İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Suriye konusunda Türkiye, Rusya ve İran'ın anlaşma zemini aramalarından oldukça rahatsız olduğu yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor.
Netanyahu, İsrail Basın Ofisi'nin yabancı gazeteciler onuruna düzenlediği yeni yıl resepsiyonunda yaptığı konuşmada, Suriye'deki çatışmaların sona ereceğine dair bir gelişme göremediğini ve iç savaşı bitirerek 2011 öncesi duruma kavuşturacak bir çözümün olamayacağını iddia etti.
İsrail, Suriye savaşının başladığı günden beri ülkeyi bölmeye çalışan muhalif grupları ve İŞİD'i desteklemekten vazgeçmedi. Hatta bununla da yetinmeyen İsrail, zaman zaman bizzat hava kuvvetleriyle gerekli gördüğü hedefleri bombalıyor. Netanyahu'nun konuşması İsrail'in bölgeye bakışını özetliyor. İsrail, kurulduğu 1948 yılından beri aralıksız bir çatışmanın içerisindedir. Birleşik Arap Ordularıyla yaptığı 1948, 1967 ve 1973 savaşlarını kazandı. Bununla yetinmeyen İsrail, hedeflediği Nil'den Fırat'a Büyük İsrail Projesini tahakkuk ettirmek için devamlı savaşması gerektiğini biliyor. Siyonizm teorisyenleri, başka türlü bu hedefe ulaşamayacağını düşünüyorlar.
Yani bölgenin devamlı olarak krizlerle ve savaşlarla sarsılması İsrail için olmazsa olmaz bir kuraldır. Aksi takdirde İsrail'in güvenliğinin uzun vadede sağlanamayacağı düşünülüyor.
Aslına bakarsanız İsrail, kendi açısından masrafsız, kansız ve etkili bir yöntem bulmuştu. Fakat İsrail için çok önemli bir sorun ortaya çıktı. Her ne kadar çevresindeki Arap ülkelerini mağlup etse de, her Arap-İsrail Savaşı'nda, Araplar bir şekilde aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp İsrail'e karşı birleşebilirlerdi. Gerçi Suud, Kuveyt ve Katar gibi ülkeler ABD tarafından dizginleniyordu fakat kamuoyuna bu durumu izah etmek mümkün değildi.
Diğer bir sorun da İsrail halkı savaşlardan yorulmuştu. Bir toplumu bu kadar uzun bir süre savaş psikolojisi içinde tutmak çok zordur. İsrail, 2006 Temmuz savaşında Lübnan Hizbullah'ına yenilince, direkt müdahale yerine terör gruplarını devreye sokmak metodunu benimsedi.
İsrail, tehdit olarak gördüğü bütün ülkeler için planlar hazırlayarak uyguladı. Mısır ve Ürdün defterleri daha önce kapatılmıştı. Saddam'ın Irak'ını ABD böldü. Böylece İsrail'in yakın çevresinde onu tehdit edecek en önemli devlet, güçlü ordusu ve meşhur istihbaratı ile Suriye'ydi. Acilen bir bahar havası alması gerekiyordu. Ama nasıl olacaktı? Doğrudan bir müdahale İsrail'e çok pahalıya patlayacaktı. Başarı şansı oldukça düşük bir operasyon 2006 yılında Hizbullah'a yenilen İsrail'in fena halde canını sıkıyordu.
Diğer taraftan doğrudan müdahalenin İsrail için çok önemli bir sorunu ortaya çıkaracağı açıktı. Her ne kadar çevresindeki Arap ülkelerini mağlup etse de, her Arap-İsrail Savaşı'nda, Araplar bir şekilde aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp İsrail'e karşı birleşebilirlerdi. Gerçi Suud, Kuveyt ve Katar gibi ülkeler, ABD tarafından dizginleniyordu fakat kamuoyuna bu durumu izah etmek mümkün değildi.
Plan basitti. Suriye'yi içeriden çökertmek üzerine kurulu plan başlangıçta başarıyla uygulandı. Bir tarafta muhalif unsurlar diğer tarafta IŞİD terörü, farklı amaçlar ama aynı sonuçları veren eylemlere imza attılar. İsrail amansız iki düşmanından yani Suriye ve Hizbullah'tan aynı anda kurtulmayı planladı. Az daha başarıyordu ki devreye Rusya girdi. Ve "game over" durumu ortaya çıktı.
İşte Netanyahu, tam bu noktada "neden yahu?" diyor.
Feryat ediyor, bağırıyor, çağırıyor?
İsrail açısından en kötü olasılık gerçekleşti. Yazı-tura atıldı. Paranın bırakın yazı veya tura olmasına para, dikine geldi. Akıllardan bile geçmeyen Rusya müdahalesi sadece bölgenin değil dünyanın gidişatını değiştirdi.
Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan Rusya bu sayede küllerinden doğarak meseleye el koydu. ABD ve İsrail'in tek tabancalı sistemini bitirdi.
Darısı Türkiye'nin başına?
"Ben bu modeli milletim için yazdım" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerini dünya uyguluyor uygulamasına ama bizim cenahta "eller aya biz yaya" pozisyonu ne zaman terk edilecek?
