ABD'nin İran ile ilgili "derin sessizliği" dikkat çekici.
Irak'ı işgal günlerinin daha başında tepkilere rağmen İran'a ultimatomlar yağdırmaktan çekinmeyen Washington, nedense şimdi suskun.
En son Dişi Neo-con Condolesa Rice'in açıklamaları vardı. "Bölgede 22 ülke için ciddi değişiklikler düşünüyoruz" diye...
O günden bu tarafa Amerikan cephesinde yeni bir ses yok? Acaba niye?
Şahinler dünyaya nizamat (!) verme sevdalarından vazmı geçtiler?
Yoksa Irak batağı gözlerini korkuttuda o nedenle mi, İran'in başına tebelleş olmakan vazgeçtiler?
11 Eylül'ün "içerden planladığı" konusunda tüm dünyada bir görüş birliği varken yani bir güç ki, kendi ülkesinde binlerce insanı "Ortadoğu'ya jandarma olmak adına" katledebiliyorsa , İran'ı bu kadar kolay unutabilir mi?
Bu konunun bizim açımızdan hayati önemi şu kritik sorudan geçiyor.
ABD acaba Irak'a çekmeye çalıştığı Türk askerini Irak'a karşıda kullanmayı düşünüyor olabilir mi?
Acaba İran tartışmalarının gündemden "şimdilik" düşürülme sebebi bu mu?
Hükümet ve aslında tüm kararvericiler bir taktik içinde görünüyorlar. Halk ayakta uyutuluyor.
Türk askerini bölgeye göndermeyecek her türlü engel, ince ayak oyunlarıyla temizleniyor.
8.5 milyar $'lık kredi bal gibi "Irak'a asker gönderme" şartını bağlandığı halde gerçeği, yalana çeviriyorlar.
PKK'yı temizleme sözü aynı şarta bağlı olduğu halde, üstelik Ameikan isteğiyle af yasası da çıkarılmasına rağmen bu konudaki "uzatmaları" görmezden geliyorlar. Washginton'un PKK'yı bölgeden çıkarma vaadini altı ay sonrasına atan açıklamaları için, kulaklarının üzerine yatmayı tercih ediyorlar.
Irak'a asker gönderme sürecinin devamında İran ayağının olduğunu bilmelerine rağmen tıpkı PKK gibi, tıpkı Kredi şartı gibi bu konuyu da elbirliğiyle gündem dışında tutuyorlar.
Oysa şu temel noktaların altının kırmızı,kalın harflerle çizilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
1- Türkiye Irak'ta bir batağa çekiliyor.
2- Şiilerin dini liderinin -ölümünde bir milyon insanı mezarı başında toplamıştı- bir oldu bittiyle "götürüldüğü" bir zamanda bu unsurlar bir takım gerekçeler üretilerek, Türk askerine saldırtılabilir.
3- Türk askerinin muhtemel cevabı durumunda İran, konuya hem de Irak'ta müdahil olabilir.
4- Bu denklemde İran ve Türkiye kaçınılmaz bir şekilde karşı karşıya gelir.
Bu dört maddeye şunu da ekleyelim. Türkiye'de İran konusunda zaten yıllar içinde oluşturulmuş anlamlı bir hassasiyet var. "İran'ın nükleer tesisleri bizim içinde tehlikelidir" diyen anlayış rahatlıkla bu oyuna teşne olur, olabilir.
ABD bu işlerin kompetanı... Bir olayı bir ülkeye havale edeceği zaman "gelin bu işi yapın" demiyor. Başka yollardan oluşturduğu kurgularla o ülkeyi "talepkar" haline dönüştürüyor. Şunu demek istiyoruz.
Hafta sonu Türkmen Cephesi'nden M. Kemal Yayçılı'ya sormuştuk;
"Amerika Irak'ı nezaman terk edecek" şeklinde bir soruyu Mayville yöneltebiliyormusunuz diye?
Yayçılı'nın cevabı;
"Biz onlara lütfen daha fazla buralarda kalın diyoruz, siz neden bahsediyorsunuz" demişti.
Anlatmak istediğimiz şey bu...
İran'a komşusu Irak üzerinden girmeyi planlayan ABD, bu ülkeyle Türkiye'yi savaş haline sokup ardından bizi, "kendisinden yardım isteyen ülke" haline getirebilir.
İşin kilit noktası bu, anahtarı ise Irak'a götürülecek(!) Türk askeri...
Önce Irak sonra İran, daha sonrası Allah Kerim.
Gelişmelere, unutturulan gündeme ve ısrarla da bu tehlikeli konulara yönelik "Ankara tavrına" dikkat üstüne dikkat diyoruz.
