Niye mi saçmalıyorum?

Baştan söyleyeyim; Sultan Alparslan 1071’de Anadolu’ya girmeseydi, bugün bu kadar itikadi, ahlaki ve siyasi sorunlarımız olmazdı. Mesela “Dinler arası diyalog” diye bir kavram, bir yapılanma hiç olmazdı. Mesela “dinler bahçesi” kurulmazdı. Papazın, Müslüman olduğu söylenen kadınla evlenmesi gerekmezdi…
Neyse, Anadolu’ya askerimiz girdi Sultan Alparslan komutasında. Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin talebesi Hünkar Hacı Bektaşı Veli Hazretlerinin komutasında da manevi askerler, alperenler girdi Anadolu’ya. Öyle bir hayat modeli ortaya koyup, yaşadılar ki, insanlar kendiliğinden gelip; Ben Türk’üm (Müslüman’ım) dediler.   
Roma çökmüş, Bizans, surların içine sığınmış. Anadolu ise “La ilahe illallah Muhammed Resulullah” zikrinde. Kudüs, Kıbrıs derken tak İstanbul fethedilmez mi? Bizans bitti. Hıristiyanlar kimisi hayranlıklarından, kimisi zorundan diz çöktü.
Allah’a ve O’nun hak dinine ve Resulüne düşmanlığı olanların bu düşmanlıkları hiç bitmedi ve kıyamete kadar bitmeyecek. Ortadoğu ve Anadolu Hıristiyan ve Yahudilerin kendilerince vazgeçilmezleri arasındadır. Ama bu toprakları bedelini fazlasıyla ödeyerek biz aldık. Toprağın bedeli kandır, şahadettir. Gayri Müslimler buna yanaşmadılar. Parayı ortaya koydular ve maalesef inandım diyen birçok insanı satın aldılar.
Saçmalamama dönersek… Kudüs fethedilmeseydi Filistin sorunu olmayacaktı.
Kıbrıs alınmasaydı, Kuzey güney, Türk, Rum, petrol vs. sorunları yaşanmayacaktı.
Hele İstanbul alınmasaydı, Konstantiniye dünyanın başkenti bile olabilirmiş…
Hadi hepsinin tersi oldu. Mustafa Kemal harap ve bitap düşmüş bir milletle tarihe “dur” demeseydi, şimdiki AB ülkelerini ve ABD’yi bu topraklardan sürmeseydi, ne Ege sorunumuz olurdu, ne kıta sahanlığı…
Doğu illerimiz Ermenistan’ın olurdu. Güneydoğu ABD mandası, Suriye ve Maraş civarı Fransız sömürgesi olurdu. Trabzon civarı Rum Pontus olurken, İstanbul’da, Vatikan modeli bir Ortodoks devleti kurulurdu. Böylece bugün yaşadığımız ne kadar siyasi ve dini anlamda sorun varsa hiçbirini yaşamazdık.
Israrla “Ben Türk’üm (Müslüman’ım)” diyenler Çorum’dan leblebi alır, Ankara havasında oynar. Sonra Konya’ya gidip semah gösterilerini izlerdi! AKP’de olmazdı o zaman…
Niye mi bu kadar saçmaladım? Anlatayım…
Yıllarca İslami söylemlerle halkın gönlünde yer edenlerin, şimdi dört hak (!) dinden bahsetmeleri, kiliselerde dua etmeleri, besmele ile kilise açmaları yüzünden.
Bu anlayışın 17 yıllık yönetimindeki İstanbul’un yaşadığı gerçekleri İstanbullunun görmemesi yüzünden. Sadece iki örnek;  
“İstanbul, Eyüp Belediyesi’nin Pierre Loti Kahvesinin bulunduğu tepeye “Eyüp Sultan Tepesi” adı verilmesi teklifi, Büyükşehir Belediye Meclisi ve Başkan Kadir Topbaş tarafından reddedildi.” (14.02.2007 – Zaman)
“Başkan Topbaş şöyle dedi: “Ayasofya turizme açılmış, tekrar camiye çevirelim demek gereksiz bir polemik.” (29 Şubat 2004 – Pazar Postası)  
Aslında bu tip akıl (!) yürütmeyi veya olaylara bakma anlayışını da AKP’den esinlenerek yaptım. Son bir aya bakın…
8 asker şehit veriyoruz. “Kalabalıktılar ve silahları vardı.”
Yağmur yağıyor, sel oluyor. 12 vatandaşımızı kaybediyoruz. Bu kaybettiğimiz vatandaşların yarısı iktidarın yaptırdığı, 2 ödül almış TOKİ konutlarında oluyor.
Bakan ne diyor; “Burası gecekondu bölgesiydi. Bu konutlar olmasaydı daha çok ölü olurdu.”
Yani halinize şükredin. İşte hükümet, AKP mantığı bu. Bende bu mantıktan yola çıkarak saçmaladım, afola…  
Son söz vatandaşın…
Kenan Yazıcı, biri 16, diğeri 9 yaşındaki iki oğluyla birlikte kapıcı dairesindeki evinde can verdi. (TOKİ konutlarında) Anne Ayşe Yazıcı şunları söyledi;
“…Kendilerine zorla imza attırılıp, evlerinin zorbalıkla ellerinden alındığını, evlerini boşaltmayınca elektriklerinin kesildiğini anlatarak “Benim oğlumu, torunlarımı Canik Belediye Başkanı Osman Genç öldürdü. İkide bir zabıta yolladı kapımıza. Orada, o kapıcı dairesinde insan yaşar mı? Daha önce de sel olmuştu, yerin altında nasıl yaşasın oğlum dedim.
“Kapıcı dairesi öyle olur, biz onlara saray verdik dedi Osman Genç…” Bize Allah değil, Osman Genç etti ne ettiyse… TOKİ’nin müdürüne bu evde inek bile yaşamaz dedim, kaç kez gittim konuştum. Bizi borçlandırdılar. 750 TL’ye ev geçindirilir mi? Torunum Denizcilik lisesi öğrencisiydi. Kenan’ımı bana geri versinler.” dedi.