Payitaht dizisinde Said Nursi neden yok?

Ülkemiz siyasi ve ekonomik olarak sömürüldüğü gibi tarihi olarak da sömürülmüş ve sömürülüyor. Tabi bu sömürgecilerin maşaları her zaman içerden olmuştur. Eğer içimizde çürük olmasa daha doğrusu bizler hatasıyla doğrusuyla, günahıyla sevabıyla değerlerimize sahip çıkarsak dışarıdan kimsenin bize gücü yetmez, sömüremez.
Sömürülen siyaseti, sömürülen ekonomiyi bir şekilde düzeltebilirsiniz. Ama sömürülen tarihi, sömürülen insanı düzeltmek, kazanmak çok zordur.
Tabi tarih sömürüsü ne demek, tarih nasıl sömürülür? İlk önce bunların cevabını çok iyi anlamamız lazım. 
Çok basit bir tanım yapayım; Bazı ideoloji ve inançlar, anlayışlarını öne çıkarmak için tarihin yaşandığı gibi değil menfaatleri doğrultusunda yazılması, anlatılması ve aktarılmasıdır. 
Mesela! Peygamberimizin hayatı yaşadığı gibi yazılmadı. Ehl-i Beyt, İmam Ali, 12 İmam saklandı. Ehl-i Beyt, Gadir Hum, Sakife, Kırtas olayı, Üsame'nin ordusunun gerçekleri vs. hep saklandı. Emevi ve Abbasi gerçekleri saklandı. Haliyle ortaya çok büyük bir tarih kopukluğu çıktığı gibi bu kopukluk Müslümanlar arasında hem itikadi sapmalara, hem de savaşlara neden oldu?
Kim faydalandı bundan? Yahudi ve Hıristiyanlar ve bunların İslam kamuflesine girmiş tarikat ve cemaat isimli yapıları. 
Devletler tarihimize bakıyorsun aynı tablo. Dünkü tarihimiz yaşanıldığı gibi değil uyarlama üzerine yazılmış, din ile bezenmiş ve insanımıza anlatılmış, anlatılıyor. Öyle bir noktaya gelinmiş ki, iman denince Osmanlı anlaşılıyor. 
Günümüz teknoloji çağı. Dün bu sömürüyü göğsünde haç işareti toplumumuzun içine sızmış ajanlar ve cahil sözde din adamları veya Batı hayranı aydınlar (!) eliyle gerçekleştirenler bugün televizyon ve interneti kullanıyorlar.
Güncel bir örnek vereyim; TRT ekranlarında Payitaht dizisi yayınlanıyor. Dizede 2. Abdülhamit'in hayatının özellikle siyasi safhaları işleniyor. O dönemde toplumu hem siyaseten, hem de dinen yönlendiren Said Nursi denen zevat var. Ama ne hikmetse dizide bu ikisi hiç karşı karşıya gelmiyor.
Oysa yaşanan tarihte Aldülhamit ile Said Nursi'nin düşman olduğu açık. İnternetten biraz detay araştırayım dedim. Aman Allah'ım! Nasıl bir sömürü, nasıl bir tarihi sapkınlıklar var! 
Arama motoruna Abdülhamit, yazıyorsun. Onlarca sayfa açılıyor. Ama patentleri hep aynı zihniyetlerin. Said Nursi yazıyorsun. Aynı tablo. 
Bu sayfaları biraz inceledim. Osmanlı, Abdülhamit döneminde bir karış toprak bile kaybetmedi. Kıbrıs'ı, Filistin'i altın karşılığı satmadı, diye yazmışlar. Aksini iddia edenleri ise din düşmanı ilan etmişler.
Said Nursi devletin ve milletin bekası için, dini İslam'ın korunması için bin bir mücadele vermiş bir zatmış.  
Oysa tarihi kayıtlara bakıyorsun Osmanlı'nın en çok toprak kaybettiği dönem 2. Abdülhamit dönemi. Tunus, Girit, Mısır, Kıbrıs, Sırbistan, Karadağ, Romanya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Niş, Teselya, Kars, Batum, Ardahan olmak üzere 1 milyon 592 bin 806 kilometre kare toprak elden çıkmış.
Said Nursi denen zevata bakıyorsun, Osmanlı'nın bu zor döneminde etnik kimlik üzerinde bölme oyunlarına giriyor. Doğuda birçok ilde Kürtçülük ve Kürtçe resmi dil propagandaları yapıyor. İngilizlerin sözcülüğüne soyunuyor. Sapkın dini görüşleri, Mehdi olduğunu ilan etmesi ise her tarafa yayılıyor.   
İstanbul'a gelip Abdülhamit'e bir dilekçe vererek Kürdistan olarak adlandırılan bölgede 3 tane medrese açılmasını ve buralarda Kürt gençlerinin Kürtçe eğitim görmesini istiyor. Abdülhamit bu zevatın tehlikesini anlamış ve akıl hastanesine kapatmış.
Yine bu zevat 31 Mart Vakası nedeniyle tutuklanmış, divan-ı harbe verilmiş, tutuklanarak Üsküdar/Toptaşı Cezaevi'ne kapatılmış, Yıldız Askeri Mahkemeleri'nde de yargılanmış, mahkeme başkanı Şakir Paşa'ya tutarsız ifadeler vermiş, bu nedenle Fizan'a sürülmesine karar verilmiş, ancak mahkemenin kararıyla yeniden akıl hastanesine kapatılmıştır. Akıl hastanesinde bir yıl kalıyor. Bizzat kendi kitaplarında bu hapis hayatından, Kürtçülük için çektiği çilelerden iftiharla söz ediyor. 
Ama dizide bunlar yok. Sömürü altındaki sitelerde ve satılmış tarihçilerin kitaplarında da yok. 
Birçoğu da Abdülhamit ile Said Nursi'nin asla karşı karşıya gelmediğini, devletin bekası için beraber çalıştıklarını, 'yaşasın zalimler için cehennem' sözünü Abdülhamit için değil başkası için söylediğini yazarlar. 
Oysa devlet arşivleri ortada. Bu yalancılardan, bu tarih sahtekârlarından kurtulmamız lazım. 
Bugün toplumumuzun önemli bir kesimi hem 2. Abdülhamit, hem de Said Nursi hayranı. Oysa bu ikisi düşmandır. Onun için ya Abdülhamit, Ya Said Nursi, ya da gerçek tarih? Hangisi!