Irak'ı işgal günlerinin daha başında tepkilere rağmen İran'a ultimatomlar yağdırmaktan çekinmeyen Washington, nedense şimdi suskun.
En son Dişi Neo-con Condolesa Rice'in açıklamaları vardı. "Bölgede 22 ülke için ciddi değişiklikler düşünüyoruz" diye...
O günden bu tarafa Amerikan cephesinde yeni bir ses yok? Acaba niye?
Şahinler dünyaya nizamat (!) verme sevdalarından vazmı geçtiler?
Yoksa Irak batağı gözlerini korkuttuda o nedenle mi, İran'in başına tebelleş olmakan vazgeçtiler?
11 Eylül'ün "içerden planladığı" konusunda tüm dünyada bir görüş birliği varken yani bir güç ki, kendi ülkesinde binlerce insanı "Ortadoğu'ya jandarma olmak adına" katledebiliyorsa , İran'ı bu kadar kolay unutabilir mi?
Bu konunun bizim açımızdan hayati önemi şu kritik sorudan geçiyor.
ABD acaba Irak'a çekmeye çalıştığı Türk askerini Irak'a karşıda kullanmayı düşünüyor olabilir mi?
Acaba İran tartışmalarının gündemden "şimdilik" düşürülme sebebi bu mu?
Hükümet ve aslında tüm kararvericiler bir taktik içinde görünüyorlar. Halk ayakta uyutuluyor.
Türk askerini bölgeye göndermeyecek her türlü engel, ince ayak oyunlarıyla temizleniyor.
8.5 milyar $'lık kredi bal gibi "Irak'a asker gönderme" şartını bağlandığı halde gerçeği, yalana çeviriyorlar.
PKK'yı temizleme sözü aynı şarta bağlı olduğu halde, üstelik Ameikan isteğiyle af yasası da çıkarılmasına rağmen bu konudaki "uzatmaları" görmezden geliyorlar. Washginton'un PKK'yı bölgeden çıkarma vaadini altı ay sonrasına atan açıklamaları için, kulaklarının üzerine yatmayı tercih ediyorlar.
Irak'a asker gönderme sürecinin devamında İran ayağının olduğunu bilmelerine rağmen tıpkı PKK gibi, tıpkı Kredi şartı gibi bu konuyu da elbirliğiyle gündem dışında tutuyorlar.
Oysa şu temel noktaların altının kırmızı,kalın harflerle çizilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
1- Türkiye Irak'ta bir batağa çekiliyor.
2- Şiilerin dini liderinin -ölümünde bir milyon insanı mezarı başında toplamıştı- bir oldu bittiyle "götürüldüğü" bir zamanda bu unsurlar bir takım gerekçeler üretilerek, Türk askerine saldırtılabilir.
3- Türk askerinin muhtemel cevabı durumunda İran, konuya hem de Irak'ta müdahil olabilir.
4- Bu denklemde İran ve Türkiye kaçınılmaz bir şekilde karşı karşıya gelir.
Bu dört maddeye şunu da ekleyelim. Türkiye'de İran konusunda zaten yıllar içinde oluşturulmuş anlamlı bir hassasiyet var. "İran'ın nükleer tesisleri bizim içinde tehlikelidir" diyen anlayış rahatlıkla bu oyuna teşne olur, olabilir.
ABD bu işlerin kompetanı... Bir olayı bir ülkeye havale edeceği zaman "gelin bu işi yapın" demiyor. Başka yollardan oluşturduğu kurgularla o ülkeyi "talepkar" haline dönüştürüyor. Şunu demek istiyoruz.
Hafta sonu Türkmen Cephesi'nden M. Kemal Yayçılı'ya sormuştuk;
"Amerika Irak'ı nezaman terk edecek" şeklinde bir soruyu Mayville yöneltebiliyormusunuz diye?
Yayçılı'nın cevabı;
"Biz onlara lütfen daha fazla buralarda kalın diyoruz, siz neden bahsediyorsunuz" demişti.
Anlatmak istediğimiz şey bu...
İran'a komşusu Irak üzerinden girmeyi planlayan ABD, bu ülkeyle Türkiye'yi savaş haline sokup ardından bizi, "kendisinden yardım isteyen ülke" haline getirebilir.
İşin kilit noktası bu, anahtarı ise Irak'a götürülecek(!) Türk askeri...
Önce Irak sonra İran, daha sonrası Allah Kerim.
Gelişmelere, unutturulan gündeme ve ısrarla da bu tehlikeli konulara yönelik "Ankara tavrına" dikkat üstüne dikkat diyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021