Netanyahu, İsrail Basın Ofisi'nin yabancı gazeteciler onuruna düzenlediği yeni yıl resepsiyonunda yaptığı konuşmada, Suriye'deki çatışmaların sona ereceğine dair bir gelişme göremediğini ve iç savaşı bitirerek 2011 öncesi duruma kavuşturacak bir çözümün olamayacağını iddia etti.
İsrail, Suriye savaşının başladığı günden beri ülkeyi bölmeye çalışan muhalif grupları ve İŞİD'i desteklemekten vazgeçmedi. Hatta bununla da yetinmeyen İsrail, zaman zaman bizzat hava kuvvetleriyle gerekli gördüğü hedefleri bombalıyor. Netanyahu'nun konuşması İsrail'in bölgeye bakışını özetliyor. İsrail, kurulduğu 1948 yılından beri aralıksız bir çatışmanın içerisindedir. Birleşik Arap Ordularıyla yaptığı 1948, 1967 ve 1973 savaşlarını kazandı. Bununla yetinmeyen İsrail, hedeflediği Nil'den Fırat'a Büyük İsrail Projesini tahakkuk ettirmek için devamlı savaşması gerektiğini biliyor. Siyonizm teorisyenleri, başka türlü bu hedefe ulaşamayacağını düşünüyorlar.
Yani bölgenin devamlı olarak krizlerle ve savaşlarla sarsılması İsrail için olmazsa olmaz bir kuraldır. Aksi takdirde İsrail'in güvenliğinin uzun vadede sağlanamayacağı düşünülüyor.
Aslına bakarsanız İsrail, kendi açısından masrafsız, kansız ve etkili bir yöntem bulmuştu. Fakat İsrail için çok önemli bir sorun ortaya çıktı. Her ne kadar çevresindeki Arap ülkelerini mağlup etse de, her Arap-İsrail Savaşı'nda, Araplar bir şekilde aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp İsrail'e karşı birleşebilirlerdi. Gerçi Suud, Kuveyt ve Katar gibi ülkeler ABD tarafından dizginleniyordu fakat kamuoyuna bu durumu izah etmek mümkün değildi.
Diğer bir sorun da İsrail halkı savaşlardan yorulmuştu. Bir toplumu bu kadar uzun bir süre savaş psikolojisi içinde tutmak çok zordur. İsrail, 2006 Temmuz savaşında Lübnan Hizbullah'ına yenilince, direkt müdahale yerine terör gruplarını devreye sokmak metodunu benimsedi.
İsrail, tehdit olarak gördüğü bütün ülkeler için planlar hazırlayarak uyguladı. Mısır ve Ürdün defterleri daha önce kapatılmıştı. Saddam'ın Irak'ını ABD böldü. Böylece İsrail'in yakın çevresinde onu tehdit edecek en önemli devlet, güçlü ordusu ve meşhur istihbaratı ile Suriye'ydi. Acilen bir bahar havası alması gerekiyordu. Ama nasıl olacaktı? Doğrudan bir müdahale İsrail'e çok pahalıya patlayacaktı. Başarı şansı oldukça düşük bir operasyon 2006 yılında Hizbullah'a yenilen İsrail'in fena halde canını sıkıyordu.
Diğer taraftan doğrudan müdahalenin İsrail için çok önemli bir sorunu ortaya çıkaracağı açıktı. Her ne kadar çevresindeki Arap ülkelerini mağlup etse de, her Arap-İsrail Savaşı'nda, Araplar bir şekilde aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp İsrail'e karşı birleşebilirlerdi. Gerçi Suud, Kuveyt ve Katar gibi ülkeler, ABD tarafından dizginleniyordu fakat kamuoyuna bu durumu izah etmek mümkün değildi.
Plan basitti. Suriye'yi içeriden çökertmek üzerine kurulu plan başlangıçta başarıyla uygulandı. Bir tarafta muhalif unsurlar diğer tarafta IŞİD terörü, farklı amaçlar ama aynı sonuçları veren eylemlere imza attılar. İsrail amansız iki düşmanından yani Suriye ve Hizbullah'tan aynı anda kurtulmayı planladı. Az daha başarıyordu ki devreye Rusya girdi. Ve "game over" durumu ortaya çıktı.
İşte Netanyahu, tam bu noktada "neden yahu?" diyor.
Feryat ediyor, bağırıyor, çağırıyor?
İsrail açısından en kötü olasılık gerçekleşti. Yazı-tura atıldı. Paranın bırakın yazı veya tura olmasına para, dikine geldi. Akıllardan bile geçmeyen Rusya müdahalesi sadece bölgenin değil dünyanın gidişatını değiştirdi.
Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan Rusya bu sayede küllerinden doğarak meseleye el koydu. ABD ve İsrail'in tek tabancalı sistemini bitirdi.
Darısı Türkiye'nin başına?
"Ben bu modeli milletim için yazdım" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerini dünya uyguluyor uygulamasına ama bizim cenahta "eller aya biz yaya" pozisyonu ne zaman terk edilecek?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024