'Dünya bir leştir, taliplileri köpektir!' seslendirme dosyası:
Sevgili Ömer,
"Ben de alkol kullanmayan ve ondan uzak durulması gerektiğine inanan bir insanım,
…ortaklarımın hepsi alkol kullanıyor ve toplantılardan sonra da alkol alacakları toplantılara çıkıyoruz, ortaklarımın yat gezilerinde içki görüntülerini paylaşması insani bir şeydir ve onların en doğal hakkıdır" beyanının üzerine birkaç hususu senle paylaşmayı sorumluluk addediyorum.
Bildiğin üzere Kur'an-ı Kerîm içkiyi yasaklamış ve onun haram olduğunu bildirmiştir:
"Ey İman edenler, içki kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın amelinden bir murdardır." Maide5/90-91
Hz. Peygamber (s.a.s)'in çeşitli hadisleri de bu konudaki uygulama esaslarını gösterir:
Her sarhoşluk veren şey şaraptır ve her sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse şarabı dünyada içer de ona devam üzere iken tövbe etmeden ölürse, âhirette kevser şarabını içemez." (Müslim, Eşribe, 73).
Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır." (el-Askalânî, Bulûgu'l Merâm, Terc. A. Davudoğlu, lV, 61 vd)
İçki senin de bileceğin üzere Ehli Sünnet/Şia tüm alimler tarafından büyük günah olarak kabul edilmiştir. Bu husus da sanıyorum ki bir tereddütün yoktur. Ve fakat bir başka mesele daha var ki içki içmenin kendisinden çok daha büyük bir günah alanına işaret ediyor. O da şu:
Günahını ifşâ etmek!
"Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: "Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!" der. Böylece o, geceleyin Allah kendisini(n işlediği günahı) örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah'ın örtüsünü açar. İşte bu da, günahı alenî işlemenin bir çeşididir." (Buharî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52-2990)
Acaba niçin böyle? Hz Resul niçin günahı faş etmeyi, günahın kendisinden daha büyük bir günah ve günahı aleni işleyenleri affa mazhar olamayacaklar sınıfına dahil ediyor.
Büyükler bunu şöyle izah ediyorlar:
1) Nefsin hava ve hevesinden kaynaklanan bir günah ile, nefsin kibir ve gururundan kaynaklanan günahlar aynı değildir.Sırf nefsin istekleri doğrultusunda yapılan günahlar, bir cehalet ve gafletin sonucudur. Kibir ve gururla yapılan bir günah ise, doğrudan Allah'a karşı bilinçli olarak yapılan bir isyandır. Birinci şeklide yapılan günah, kişinin insan olarak sabırsızlığını, dirençsizliğini, acizliğini ve cehaletini gösterir. İkinci şekildeki günah ise, kişinin büyüklenmesi, ukalalığı, şımarıklığı ve zımnen Allah'a karşı bir nevi meydan okuma anlamına gelir. Bu sebepledir ki, birinci şekildeki günahın affedilebilirliği söz konusu olduğu halde, ikinci şekildeki günah af kapsamının dışında tutulmuştur. Meşhur günah hadisesinde, Hz. Adem'in affedilmesi, Şeytanın affedilmemesinin önemli bir hikmeti de budur.
2) Allah'ın günahını örttüğü kimsenin, onu arkadaşına söylemesi, onun örtme lütfunu hiç saymak, ne insandan ne de Allah'tan korkmadığını, onlardan utanmadığını, dilediğini açık veya gizli yapabileceğini ilan etmek anlamına gelir. Bu edepsizce meydan okuma -tövbe edilmediği veya bunu telafi edecek güzel işler yapılmadığı takdirde- dünya veya ahirette bir karşılığının olacağı muhakkaktır.
3) Günah toplumda çirkin bir fiil olarak kabul edilir. Kişinin günahlarını açığa vurması, başkasını zımnen günah işlemeye teşviktir. Bu açıdan bakıldığı zaman bu kişiye bakarak günah işleyenlerin işledikleri günahların bir misli bunun defterine yazılır. Bu da adamın günahlarını öyle çoğaltıp büyütür ki, af kapsamının dışına iter.
4) Bir hadiste, özetle şöyle ifade edilmiştir: "Kıyamet günü, Allah bazı kullarını hesaba çekerken, onların gizli yaptıkları suçlarını da onların yüzüne söyler ve onlar da kabul ederler. Ancak Allah, "Ben bu günahlarını dünyada örttüm, şimdi de örterim" diye buyurur."
Allah'ın bu büyük örtme ikramını boşa çıkarmak, suçunu açığa vurmak ve bu sebeple de kıyamet gününde bu kusurlarının örtünüp bağışlanmasına mani olmak Allah'ın gazabını muciptir. Hadiste bu tehlikeye de dikkat çekilmiş olabilir. (krş. İbn Battal, 9/263-64; İbn Hacer, 10/486-488, el-Ayni, 22/138-139)
Kısaca Münavi'nin ifadesiyle, gizli günahını açığa vuran kişi:
1. Allah'ın kusurunu örtme ihsanına karşı hıyanet eder.
2. Günahlara karşı başkasının meylini uyandırmakla bir cinayet işler.
3. Bizzat başkasını günah işlemeye teşvik etmek niyeti varsa bu da ayrı bir cinayet demektir.
Demek ki, kendi asıl günahı ile birlikte bu cinayetlerin sayısı dörde yükselir. (Feyzu'l-Kadir, 5/a11)
Uzun bir mektuptan kısa bir bölüm... Hayırlı pazarlar.
