Allah'ın Sevgilisine sahabesi soruyor: "Ya Resulallah! Namazı nasıl kılacağız? "Kur'an'ı açın, okuyun ve anladığınız gibi namazı kılın" demiyor. "Benden gördüğünüz gibi kılın" (Buharî, Ezan 18) diyor. Onun için eskilerimiz ilim ahzetmede "hangi hocada okudun?" derlerdi.
"Hangi okulda/medresede okudun?" demezlerdi. Niye? Hocanın hayatına göre talebesini ölçerler de ondan. Bunu şunun için söyledim: Din, ahzedilirken, öğrenilirken, edep, terbiye çok mühimdir. Geçmiş hep onun üzerinde durur. Bunun gayesi, Kur'an'ı bir Müslüman'ın şuursuz bir tarzda anlaması değil, Peygamber modeline göre anlamasına kendini şartlandırmasıdır. Mesela; "İnsanlar kanaatkar olması lazım" diyoruz. Acaba Peygamber'in kanaati nedir? Peygamber Efendimiz hanımlarını sevdi, insanları sevdi. Ama nasıl sevdi? Mesela hanımına, ashabına gönül koydu. Buna biz, halk arasında "darılmak" diyoruz. Bunun tarzı nasıldır? Burada ölçü kim olacak? Allah'ın, ölçü diye gönderdiği Muhammed Mustafa'sı (as) olacak. Ona benzemeye çalışacak. Hepimiz ona benzemeye çalışacağız. Ahlak bakımından, davranış bakımından, huy bakımından. Sünnet; o kulvarın bize huy olarak transferidir. Peygamber'de bulunan o güzel ahlak-i hamidenin bizim iç tabiatımızda hakim olmasıdır sünnet. Sünnetin asıl manası budur. Münferit anlamda Sünnet çoğalabilir. Ama Sünnet-i Seniyye, bir hal tarzıdır, bir ahlak tarzıdır. Bir modeldir. Ahlak modelidir. "İnsan-ı kamil" dediğimiz insan o modeli kendi iç tabiatında tatbik etmeye çalışır. "Ama hocam! Filancı, Peygamber Efendimiz'in sadece cübbesini giymeye Sünnet diyor. Bunun manası nedir?" O, taklitten işin tahkikine gidileceğini bildiği için "hiç olmazsa biz buradan taklitle işe başlayalım, işin ruhunu da yakalarız." diyor. Terbiyede taklit esastır. Yani siz çocuğun mantığına hitap ederek, ona anlatarak onu adam edemezsiniz. Akşama kadar konuş, konuş bir şey elde edemezsin. Ona bir mesele anlatırsın, ama o çocuğu istediğin noktaya taşıyamazsın. O bir haldir. Davranış biçimidir. İşte onu ortaya koyacaksın. Herkes Peygamber'i hayatına geçirmekle yarış yapacak. Hangi konuda? Kur'an'ı anlamada. "Ben Kur'an'ı anladım." Ama kim gibi? Hz. Muhammed Efendimiz (sav) gibi. Eğer sen O'nun Sünnet'ini, hadislerini devre dışı bırakırsan olmaz. Çünkü Kur'an'ı en güzel anlayan kimdir? Hz. Peygamber'dir. Hayatına en güzel geçiren kimdir? Hz. Peygamber'dir.Anlatan kimdir? Hz. Peygamber'dir. Şimdi sen O'nun anlatmasından, uygulamasından şüphe edersen o senin anladığın Kur'an, Kur'an olmaz. Ne olur? Senin kendi kafandaki fitnen olur.
"Hangi okulda/medresede okudun?" demezlerdi. Niye? Hocanın hayatına göre talebesini ölçerler de ondan. Bunu şunun için söyledim: Din, ahzedilirken, öğrenilirken, edep, terbiye çok mühimdir. Geçmiş hep onun üzerinde durur. Bunun gayesi, Kur'an'ı bir Müslüman'ın şuursuz bir tarzda anlaması değil, Peygamber modeline göre anlamasına kendini şartlandırmasıdır. Mesela; "İnsanlar kanaatkar olması lazım" diyoruz. Acaba Peygamber'in kanaati nedir? Peygamber Efendimiz hanımlarını sevdi, insanları sevdi. Ama nasıl sevdi? Mesela hanımına, ashabına gönül koydu. Buna biz, halk arasında "darılmak" diyoruz. Bunun tarzı nasıldır? Burada ölçü kim olacak? Allah'ın, ölçü diye gönderdiği Muhammed Mustafa'sı (as) olacak. Ona benzemeye çalışacak. Hepimiz ona benzemeye çalışacağız. Ahlak bakımından, davranış bakımından, huy bakımından. Sünnet; o kulvarın bize huy olarak transferidir. Peygamber'de bulunan o güzel ahlak-i hamidenin bizim iç tabiatımızda hakim olmasıdır sünnet. Sünnetin asıl manası budur. Münferit anlamda Sünnet çoğalabilir. Ama Sünnet-i Seniyye, bir hal tarzıdır, bir ahlak tarzıdır. Bir modeldir. Ahlak modelidir. "İnsan-ı kamil" dediğimiz insan o modeli kendi iç tabiatında tatbik etmeye çalışır. "Ama hocam! Filancı, Peygamber Efendimiz'in sadece cübbesini giymeye Sünnet diyor. Bunun manası nedir?" O, taklitten işin tahkikine gidileceğini bildiği için "hiç olmazsa biz buradan taklitle işe başlayalım, işin ruhunu da yakalarız." diyor. Terbiyede taklit esastır. Yani siz çocuğun mantığına hitap ederek, ona anlatarak onu adam edemezsiniz. Akşama kadar konuş, konuş bir şey elde edemezsin. Ona bir mesele anlatırsın, ama o çocuğu istediğin noktaya taşıyamazsın. O bir haldir. Davranış biçimidir. İşte onu ortaya koyacaksın. Herkes Peygamber'i hayatına geçirmekle yarış yapacak. Hangi konuda? Kur'an'ı anlamada. "Ben Kur'an'ı anladım." Ama kim gibi? Hz. Muhammed Efendimiz (sav) gibi. Eğer sen O'nun Sünnet'ini, hadislerini devre dışı bırakırsan olmaz. Çünkü Kur'an'ı en güzel anlayan kimdir? Hz. Peygamber'dir. Hayatına en güzel geçiren kimdir? Hz. Peygamber'dir.Anlatan kimdir? Hz. Peygamber'dir. Şimdi sen O'nun anlatmasından, uygulamasından şüphe edersen o senin anladığın Kur'an, Kur'an olmaz. Ne olur? Senin kendi kafandaki fitnen olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.