Sosyal bilimciler derler ki: "Osmanlı Devleti'nin ekonomik alanda gelişememesinin ve yarı sömürge haline gelmesinin en önemli sebebi, senyoraj hakkını kullanmamasıdır". Osmanlı Devleti, kamunun belli bir finansman kaynağı olan senyoraj yetkisini, İngiliz ve Fransız ortak sermayesine dayanan Osmanlı Bankası'na bırakmıştı. Bir başka deyişle, Osmanlı Devleti, kendi parasına, dolayısıyla ekonomisine hakim değildi. Ne yazık ki, Türkiye de yıllar sonra aynı konuma getirildi. Yani Merkez Bankası bağımsızlaştırıldı. Bu işi gerçekleştiren Kemal Derviş diyor ki: "Merkez Bankası'nın bağımsızlaştırılmasından söz ettiğimde herkes şaşırmıştı, ama sonunda bunu başardık". Evet, o meşhur "15 günde 15 yasa" furyasında, Merkez Bankası yasası da değiştirildi.Merkez Bankası eski başkanı Yaman Törüner, Merkez Bankası'nın önemini ve bağımsızlaştırılmasını şu şekilde anlatıyor: " Merkez Bankacılığı, ateş ve tekerlekle beraber dünyada yapılan en büyük üç icattan biridir. Merkez bankaları sayesinde devletler para basar ve bastıkları para kadar 'senyoraj' geliri elde ederler, yani, bastıkları para kadar halktan vergi toplamış olurlar. Bu açıdan bakıldığında, Merkez bankaları devletlerin bir parçasıdır ve prensip olarak devletten bağımsız olamazlar.Diğer bir deyişle, Merkez Bankalarının bağımsız olmaları, kendi devletlerini değil, kapitalist sistem yöneticilerini dinlemeleri anlamına gelir. Bir devlet, zaten kapitalist sistem yöneticilerinin isteklerini yerine getirmeye hazırsa, o devletin de onayıyla Merkez bankası bağımsız yapılır. Asıl 'senyoraj' gelirini, gelişmiş ülkeler Merkez bankaları elde ederler" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s.254). Bunları ifade eden Yaman Törüner, 2 Ocak 2006 tarihli Milliyet gazetesinde "Başbakan bu yıl ekonomide ne yapmalı?" başlıklı yazısında bakın ne diyor: "Ekonomide 'denileni yapma' politikası devam ettirilmelidir. IMF mandasından kesinlikle çıkılmamalıdır. Avrupa Birliği müzakereleri aksatılmadan sürdürülmelidir. Amerika ve İsrail ile ilişkiler daha da sıkılaştırılmalıdır. Bu aşamada risk almak gereksizdir". İşte, Türk aydınının hali bu. Rakkas gibi gidip gelmek. Aslında en büyük risk, Yaman Törüner'in söylediklerini yapmaktır. Onları yapmak, göz göre göre ölüm demektir. Dahası, AKP hükümetine böyle bir yol göstermeye hiç gerek yok ki. Zaten Başbakan Erdoğan, o söylenenleri hem yapıyor, hem de övünüyor. Muğla'da yaptığı bir konuşmada, kendilerinden önce sıkışıldığında hep Merkez Bankası'na para bastırıldığını bunun için "enflasyon da canavara dönüştüğünü" belirterek, "bunlar modern hırsız" dedi .(Akşam Gazetesi, 2 Ocak 2006). Halbuki, "milli gelirin üçte biri oranında emisyon hacmini artırarak senyoraj geliri elde edilmesi devletler için bir mecburiyettir. Aksi takdirde, piyasada yeteri miktarda tüketim olmayacağı için ekonominin dengeye oturtulması mümkün olmaz" (Bkz. A.g. e., s. 258). "Talebin üstünde para basılırsa enflasyon olur ve toplum fakirleşir" (A.g.e.,s.256). "Belli bir kural çerçevesinde uygulanmayan emisyon artışı talep enflasyonuna yol açar" (A.g.e., s.258) Para politikasında kullanılan sağlam ölçüler bunlar. Peki, hükümetin yaptığı nedir? Hükümetin yaptığı, senyoraj hakkından vazgeçmek ve o hakkı ABD'ye devretmektir. Onun içindir ki, modern hırsızlık ismine en lâyık ülke ABD'dir. Zira onun bastığı paranın kendi piyasasında hiçbir karşılığı bulunmamaktadır. Ülkemizde para miktarı çok mu, az mı? İsterseniz, bu konuda en yetkili kişi olan Merkez Bankası Başkanı S. Serdengeçti'yi dinleyelim: "Bu ülkede emisyonun milli gelire oranı düşüktür. Merkez Bankası evvelden beri basması gereken parayı basmamakta ve bunu faizleri yüksek tutmak için yapmaktadır. Rantiyeye hizmet etmeyi bırakıp çok para basılsa faizler düşecek, üretim ve yatırım artacak, üretim artınca enflasyon da düşecektir" (Hürriyet Gazetesi, 17.01.2005). Sayın Başbakan, demek ki, para basmak modern hırsızlık değil, basmamak modern ve klâsik hırsızlara, milletin hakkını yedirmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018