzün aydınlığına dayanmadığı gibi, isyan karanlığının da, iyiliklerden hâsıl olan nura karşı durmaya takati yoktur. Elde, yüzde bulunan kirler, sabunun temizleyici kuvveti karşısında durması mümkün olmadığı gibi, tövbe, istiğfar ve pişmanlık nuru karşısında, günahların karası da duramaz. Allah saklasın, ancak hatalar kalbi tamamen ifsat ederse, ki bu devamlı, peş peşe işlenen hatalar sonunda olur; o zaman iş değişir ve tedavisi imkânsız olur. Bu hal Hakkı inkâr eden kâfir zümresinde görülür. Allah Teâlâ onların çaresiz derdini şöyle anlatır: "Hayır, öyle değil, onların kalpleri, yaptıkları hatalar sebebiyle ran hastalığına tutulmuştur." (Mutaffifin, 14). Yine buyurur: "Allah onların kalbini mühürledi." (Tevbe, 93).
Büyük ve küçük günahların hepsinden tövbe etmek gerekir. Derler ki, devamlı yapılan bir küçük hata öyle kalmaz, büyür; istiğfar edildikçe de büyük günah kalmaz, erir.
Bunları böylece anladıktan sonra, şunu da bilesin ki: Kul hakkı tabir edilen bir hata için tövbe fayda etmez. Ancak, verilecek hükme göre hareket etmek ve birine zulmedilmişse, işi ona bırakmak icap eder. Bilcümle borçlar ve iftira çeşitleri de tövbe ile gitmez. Bizim burada, tövbe konusu olarak anlattığımız şeyler, kul hakkı olmayan ve şahsî kusurları için tövbe etmek istemediği konulardır. Hata işleyenlere dair, ayet, hadis ve haberleri anlatıyor, böylece de kalbindeki ısrar bağını çözmek istiyoruz. Hata ve isyan içinde nasıl olsa tövbe ederim düşüncesiyle tövbe etmeden ölüp gidenleri de aynı düşünce ile anlatıyor ve ikaz edip diyoruz ki, yapılan hataların acısı ahirete kalmadan dünyada da çıkar. Eğer o kimse, ahirette alacağı cezaya inanmıyorsa, belki bu ikaz ve ihtar sayesinde, dünyada cezaya uğramaktan çekinir. Hata işlememeye çalışır ve şayet elinden bir hata çıkarsa, tövbe eder.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Müslümanların için tövbe vardır. Tövbe edenlerin hataları bağışlanır. Öbür sınıfın, tövbe aklına bile gelmez. Hatasına, ne kadar çok olursa olsun, her Müslüman tövbe etmelidir. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifi ile şöyle buyurur: "Hatalarınızın semaya yükseldiğini bilip anladıktan sonra, pişman olup tövbe etseniz, Allah tövbenizi kabul eder."
Önce, bir şeyin kabul olması için neler gerektiğini bilmelisin ve ona göre hareket etmelisin. Aynı şekilde tövbeyi de gereği gibi yaparsan kabul olur, şüphe etme.
Basiret nuru ile Kur'an-ı Kerim'e bakanlar bilir ki, her temiz kalpten çıkan tövbe makbuldür. Niçin o kalbin tövbesi kabul olunmasın, o kalbin sahibi baki, ebedî bir gözle Hakk'ın zatına nazar etmektedir.
O büyük kalbe sahip olan zatlar yine bilir ki, kalp aslında temiz yaratılmıştır. Ancak onun temizliğini günah kiri ve tozu yitirir. Yine onlar bilir ki, pişmanlık ateşi o kiri-pası siler, götürür. İyiliğin nuru, kalp yüzünde hatalar sebebiyle hâsıl olan karanlığı giderir. Gecenin karanlığı, gündüzün aydınlığına dayanmadığı gibi, isyan karanlığının da, iyiliklerden hâsıl olan nura karşı durmaya takati yoktur. Elde, yüzde bulunan kirler, sabunun temizleyici kuvveti karşısında durması mümkün olmadığı gibi, tövbe, istiğfar ve pişmanlık nuru karşısında, günahların karası da duramaz. Allah saklasın, ancak hatalar kalbi tamamen ifsat ederse, ki bu devamlı, peş peşe işlenen hatalar sonunda olur; o zaman iş değişir ve tedavisi imkânsız olur. Bu hal Hakkı inkâr eden kâfir zümresinde görülür. Allah Teâlâ onların çaresiz derdini şöyle anlatır: "Hayır, öyle değil, onların kalpleri, yaptıkları hatalar sebebiyle ran hastalığına tutulmuştur." (Mutaffifin, 14). Yine buyurur: "Allah onların kalbini mühürledi." (Tevbe, 93).
Büyük ve küçük günahların hepsinden tövbe etmek gerekir. Derler ki, devamlı yapılan bir küçük hata öyle kalmaz, büyür; istiğfar edildikçe de büyük günah kalmaz, erir.
Bunları böylece anladıktan sonra, şunu da bilesin ki: Kul hakkı tabir edilen bir hata için tövbe fayda etmez. Ancak, verilecek hükme göre hareket etmek ve birine zulmedilmişse, işi ona bırakmak icap eder. Bilcümle borçlar ve iftira çeşitleri de tövbe ile gitmez. Bizim burada, tövbe konusu olarak anlattığımız şeyler, kul hakkı olmayan ve şahsî kusurları için tövbe etmek istemediği konulardır. Hata işleyenlere dair, ayet, hadis ve haberleri anlatıyor, böylece de kalbindeki ısrar bağını çözmek istiyoruz. Hata ve isyan içinde nasıl olsa tövbe ederim düşüncesiyle tövbe etmeden ölüp gidenleri de aynı düşünce ile anlatıyor ve ikaz edip diyoruz ki, yapılan hataların acısı ahirete kalmadan dünyada da çıkar. Eğer o kimse, ahirette alacağı cezaya inanmıyorsa, belki bu ikaz ve ihtar sayesinde, dünyada cezaya uğramaktan çekinir. Hata işlememeye çalışır ve şayet elinden bir hata çıkarsa, tövbe eder.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.