Her Öğretmenler Günü'nde içim sızlar. Yurdumun dört bir köşesinde mini mini çocuklara verilen yüz binlerce emeği. O sevgi dolu yaklaşımları. Gün be gün büyüyüp bilgi ile donanan öğrencileri.
Her sabah taze toplanmış kır çiçekleri gibi sınıfı dolduran çocukları anımsarım.
Biliriz ki, her Öğretmenler Günü daha bir içten ve sıcak sarılırlar, gözleri ışıl ışıl…
Yolda gördüğümüz zaman önümüzü iliklediğimiz, gülümseyerek yaklaştığımız, hatırını sorduğumuz, ellerini öptüğümüz öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nde bir başka çarpar yürekleri…
Toplumun gelişmesi için son derece zor koşullarda çalışan, evdeki sorunlarını okula yansıtmayan, her zaman güler yüzlü ve hoşgörülü olmaya çalışan, okul sonrası maaşı yetmediği için ek işler yapan, bir yandan da çağın gerisinde kalmamak için kendi teknoloji ve bilgi eksiğini gidermeye çabalayan, dinlenme zamanında sınıfa yetişemeyen bir öğrenciyi yetiştirmek için uğraşan, aile içindeki bir anlaşmazlıkta destekçi ve sorun çözücü olan, bazen kendi öğle kumanyasını bile öğrencisi ile paylaşan öğretmenlerin günü kutlu olsun…
Düşüp dizini sıyıran öğrencisine soğuk suyla pansuman yapan, yarası derinse kucaklayıp sağlık ocağına veya hastaneye götüren, gözündeki rahatsızlığı ilk fark eden genellikle onlardır. Sadece kalem tutmayı ve yazı yazmayı değil, bazen bir terzi gibi iğne tutmayı, halıya ilmek atmayı, sağlıklı yaşamayı, zamanı doğru kullanmayı, yediği içtiği, giydiği, kullandığı şeylerin değerini bilmeyi öğreten kişidir öğretmen. Her bir bilgi için döktüğü terlerdir onu bugün ayakta tutan…
Öğretmenlik görevini yerine getirmek için teröre kurban gidenlerin, anasından babasından ayrı düşenlerin, bebelerini komşuya emanet edenlerin süt parası, ekmek parası, kira parası, okutmak için okul parası biriktirenlerin, öğretmenliği yeni nesli aydınlatmak için bir meşale gibi taşıyanların günüdür…
Okul yolunda giderken, eski bir paltoyu yeni gibi giyen, altı delik ayakkabısı ile su birikintilerinden sekerek geçen, zor açılıp kapanan bir şemsiye ile önünüzde yürüyen, yıpranmış çantasında yazılı kâğıtlarını taşıyan belki de sizin öğretmeninizdir.
Bir gün araba ile işe giderken kaldırımda iki büklüm olmuş, alışık adımlarını gördüğünüz belki Nezahat öğretmendir. İleride bastonunu ittirerek karşıya geçmeye çalışan belki de matematikçi Saim öğretmendir.
Az ötede durakta otobüs bekleyen gördüğünüz kişi, Atatürk kaşlı yaşlı okul müdürünüz Vahit Bey olabilir.
Bugün arabanıza binmenizi sağlayan, trafik kurallarını öğreten, cep telefonunuzdaki mesajları okumanızı borçlu olduğunuz bu insanları sakın unutmayın.
Onlar sizin ailenizden sonra hayat yolunuzdaki kilometre taşlarınızdır.
Çünkü öğretmenin kaderi bıkıp usanmadan öğretmektir.
Soğuk bir sınıfı ısıtan, karanlık düşünceleri aydınlatan, bazen bir akıl hocasıdır... Bazen anne baba yarısıdır. Bazen de hayatınıza yön çizen bir pusula, bazen bir gece yarısı doğru yolu bulmanız için gökyüzündeki yıldız haritasıdır.
Ve,
Bizim kahramanlarımızdır öğretmenlerimiz…
Ve,
Unutulmaz hiç birinin isimleri… Ne kadar kıskanılsalar da.
Ve,
Cumhuriyet düşmanları onların bilgilerini ne kadar hazmetmeseler de,
Kırlardaki rengârenk çiçeklerin kokuları gibi anımsanır bilgi kokuları…
Sonsuz gökyüzüne serpilmiş yıldızlardan yeryüzüne düşmüşler gibi öylesine çokturlar anıları ile…
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024
- Kıyılarda sorun büyük… / 05.08.2024
- Bir kral, bir prenses ve bir Demir Leydi / 28.07.2024
- Koca Nazım… / 04.06.2024
- Bizim 19 Mayıslarımız… / 19.05.2024
- Helallik / 14.05.2024
- Gerçek… / 18.01.2024
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023