IŞİD skandalının üzerinden haftalar geçti, kayda değer bir gelişme yok. Dışişleri Bakanlığı'nda ve Genelkurmay'da kriz masaları kuruldu; Başbakan,Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı MİT Müsteşarı ile oturup çay içti, mesaj açıktı: Gereği yapıldı, daha ne istiyorsunuz ki? Olay yalnızca Türk vatandaşları ve Türkiye'nin menfaatleri üzerinde tepinilirken sessiz kalmaktan ibaret midir? Bence burası önemli... Siz de benim gibi Mehmet Emin Koç ve Emre Polat'ın yeni çıkan kitabını elinize alıp da biraz göz atma imkanı bulduysanız, işin daha derinlere ulaştığını zaten bilirsiniz. Ne yalan söyleyeyim İrfan Vakti programında Nakşibendiliğin 'İbtal'ine yani batıllığının ilanına giden açıklamaları duyduğumda içim burulmuştu. Bunca yüz yıldır milletimizin maneviyat yolu bellediği bir hareket aslında İngiliz uydurmacası çıkınca gücüme gitti. Ancak Nakşibendilik kitabında her iki araştırmacı son derece derli toplu bir biçimde hareketin seyrini ortaya koyarken bir yandan da Prof. Dr. Haydar Baş'ın "iman dairesine girildikten sonra geriye kalan hizmet yarışıdır" düsturu mucibince masumları, iğfal edilmiş samimi niyetlileri ayrı bir yere koyuyor. Buraya nereden mi geldik? IŞİD Bağdat'ın kapılarını zorlarken en büyük yardım ve yatakçısı, eski Irak cumhurbaşkanı Yardımcısı İzzet İbrahim Duri'ye ait "Nakşibendi ordusu-Ceyşi Tarikatı Nakşibendiye.' Nakşi Barzani sülalesi, "olan olmuş biten bitmiştir, girdiğimiz yerlerden çıkmayacağız" diyerek Irak'ın bölündüğünü resmen açıklıyor. Cemaate ait gazetelere göz atıyorum, her köşeden IŞİD savunuluyor, suçlu Maliki'dir, IŞİD bir ihtiyaçtan doğdu. İHH İnsani Yardım Derneği bir sayfayı kapatmış, "Telafer, Musul, Kerkük yakınlarındaki Türkmen, Arap ve Kürt kardeşlerimize tırlarla yardım götürüyoruz" diyor. Eğer IŞİD'in kardeşlerinden değilseniz buralara değil tır, motorsiklet bile göndermeniz mümkün değil. Zaten ilanda Kürt, Arap, Türkmen kardeşlerimiz deniyor ama asıl mağdur olan Şiilerden, Alevilerden bir tek kelime bahis yok. Türkmen ifadesi kafanızı karıştırmasın, Türkmenlerden Nakşibendiliğe kapılmış bir kısım insan Ensar-ı İslam adı altında IŞİD çatısının altında yerini alalı haylidir. Nakşilik hareketi can yoldaşı Vahhabilik'le (kitaba bakınız) seferber olmuş IŞİD'e destek verirken, Türkiye'de iktidara çöreklenmiş Nakşiler bigane kalır mı dersiniz. Ya seksen vatandaşımızın ele geçmesi bir tertipse. Dışişleri Bakanlığı "telaşa gerek yok her türlü tedbir alındı" der, IŞİD diplomatları, çoluk çocuğu ele geçirir bu kez aynı Dışişleri Bakanlığı "hiç bir şey yapamıyoruz vatandaşlarımızın can güvenliği mevzubahis" diye açıklama yapar ve IŞİD Ortadoğu'yu Amerikan-İngiliz çıkarlarınca hallaç pamuğu gibi savururken Türkiye eli kolu bağlı seyreder. Hatta el altından destek verir. Ama bu kadarla da kalacağını sanmayın. IŞİD'in hunharlıkları, bölgeye yabancı çirkin tabiatı arkasındaki cılız halk desteğinin günden güne erimesine neden oluyor. Biliyorsunuz ABD Irak'a adım attığı günden itibaren mezhep savaşı körüklemek için elinden geleni ardına koymadı. Bir ıraklının kapısı kırıldığında Amerikan askerinin yanında mutlaka yerine göre bir Şii ya da Sünni rehber vardı. İngiliz ajanları Şii ziyaretçilerin geçiş güzergâhına bomba koyarken yakalandı, daha sonra İngiliz ordusu tanklarla karakolu yıkıp bunları kurtardı. Saddam döneminde bilinçli bir devlet politikası sayesinde bir taraf Şii, diğeri Sünni olan evliliklerin oranı yüzde ellinin üzerinde idi. Böyle bir ülkede mezhep savaşı çıkarmak kolay değildir. Şimdi de yabancı güçler gözlerinin nuru IŞİD'i sahipsiz bırakmak niyetinde değil. Rehine kurtarmak bahanesiyle Irak'a girecek bir Türk askeri gücü Irak merkezi hükümetine saldırırsa "Peşmerge, IŞİD, Türkiye koalisyonu" Irak'ı silah zoruyla bölerse ben şaşırmam. Irak merkezi hükümeti de bunu böyle okuyor ve o yüzden bölgede iş yapan bütün Türk şirketlerine şu talimat geçildi, "ne bahaneyle olursa olsun bir tek Türk askeri sınırı geçerse aldığınız işlerin hepsi iptal olur". Lübnan Hizbullahı'ndan Seyyid Hasan Nasrallah'ın IŞİD'e dair söyledikleri aslında bizi daha çok ilgilendiriyor sanırım: "Bütün büyüler eninde sonunda büyücünün kendi başına patlar. IŞİD'in kendi destekçilerini paralamaya başlaması yalnızca zaman meselesidir ve bölgemize oynanan büyük oyun da aslında budur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İlhan Gültekin / diğer yazıları
- Çobanın kurtla oyunu / 03.12.2017
- İhanetler silsilesi / 30.06.2014
- Ukraynanın şakası var mı? / 11.05.2014
- Petraeus’tan ters köşe / 06.09.2012
- İhanetler silsilesi / 30.06.2014
- Ukraynanın şakası var mı? / 11.05.2014
- Petraeus’tan ters köşe / 06.09.2012