Müfredattan filan bahsetmeyeceğim. Okul ve öğretmen yetersizliğinden, 60 kişilik sınıflardan ve de öğrencilerin okula gidip-gelmesinden bahsedeceğim ve unutulan Doğu'dan…
İlk hafta neydi öyle! Bakanlık servis araçları yönetmeliklerini açıklıyor, polisler her köşe başında bu araçları kontrol ediyor, televizyonlar pusuda yönetmeliğe aykırı bir araç bulsak da haber yapsak diye bekliyor.
Evrakları eksik, şoförleri ehliyetsiz, hostessiz servisler, 16 kişilik servislerde 20, 25 öğrenci vs. gibi haberler de yapıldı. Artı servisçilerin rant kavgasında akıttıkları kanlara da şahit olduk.
Ne oldu sonra? Cezalar yazıldı, eksikliklerin giderilmesi istendi ve bitti. Asıl gerçekler konuşulmadı, konuşulmuyor da!
Örneğin servis ücretleri… Yakın mesafe 250 TL. Hemen soralım, 2.500 TL maaş alan bir baba, maaşının %10'unu servise verecek. İki çocuğu okuyorsa %20'sini… Ne yapacak bu baba? Çocuklarına ne yedirecek, evini nasıl geçindirecek?
Ve asıl soruyu soruyorum!
İstanbul için okul servisi ile yakın mesafe aylık 250 TL. Dolmuş ile 70 TL. İETT ile 40 TL. Haliyle İstanbul'da okula dolmuş ve otobüslerle giden öğrenci sayısı servis ile gidenlerden çok fazla.
Öğrenci sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuşan Sayın Bakan başta olmak üzere tüm yetkililere, Emniyet birimlerine ve medyaya soruyorum; Toplu taşıma ile okula giden öğrencilerin sağlık ve güvenliğinin önemi yok mu?
16 kişilik servise 25 öğrenci aldı, diye ceza yazan emniyet birimleri aynı kapasitedeki dolmuşlara 40 kişi doldurulunca neden kanunun verdiği yetkileri kullanmıyorlar?
Sayın Bakanım! Dolmuşlardaki öğrencilerin emniyet kemerleri takılı değil ve hepsi ayakta. Hostes filan da yok. Dolmuşların çoğu zaman kapıları da açık! Yani can güvenliği de yok. Bir de çokça tanık olduğum için yazıyorum; Dolmuş şoförlerinden sıkça fırça yiyor öğrenciler.
Evet, Sayın Bakanım! Bu çocuklar, kimin çocuğu?
İstanbul'daki okul ve öğrenci sayıları her daim gündemdedir. Bazı okulların öğrenci sayısı 5.600'lerde. 1.500 ila 3 bin arasındaki öğrencisi olan okulları da ekranlar da görüyorsunuzdur.
Anneler-babalar kalabalıktan bazen çocuklarını bulamadıklarından bahsediyor. Sınıflar 60-70 kişi.
Türkiye'nin betonlaşmada zirve yaptığı yılları yaşadık. Saraylar, rezidanslar, bol katlı AVM'ler, koca koca hastaneler, statlar vs. yapıldı. Okul yapmayı beceremediniz mi?
Söz konusu insan ise hele hele çocuklar ve eğitim ise 'eskiden şu kadar derslik vardı. Bu sayı şu kadara çıkardık' gibi siyasi söylemler boştur, değersizdir. Sorun devam ediyorsa bunun mazereti yoktur.
17 yılda binlerce özel okul açılıp, paralı eğitime başlamış ve bizler hala devlet okullarının yetersizliğinden bahsediyorsak bunun tek sebebi vardır; rant.
* * *
Dediğim gibi ilk hafta yetkililerden, eğitim uzmanlarından medyaya kadar herkes eğitimin öneminden ve öğrencilerden bahsetti.
Ama her zamanki gibi Kayseri'nin ötesi unutuldu. Doğu'da ne oluyor? Öğrenciler okula nasıl gidiyor, nasıl geliyor, okulları nasıl? Sınıflar nasıl ısıtılıyor? Birleştirilmiş sınıf uygulaması ve de taşımalı eğitim devam ediyor mu, gibi sorular hiç sorulmadı, konuşulmadı.
Diyecek çok şey var da, diyemiyorum.
Herkes eğitimdeki sorunları çözdüğünü, çözeceğini vs. anlatıyor. Kardeşim! Daha öğrencilerin kıyafet sorununu çözemediniz ve rantta teslim ettiniz.
Pazarda 10 TL'lik tişörtü, ihale ettiğiniz firmalar 50, 60 hatta 70 TL'ye satıyor. Yaptıkları tek şey o tişörtlere okul arması yapıştırmak.
Yazık oldu bu millete, bu gençliğe ve de yarınlara.
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025