Atatürk'ün annesi ve halası Zübeyde ve Emine hanımlar, henüz Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmadığı, ülkenin savaşlarla yorgun ve fakir düştüğü 1922 yılında Darülşafaka'daki şehit çocuklarına "mevsim meyveleri" alınması için 200 lira vakfetmişler.
Osmanlı; bir vakıf medeniyeti
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Dr. Nazif Öztürk, "Vakıf Haftası ve Vakıf Medeniyeti" konulu sempozyumda "Osmanlı'dan Cumhuriyete Sosyal Yardımlaşma Kuruluşları" konulu bildiri sundu. Türk toplumunun geleneksel kültür anlayışı içinde vakıf kurmanın büyük bir önem taşıdığına işaret eden Dr. Öztürk, Osmanlı padişah ve paşalarının eşleri ve kızlarının yanı sıra üst düzey yöneticilerin eşlerinin de fakir ve muhtaç kişilere yardım için bu tür vakıflar kurduklarını söyledi. Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım ile halası Emine Hanım'ın da henüz Birinci Dünya Savaşı'nın bittiği, arkasından Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı ve herkesin çok kıt imkanlara sahip olduğu 1922 yılında "Her yıl hatim ve Mevlit okutulması ve Darülşafaka'da okuyan öğrencilere mevsim meyvelerinin alınması ve ikram edilmesi için" 200 lira vakfettiklerini söyledi.
'Fakir şehit çocukları
mahrum kalmasınlar'
Bunun çok hassas ve çok anlamlı bir bağış olduğunu ifade eden Dr. Öztürk, şunları kaydetti: "Darülşafaka'ya daha çok babaları savaşlarda şehit olmuş çocuklar alınıyordu. Zübeyde ve Emine hanımlar, fakir şehit çocukları bunlardan mahrum kalmasınlar diye böyle bir bağış yapmışlar. Bu gerçekten çok hassas ve duygusal bir olay. Eğer daha çok imkanları olsaydı, belki dedaha farklı şeyler yapabileceklerdi. Bu kadar buldular, bu kadar yaptılar." Dr. Öztürk, Zübeyde ve Emine hanımların o zaman yaptıkları bu bağışın akıbetinin bilinmediğini belirterek, "Normalde vakıf geleneğine göre bu uygulamanın devam etmesi lazım, ama Zübeyde Hanım'ın yaptığı gibi para vakfedenlerin tapuları da olmadığı için özellikle onlar hemen kaybolmuş ve erimişler. Ben bugün bu paranın mevcut olduğu ve uygulamanın sürdüğü kanaatinde değilim. Bütün nukut vakıflarında olduğu gibi o da maalesef bu hızlı enflasyon karşısında erimiştir" diye konuştu.
Osmanlı; bir vakıf medeniyeti
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Dr. Nazif Öztürk, "Vakıf Haftası ve Vakıf Medeniyeti" konulu sempozyumda "Osmanlı'dan Cumhuriyete Sosyal Yardımlaşma Kuruluşları" konulu bildiri sundu. Türk toplumunun geleneksel kültür anlayışı içinde vakıf kurmanın büyük bir önem taşıdığına işaret eden Dr. Öztürk, Osmanlı padişah ve paşalarının eşleri ve kızlarının yanı sıra üst düzey yöneticilerin eşlerinin de fakir ve muhtaç kişilere yardım için bu tür vakıflar kurduklarını söyledi. Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım ile halası Emine Hanım'ın da henüz Birinci Dünya Savaşı'nın bittiği, arkasından Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı ve herkesin çok kıt imkanlara sahip olduğu 1922 yılında "Her yıl hatim ve Mevlit okutulması ve Darülşafaka'da okuyan öğrencilere mevsim meyvelerinin alınması ve ikram edilmesi için" 200 lira vakfettiklerini söyledi.
'Fakir şehit çocukları
mahrum kalmasınlar'
Bunun çok hassas ve çok anlamlı bir bağış olduğunu ifade eden Dr. Öztürk, şunları kaydetti: "Darülşafaka'ya daha çok babaları savaşlarda şehit olmuş çocuklar alınıyordu. Zübeyde ve Emine hanımlar, fakir şehit çocukları bunlardan mahrum kalmasınlar diye böyle bir bağış yapmışlar. Bu gerçekten çok hassas ve duygusal bir olay. Eğer daha çok imkanları olsaydı, belki dedaha farklı şeyler yapabileceklerdi. Bu kadar buldular, bu kadar yaptılar." Dr. Öztürk, Zübeyde ve Emine hanımların o zaman yaptıkları bu bağışın akıbetinin bilinmediğini belirterek, "Normalde vakıf geleneğine göre bu uygulamanın devam etmesi lazım, ama Zübeyde Hanım'ın yaptığı gibi para vakfedenlerin tapuları da olmadığı için özellikle onlar hemen kaybolmuş ve erimişler. Ben bugün bu paranın mevcut olduğu ve uygulamanın sürdüğü kanaatinde değilim. Bütün nukut vakıflarında olduğu gibi o da maalesef bu hızlı enflasyon karşısında erimiştir" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.