CIA Başkanı Petraeus bir kez daha Türkiye’de.
Ziyaret AKP hükümeti için son derece can sıkıcı.
Hem şekil hem içerik bakımından aşağılamayı fark etmemek mümkün değil.
En maharetli kalemşorlar bile gündem değiştirmeden aciz kalıyor. “Nedir bu CIA başkanı çat kapı gelip hükümet erkanını ayağına topluyor. Bir de bizim MİT Başkanı’nın Amerika’da ya da Oslo’da haline bakın” cümlesi yandaş medyayı yatırıp yatırıp kaldırıyor.
Keşke bu kadar olsa.
Ötelerden gelen duyumlar daha da bir vahim.
Ziyarette PKK var. Petraeus’un koltuğunun altında, masada falan değil. Düpedüz bu ziyarette “şeref” koltuğunda PKK var.
CIA Başkanı, TC’nin zirvesindeki bütün isimleri iyice bir silkelemek niyetinde.
“Böylesine hassas bir dönemde niçin örgütün bu kadar göze batmasına müsaade ediyorsunuz?” “Suriye’nin bizim için anlamını bilmiyor musunuz?”
AKP’liler yanılıp da “ama oyunbozanlık eden PKK, onları siz dizginleyin” derlerse zılgıt hazır. Delik bütün haşmetiyle süpürülecekleri bekliyor. Beş dakika için olsun koltuk için şahsiyetini ve bütün değerlerini fedaya hazır kadrolar sabırsız.
İyi de PKK’nın yaptığı hakikaten de oyunbozanlık değil mi?
Diplomaside iyi pazarlık her zaman karşı tarafı sonuna kadar zorlayan adımlarla yapılır.
Petraeus’un ziyaret günü bile Başbakanın Avustralya’daki tabiriyle “kelle” için baskın yapan PKK aslında taleplerini dayatıyor. Hem de derhal ve eksiksiz.
Obama’nın önünde seçenekler var tabii. Amerikan dış politikasının bir numaralı önceliği hiç şüphesiz BOP’un Suriye operasyonu. Ama İsrail’den daha hevesli AKP dururken gözü kararmış PKK’ya yüklenmeyi kime anlatabilirsiniz ki? Washington’da herkes hemfikir. AKP’nin Suriye paranoyası daha çok su kaldırır. Oysa, PKK asla kendisini tek merkeze bağlamayan kaygan zeminde iyi manevra yapan bir örgüt. Ermeni, Rum, Yahudi lobisi ile her vadede ortaklıkları var. Zaten boyunduruğa girmiş bir Türkiye için böyle bir örgütü gözden çıkarmak Obama’nın sonunu hazırlayabilir. Demokrat Parti pekala biliyor ki geleneksel destekçisi olan bu gruplardan birisi bile “Obama’yı tek çıkar yol görmüyoruz. Yeni bir Bush deneyimi cazip görünüyor” dese seçimlerde silindir altında kalmaları işten değil.
Seneler senesi aynı teraneyi dinledik. ABD başkanlık seçimleri yaklaştı, Türkiye aleyhindeki kararlara, hakaretlere sabır ve tahammül göstermek durumundayız.
Oysa bırakınız İsrail, Rum ya da Ermenileri bir hiçten ibaret PKK bile bakınız nasıl ibreyi kendi lehine on tur birden döndürüyor. Yıllar yılı “uluslararası ilişkilerde dostluklar değil menfaatler vardır” diyerek Türkiye’yi dostsuz bırakanlar; buyurun bir anlatın son on yılda Türkiye’nin hangi menfaati gözetildi, bedava fedailik bu ülkeye ne kazandıracak?
Ziyaret AKP hükümeti için son derece can sıkıcı.
Hem şekil hem içerik bakımından aşağılamayı fark etmemek mümkün değil.
En maharetli kalemşorlar bile gündem değiştirmeden aciz kalıyor. “Nedir bu CIA başkanı çat kapı gelip hükümet erkanını ayağına topluyor. Bir de bizim MİT Başkanı’nın Amerika’da ya da Oslo’da haline bakın” cümlesi yandaş medyayı yatırıp yatırıp kaldırıyor.
Keşke bu kadar olsa.
Ötelerden gelen duyumlar daha da bir vahim.
Ziyarette PKK var. Petraeus’un koltuğunun altında, masada falan değil. Düpedüz bu ziyarette “şeref” koltuğunda PKK var.
CIA Başkanı, TC’nin zirvesindeki bütün isimleri iyice bir silkelemek niyetinde.
“Böylesine hassas bir dönemde niçin örgütün bu kadar göze batmasına müsaade ediyorsunuz?” “Suriye’nin bizim için anlamını bilmiyor musunuz?”
AKP’liler yanılıp da “ama oyunbozanlık eden PKK, onları siz dizginleyin” derlerse zılgıt hazır. Delik bütün haşmetiyle süpürülecekleri bekliyor. Beş dakika için olsun koltuk için şahsiyetini ve bütün değerlerini fedaya hazır kadrolar sabırsız.
İyi de PKK’nın yaptığı hakikaten de oyunbozanlık değil mi?
Diplomaside iyi pazarlık her zaman karşı tarafı sonuna kadar zorlayan adımlarla yapılır.
Petraeus’un ziyaret günü bile Başbakanın Avustralya’daki tabiriyle “kelle” için baskın yapan PKK aslında taleplerini dayatıyor. Hem de derhal ve eksiksiz.
Obama’nın önünde seçenekler var tabii. Amerikan dış politikasının bir numaralı önceliği hiç şüphesiz BOP’un Suriye operasyonu. Ama İsrail’den daha hevesli AKP dururken gözü kararmış PKK’ya yüklenmeyi kime anlatabilirsiniz ki? Washington’da herkes hemfikir. AKP’nin Suriye paranoyası daha çok su kaldırır. Oysa, PKK asla kendisini tek merkeze bağlamayan kaygan zeminde iyi manevra yapan bir örgüt. Ermeni, Rum, Yahudi lobisi ile her vadede ortaklıkları var. Zaten boyunduruğa girmiş bir Türkiye için böyle bir örgütü gözden çıkarmak Obama’nın sonunu hazırlayabilir. Demokrat Parti pekala biliyor ki geleneksel destekçisi olan bu gruplardan birisi bile “Obama’yı tek çıkar yol görmüyoruz. Yeni bir Bush deneyimi cazip görünüyor” dese seçimlerde silindir altında kalmaları işten değil.
Seneler senesi aynı teraneyi dinledik. ABD başkanlık seçimleri yaklaştı, Türkiye aleyhindeki kararlara, hakaretlere sabır ve tahammül göstermek durumundayız.
Oysa bırakınız İsrail, Rum ya da Ermenileri bir hiçten ibaret PKK bile bakınız nasıl ibreyi kendi lehine on tur birden döndürüyor. Yıllar yılı “uluslararası ilişkilerde dostluklar değil menfaatler vardır” diyerek Türkiye’yi dostsuz bırakanlar; buyurun bir anlatın son on yılda Türkiye’nin hangi menfaati gözetildi, bedava fedailik bu ülkeye ne kazandıracak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İlhan Gültekin / diğer yazıları
- Çobanın kurtla oyunu / 03.12.2017
- İhanetler silsilesi / 30.06.2014
- Ukraynanın şakası var mı? / 11.05.2014
- Petraeus’tan ters köşe / 06.09.2012
- İhanetler silsilesi / 30.06.2014
- Ukraynanın şakası var mı? / 11.05.2014
- Petraeus’tan ters köşe / 06.09.2012