Şimdiye kadar demek ki kimse bu kapıyı yeniden açtırmaya yeltenmemiş veya kalkıştıysa da bunun herhalde başaramamıştır. Demek ki bazı mevzularda bazı insanların güçleri yeterli olmamaktadır. Neyse o da başka bir mevzudur. Şimdi, bir günümüzün konusuna dönelim.
Hıristiyan dünyasının lideri hatta liderleri var. Zirvedeki dini liderleri var. Bu liderlerin onları bir nevi birleştirme özellikleri var. Dini bakımdan bir ve beraber hareketlerinin sağlayabileceği zirve yönetimleri var.
Müslüman dünyasının
dini lideri var mı?
Ama bildiğim kadarıyla dünyada 1.5 milyar kadar Müslüman yaşamaktadır. Bunlar dünyanın her tarafında yaşam savaşı vermektedirler. Müslüman ülkelerinde yeraltı ve yerüstü zenginlikleri çok. Ama hallerine bakılırsa pek o kadar ileri gittikleri görülmemektedir. Organize değiller.
Genellikle ya monarşilerle veya cumhuriyetlerle idare edilmektedir. Ama ne cumhuriyet idareleri, ne de monarşiler onların kalkınmalarına gerektiği kadar fayda etmemiş gibi görülmektedir.
Aralarında yine eskiden Osmanlı'da olduğu gibi en kalkınmış ve gelişmiş ülke olarak yine Türkiye'miz görülmektedir. Kısacası önder ülke olması için yine de galiba en güçlü aday Türkiye olmaktadır. Ama yine de en gelişmiş ve Müslümanların % 98'ini oluşturduğu bir ülke durumundadır.
Aslında Türkiye'nin ne petrolü ne de yeraltı tabi gaz zenginlikleri var.
Var olan zenginliklerinden bile Türkiye henüz yeterince faydalanamamaktadır. Türkiye biraz daha silkinse, bu borçtan aşırı derecede AB sevdasından ve İMF tutkunluğundan kurtulsa, kendi iç güçlerine dönse, kendi milletine daha çok güvense, ilerlemesi çok daha hızlı ve güçlü olacağı muhakkaktır.
Türkiye laik cumhuriyet şeklinde idare edilmektedir. Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı vardır. Şu anda ülkemizdeki en büyük dini lider o olmaktadır.
Diğer taraftan Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye sınırlarını aşmamaktadır. Çünkü o sadece Türkiye'nin Diyanet İşleri Başkanı'dır.
Müslümanların ise bildiğim kadarıyla tüm ülkelerce kabul edilmiş genel bir dini lideri yoktur. Halifelik lağvedilmiş, ondan sonra da Müslümanlar adeta dini lidersiz kalmışlardır. Böylece inanç yönünde onları birleştiren bir lider neredeyse bulunmamaktadır. Belki bazı ülkelerin müşterek kabul ettikleri en yüksek liderleri vardır. Ama onların tüm İslam ülkelerce kabul edilen genel resmiyetleri henüz yoktur.
Öte taraftan İslam Birliği Organizasyonu vardır. Bu İslam Birliğinin yaklaşık olarak 50 küsür üyesi de vardır. Ama devamlı olan merkezi bir ülkesi adeta yoktur. Şimdi kendi kendime şu soruyu sormak istiyorum; acaba bu durum tüm İslam alemine ne kadar faydalı ve ne kadar zararlı olabiliyor? İslam Birliği'nin güçlü bir şekilde oluşmaması, acaba bu hususa da mı kısmen de olsa, bağlı olmaktadır? Diğer taraftan acaba bu konunun hal çaresi var mı, veya olabilir mi? Bunun yanında bu durum Hıristiyan Dünyası ve İslam dünyası arasında bir eşitsizlik oluşturmuyor mu?
Sonunda bir ülke çıkıp da bu eşitsizlikleri gideremez mi?
Hıristiyan dünyasının lideri hatta liderleri var. Zirvedeki dini liderleri var. Bu liderlerin onları bir nevi birleştirme özellikleri var. Dini bakımdan bir ve beraber hareketlerinin sağlayabileceği zirve yönetimleri var.
Müslüman dünyasının
dini lideri var mı?
Ama bildiğim kadarıyla dünyada 1.5 milyar kadar Müslüman yaşamaktadır. Bunlar dünyanın her tarafında yaşam savaşı vermektedirler. Müslüman ülkelerinde yeraltı ve yerüstü zenginlikleri çok. Ama hallerine bakılırsa pek o kadar ileri gittikleri görülmemektedir. Organize değiller.
Genellikle ya monarşilerle veya cumhuriyetlerle idare edilmektedir. Ama ne cumhuriyet idareleri, ne de monarşiler onların kalkınmalarına gerektiği kadar fayda etmemiş gibi görülmektedir.
Aralarında yine eskiden Osmanlı'da olduğu gibi en kalkınmış ve gelişmiş ülke olarak yine Türkiye'miz görülmektedir. Kısacası önder ülke olması için yine de galiba en güçlü aday Türkiye olmaktadır. Ama yine de en gelişmiş ve Müslümanların % 98'ini oluşturduğu bir ülke durumundadır.
Aslında Türkiye'nin ne petrolü ne de yeraltı tabi gaz zenginlikleri var.
Var olan zenginliklerinden bile Türkiye henüz yeterince faydalanamamaktadır. Türkiye biraz daha silkinse, bu borçtan aşırı derecede AB sevdasından ve İMF tutkunluğundan kurtulsa, kendi iç güçlerine dönse, kendi milletine daha çok güvense, ilerlemesi çok daha hızlı ve güçlü olacağı muhakkaktır.
Türkiye laik cumhuriyet şeklinde idare edilmektedir. Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı vardır. Şu anda ülkemizdeki en büyük dini lider o olmaktadır.
Diğer taraftan Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye sınırlarını aşmamaktadır. Çünkü o sadece Türkiye'nin Diyanet İşleri Başkanı'dır.
Müslümanların ise bildiğim kadarıyla tüm ülkelerce kabul edilmiş genel bir dini lideri yoktur. Halifelik lağvedilmiş, ondan sonra da Müslümanlar adeta dini lidersiz kalmışlardır. Böylece inanç yönünde onları birleştiren bir lider neredeyse bulunmamaktadır. Belki bazı ülkelerin müşterek kabul ettikleri en yüksek liderleri vardır. Ama onların tüm İslam ülkelerce kabul edilen genel resmiyetleri henüz yoktur.
Öte taraftan İslam Birliği Organizasyonu vardır. Bu İslam Birliğinin yaklaşık olarak 50 küsür üyesi de vardır. Ama devamlı olan merkezi bir ülkesi adeta yoktur. Şimdi kendi kendime şu soruyu sormak istiyorum; acaba bu durum tüm İslam alemine ne kadar faydalı ve ne kadar zararlı olabiliyor? İslam Birliği'nin güçlü bir şekilde oluşmaması, acaba bu hususa da mı kısmen de olsa, bağlı olmaktadır? Diğer taraftan acaba bu konunun hal çaresi var mı, veya olabilir mi? Bunun yanında bu durum Hıristiyan Dünyası ve İslam dünyası arasında bir eşitsizlik oluşturmuyor mu?
Sonunda bir ülke çıkıp da bu eşitsizlikleri gideremez mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006