İçinde bulunduğumuz Muharrem ayı, yas ve matem ayıdır. İmam Hüseyin Efendimizin 72 yareni ile beraber soykırıma tabi tutulduğu, kıyıldığı, kılıçtan geçirilip mübarek bedenlerinin atlara çiğnetildiği dünyanın en kara, en yaslı günüdür 10 Muharrem...
Peygamber evladını hunharca şehit etmek, o dünya güzeli insana kıymak dünyanın en bedbaht, en adi işi olsa gerek. Bu acı vahşete insanım diyebilen hiç kimsenin yüreği elbette dayanamaz. Dünya tarihinde böyle bir vahşet ne duyulmuş ne de yaşanmıştır. Peygamber evladına hainlik yaparak kıyanlar ve dinlerini az bir pahaya satan Kûfe halkı dünyanın en bedbaht, en nasipsiz ve en alçak halkıdır.
İmam Hüseyin Efendimizin Kûfe'ye gönderdiği Müslim bin Akil; halk kitlelerini toplama faaliyetlerini sürdürür ve onlardan İmam Hüseyin adına biat alır. Heyetler peş peşe gelip, bağlılıklarını bildirirler ve memnuniyetlerini ifade ederler. Müslim, yardım edecek kişilerin yeterli çoklukta olduklarını görünce, derhal İmam Hüseyin'e bir mektup yazar. Kûfe'de gözlerinin önünde cereyan eden hadiseleri tasvir edip durumu değerlendiren Müslim bin Akil, İmam'dan bir an önce gelmesini ister ve İmam Hüseyin'e şöyle bir mektup yazar:
"Bir öncü, ailesine yalan söylemez. Kûfe halkından 18.000 kişi bana biat etti. Mektubumu alır almaz, bir an önce gel. Çünkü insanların tümü senin yanındadır. Muaviye ailesine karşı bir ilgileri de, istekleri de yoktur.
Hz. Hüseyin Efendimize yazılan binlerce mektup, sözler ve biatler birer "yalan"dan öteye gitmemiş ve İmam 72 yareni ile birlikte Kerbela çölündedir… Dünyanın en büyük kıyamını ortaya koymuştur İmam Hüseyin Efendimiz. Yalana, dolana, adaletsizliğe, dinsizliğe hayır demiş ve Hakkı haykırmıştır. Allah rızasını umarak, sırf Allah rızası için kanını, canını, evladını, akrabasını, malını hiçe sayabilmek? İslam'ın doğruları rayından çıkmasın, ümmet yanılmasın diye kendini feda edebilmek? İşte Hüseyni duruş budur…
Büyük bir vahşet ve soykırımdan ibaret olan Kerbela'nın bugün inananlar olarak matemini tutmalıyız. Ehl-i Beyt'in matemini tutmaya mecburuz ve de memuruz.
"Hz. Hüseyin Efendimizi, 72 ok ve kılıç darbesi ile şehit ettikten sonra onun mübarek vücudunu çırılçıplak bıraktılar, başını gövdesinden ayırdılar, mızrağa taktılar ve bedenini atlara çiğnettiler. Dini, halifelik koltuğu uğruna kullanan zihniyet yaptı bunları? Hz. Hüseyin mazlumdu. Çünkü 72 yâreni ile çıktığı yolculukta, öleceğini bile bile 30 bin kişilik Yezid'in ordusu ile savaşmış; kanını, yanlışları ikaz için esirgememiştir. Üstelik onun kanı, sadece Yezid gibi din ile alakası olmayan bir kişinin iktidarına kıyam değil, Sakife ile başlayan sapmayı durdurmanın tek yolu olmuştur. Şehadete yürüyeceği günün sabahında karşısındaki Yezid ordusuna bir konuşma ile Ehl-i Beyt'in önemini ve onlara itaati anlatmıştır. Bu konuşmanın netice vermeyeceğini gören İmam (a.s.) şu duayı buyurmuştur:
"Allah'ım! Biz Peygamber'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i, O'nun torunları ve yakınlarıyız. Allah'ım! Bize zulmeden ve hakkımızı gasp eden kimseleri zelil ve mahvet!" (Maktel-i Harezmî, c.1, s.249; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin)
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025