2002'de iktidara geldiklerinde 'paranın dini, imanı olmaz' diyenler, 'faizi, dünya gerçeği' olarak kabul edenler ne olduysa 2015 tarihinde faize bayrak açmaya karar verdiler.
İyi mi yaptılar? Şöyle cevap vereyim; Bataklığa düşmüş bir kişiyi düşünün ki, bataklığın içerisinde kendisine uzanan eli tutmuyor ve ısrarla ben çamura, bataklığa karşıyım, diyor. Bu kişinin, batağa karşı olması onu bataklıktan kurtulabilir mi? (O uzanan el faizsiz, milli paraya, senyoraja dayalı ekonomi modeli olan Milli ekonomi modeli elidir)
Öyle cümleler kuruluyordu ki, duyan bu ülkede faiz yok sanırdı. 'Faiz her kötülüğün anasıydı. Bankalar yasal tefeci' olarak ilan edilmiştiler. Faiz olan yerde bolluk, bereket olmaz, diyorlardı.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan 27 Şubat 2015'te; "Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur" cümlelerini bile kurmuştu.
Beş yıl geçti. Ger gelen gün, her gelen ay ve her gelen yıl bir önceki günden, aydan, yıldan daha kötü rakamlar ortaya çıkardı.
Özetlersek! Satışlar devam ediyor. Milli kaynaklar tarumar edilmiş vaziyette. Yüksek faiz var. Yüksek enflasyonda var. TL en çok değer kaybettiği zaman diliminde can çekişiyor. Haliyle ortaya kötü yönetim seçeneği çıkıyor.
Merkez Bankası Başkanı ve Damadın istifası, ardından atanan bakan ve başkanlardan sonra faizin arttırılması, buna karşın doların yine ateşlenmesi, Euro'nun kuru öksürüğe tutulması bir tarafa ben satış mevzundan gideceğim.
Yıllardır sattılar, sattılar, sattılar dedik. İktidar, 'alıp götürmüyorlar ya' şeklinde devam vermişti. Satmaya devam ediyorlar arkadaşlar.
Hani, denize düşen… diye bir atasözümüz yar ya! Yıllardır denizden çıkamıyorlar ve ha bire birilerine sarılıyorlar. Son üç-dört yıldır ise Katar'a sarılıyorlar. Malum bugünlerde yine satışlar gündemde.
Konunu iyi anlaşılması için 29 Ocak 2020 Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD'nin Filistin-İsrail meselesine yönelik hazırladığı sözde barış planına ilişkin şu sözlerini aklınıza yazın!
Ne diyordu Kalın? "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın vurguladığı gibi Kudüs kırmızı çizgimizdir ve Filistin toprakları satılık değildir".
Filistin toprakları satılık değil. Peki, Türkiye toprakları satılık mı?
Aylar önce 'Kanal İstanbul' malumu üzerine CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi geniş kapsamlı bir araştırma neticesinde hazırladığı raporu kamuoyuna sunmuştu. Rakamlar dehşet verici!
Son beş yılda 18 milyon 464 bin 149 metrekare toprak satmışlar.
2020'nin ilk 6 ayında ise 3 milyon 141 bin 911 metrekare toprak yabancılara satılmış.
Ali Haydar Hakverdi raporunda detayları da paylaşmıştı.
1.783 ABD vatandaşına son beş buçuk yılda 355 bin 995 metrekare toprak satılmış
1.981 Çin vatandaşına 254 bin 927 metrekare toprak satılmış.
10 bin 116 Rusya Federasyonu vatandaşına 225 bin 890 metrekare toprak satılmış.
Yunanistan vatandaşlarına 100 bin 919 metrekare toprak satılmış.
İsraillilere 220 bin 922, Ürdünlülere 2 milyon 452 bin 127 metrekare toprak satılmış.
11.571 km² yüzölçümüne ve 2 milyon 900 bin kişilik nüfusa sahip olan Katarlılar, ülkemizden 1 milyon 177 bin 780 metrekare toprak satın almış. Bilin bakalım nereden? Rapor devam ediyor. Detayları Sayın Hakverdi'nin sitesinden görebilirsiniz)
Biz konuya Katar üzerinden katarak devam edelim. Son üç, dört yıla kadar zenginlerin sefa sürdüğü, israf ve ifratın pik yaptığı, ülkesinde örtünen, Avrupa'da yayılan prenseslerin, çapkın veliahtların ülkesi olarak bilirdik Katar'ı.
İşte o Katar son üç, dört yıldır 20 milyar dolardan fazla parayı ülkemize göndermiş.
Yat, kat, arazi, toprak, yalı, saray, kanal, şirket, holding, tank-palet vs. karşılığında.
'Filistin toprakları satılık değildir' diyen Sayın Kalın'a soralım; Türk'ün toprağı satılık mıdır?
Kanal İstanbul'u kim istiyor? Kimin için yapılmak isteniyor?
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025