"Ben de alkol kullanmayan ve ondan uzak durulması gerektiğine inanan bir insanım,
…ortaklarımın hepsi alkol kullanıyor ve toplantılardan sonra da alkol alacakları toplantılara çıkıyoruz, ortaklarımın yat gezilerinde içki görüntülerini paylaşması insani bir şeydir ve onların en doğal hakkıdır" beyanının üzerine birkaç hususu senle paylaşmayı sorumluluk addediyorum.
Bildiğin üzere Kur'an-ı Kerîm içkiyi yasaklamış ve onun haram olduğunu bildirmiştir:
"Ey İman edenler, içki kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın amelinden bir murdardır." Maide5/90-91
Hz. Peygamber (s.a.s)'in çeşitli hadisleri de bu konudaki uygulama esaslarını gösterir:
Her sarhoşluk veren şey şaraptır ve her sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse şarabı dünyada içer de ona devam üzere iken tövbe etmeden ölürse, âhirette kevser şarabını içemez." (Müslim, Eşribe, 73).
Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır." (el-Askalânî, Bulûgu'l Merâm, Terc. A. Davudoğlu, lV, 61 vd)
İçki senin de bileceğin üzere Ehli Sünnet/Şia tüm alimler tarafından büyük günah olarak kabul edilmiştir. Bu husus da sanıyorum ki bir tereddütün yoktur. Ve fakat bir başka mesele daha var ki içki içmenin kendisinden çok daha büyük bir günah alanına işaret ediyor. O da şu:
Günahını ifşâ etmek!
"Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: "Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!" der. Böylece o, geceleyin Allah kendisini(n işlediği günahı) örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah'ın örtüsünü açar. İşte bu da, günahı alenî işlemenin bir çeşididir." (Buharî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52-2990)
Acaba niçin böyle? Hz Resul niçin günahı faş etmeyi, günahın kendisinden daha büyük bir günah ve günahı aleni işleyenleri affa mazhar olamayacaklar sınıfına dahil ediyor.
Büyükler bunu şöyle izah ediyorlar:
1) Nefsin hava ve hevesinden kaynaklanan bir günah ile, nefsin kibir ve gururundan kaynaklanan günahlar aynı değildir.Sırf nefsin istekleri doğrultusunda yapılan günahlar, bir cehalet ve gafletin sonucudur. Kibir ve gururla yapılan bir günah ise, doğrudan Allah'a karşı bilinçli olarak yapılan bir isyandır. Birinci şeklide yapılan günah, kişinin insan olarak sabırsızlığını, dirençsizliğini, acizliğini ve cehaletini gösterir. İkinci şekildeki günah ise, kişinin büyüklenmesi, ukalalığı, şımarıklığı ve zımnen Allah'a karşı bir nevi meydan okuma anlamına gelir. Bu sebepledir ki, birinci şekildeki günahın affedilebilirliği söz konusu olduğu halde, ikinci şekildeki günah af kapsamının dışında tutulmuştur. Meşhur günah hadisesinde, Hz. Adem'in affedilmesi, Şeytanın affedilmemesinin önemli bir hikmeti de budur.
2) Allah'ın günahını örttüğü kimsenin, onu arkadaşına söylemesi, onun örtme lütfunu hiç saymak, ne insandan ne de Allah'tan korkmadığını, onlardan utanmadığını, dilediğini açık veya gizli yapabileceğini ilan etmek anlamına gelir. Bu edepsizce meydan okuma -tövbe edilmediği veya bunu telafi edecek güzel işler yapılmadığı takdirde- dünya veya ahirette bir karşılığının olacağı muhakkaktır.
3) Günah toplumda çirkin bir fiil olarak kabul edilir. Kişinin günahlarını açığa vurması, başkasını zımnen günah işlemeye teşviktir. Bu açıdan bakıldığı zaman bu kişiye bakarak günah işleyenlerin işledikleri günahların bir misli bunun defterine yazılır. Bu da adamın günahlarını öyle çoğaltıp büyütür ki, af kapsamının dışına iter.
4) Bir hadiste, özetle şöyle ifade edilmiştir: "Kıyamet günü, Allah bazı kullarını hesaba çekerken, onların gizli yaptıkları suçlarını da onların yüzüne söyler ve onlar da kabul ederler. Ancak Allah, "Ben bu günahlarını dünyada örttüm, şimdi de örterim" diye buyurur."
Allah'ın bu büyük örtme ikramını boşa çıkarmak, suçunu açığa vurmak ve bu sebeple de kıyamet gününde bu kusurlarının örtünüp bağışlanmasına mani olmak Allah'ın gazabını muciptir. Hadiste bu tehlikeye de dikkat çekilmiş olabilir. (krş. İbn Battal, 9/263-64; İbn Hacer, 10/486-488, el-Ayni, 22/138-139)
Kısaca Münavi'nin ifadesiyle, gizli günahını açığa vuran kişi:
1. Allah'ın kusurunu örtme ihsanına karşı hıyanet eder.
2. Günahlara karşı başkasının meylini uyandırmakla bir cinayet işler.
3. Bizzat başkasını günah işlemeye teşvik etmek niyeti varsa bu da ayrı bir cinayet demektir.
Demek ki, kendi asıl günahı ile birlikte bu cinayetlerin sayısı dörde yükselir. (Feyzu'l-Kadir, 5/a11)
Uzun bir mektuptan kısa bir bölüm... Hayırlı pazarlar.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021