İnsan olan sadece canı yandığı için ağlamaz.
İnsan olan, bir başkasının canı yandığı zamanda ağlayabilir.
Vatanını seven, vatanını korumak için göğsünü siper edenler için de ağlar…
Tanısanız da, tanımasanız da… Herhangi bir yakınlığınız olsa da, olmasa da… Gönül bağınız olsa da, olmasa da…
Sonunda aynı halkın bir bireyi iseniz; aynı topraklar üzerinde yaşıyorsanız ve sizin için yaşamını ortaya koymuşsa, zamanında aynı üniformayı giyip aynı yoldan geçmiş, ayni eğitimi almış iseniz, aynı askerlik andını içmişseniz o sizin kardeşinizdir.
Başına bir şey geldiğinde elbette yüreğiniz burulacak, karnınıza yumruk yemiş gibi olacak, ona kötülük edenlere hınçlanacak, çözümsüz kalınca hırçınlaşacak, göz pınarlarınızda biriken gözyaşınızı tutamayacaksınız.
***
Eğer ölen vatan savunmasında görev almış bir fert ise kahpe bir kurşun ciğerini delip geçmiş ise sizin de ciğeriniz aynı oranda acır. Gözünüze uyku girmez, çözümsüz kalan elleriniz duadan başka bir şey yapamaz.
Ağzınız 'nedenleri' sorgulamak istese de susarsınız.
Asker ocağındaki her Mehmetçiğin başta yaradan olmak üzere bir koruyucusu, arkasında binlerce kardeşi, gittiği yerde onun gibi şehit olmuş yüzlerce arkadaşı vardır.
Vardır da, insanın gücüne giden, bir avuç çapulcunun şanlı bir tarihe sahip koca bir Türk ordusuna kafa tutuyor olması, kalleşçe ölüm saçmasıdır.
Eh düşman bu… Karşına mertçe çıkacak hali yok ya? Pusular kuracak, yalanlar söyleyecek, kendi amacını gerçekleştirmek için seni arkadan vuracaktır.
Gündüz külahlı, gece silahlı olacaktır. Senin zayıf noktanı kollayacak, oraya saldıracaktır. Senin saflığından, iyi niyetinden, samimiyetinden faydalanacaktır. Sana içine zehir konmuş elmayı sunacak, sen ölürken gülerek seyredecektir.
***
Tuzağa düşmemenin tek yolu geçmişten ders çıkarmaktır.
Tıpkı Atatürk gibi…
Savaş alanlarında kitap okuyan, geçmişin savaş oyunlarını ezberleyen, dostu düşmanı birbirinden ayırmak için belli bir akıl süzgecinden geçirmek, düşmanının bir sonraki hamlesini "Akletmek" gerek. "Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir" diyen ve bunu yüz yıllar sürecek bir savaşın sloganı yapan düşmanlarla çevrili olduğumuzu unutmamak zorundayız.
Bilmeliyiz ki, bundan sonra milletler arasındaki savaşlar silahların, göğüs göğüse çarpışmaların savaşı olmayacaktır.
Bundan sonraki savaşlar teknolojilerin savaşlarıdır. Akıllı füzelerin, uçan arabaların, derin sularda giden denizaltıların ve güdümlü füzelerin, uzaydan yönetilen uyduların hedefleri saptadığı, belli bir bölgede çıkarılacak yapay fırtınaların, yağmurların, depremlerin, sellerin, yıldırımların, kuraklığın veya sel baskınlarının kullanıldığı savaşlar olacaktır.
Bu nedenle okuma imkânı bulamayan, kazandığı üniversiteyi bırakmak zorunda kalan 728 bin öğrencinin gözyaşlarının silinmesi, bilim yuvalarına dönülmesinin sağlanması, yurt dışına gitmek zorunda olduğunu düşünenlerin vaz geçirilmesi için çabalanması gerekir.
Yoksa vay geldi başımıza…
Vatan toprağı dediğimiz yerde şehit olmaktan başka bir şey gelmez elimizden… O da bizden sonrakilerin yaşamasına yetmez…
Her yer gözyaşı damlaları ile ıslanmadan lütfen harekete geçin…
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024
- Kıyılarda sorun büyük… / 05.08.2024
- Bir kral, bir prenses ve bir Demir Leydi / 28.07.2024
- Koca Nazım… / 04.06.2024
- Bizim 19 Mayıslarımız… / 19.05.2024
- Helallik / 14.05.2024
- Gerçek… / 18.01.2024
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023