Bu soruyu hatırlıyor musunuz? Başta Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere bizlerin en çok muhatap olduğu sorudur.
Milli Ekonomi Modeli sahibi Sayın Baş, 2005 yılında dünyaya açıkladığı modelinde insanlık tarihinde yeni bir sahife açmış, ezilen, sömürülen halkların umut ışığı olmuştu.
Sayın Baş, iç siyasette ise bu modelin gerekliliği olarak fakirlik sınırı üzerinde (5.000 TL) bir asgari ücret, emekli maaşı, vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına maaş ve emeklilik hakkı, çocuk maaşı, eğitim ve sağlığın devlet eliyle tamamen bedava olması gibi insanımıza insanca yaşama seçeneği sunmuştu. Bu Türk siyasetinde ilkti.
O günden bugüne 13 yıl geçti. Sayın Baş ve bizler bu projeleri her gün anlattık, anlatıyoruz. İlginçtir (!) Hadi karnı tok, geliri çok, heybesi dolu olanlar bir tarafa sokakta sırtındaki elbisesi bile tarihi eser kapsamına aday insanımız; 'Nereden vereceksiniz?' diye soruyordu.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın en önemli özelliği yaptığı ve yapacağı işlerde gayesinin Allah rızası olduğu ve yapamayacağı hiçbir şeyi söylememesidir.
Sayın Baş bu soruları da tek tek, matematiksel ve yabancı ülkelerde uygulama gerçekleriyle anlattı. Bizler de öğrendiklerimizi, anlattık.
Nasıl verecekti:
3 katrilyon dolarlık madenlerimiz devlet ve millet ortaklığıyla çıkarılacak, bu madenler karşılığında gayri safi milli hasıla genişletilecek ve özgür bir devletin hakkı olan senyoraj hakkı devreye konularak kendi milli paramız basılacaktı. Vergi gelirleri artı enerji girdileri ve daha birçok yerli ve milli projelerle bu taahhütler hayata geçirilecekti.
Ama milletimiz sefaleti seçti. Makarna, kömüre aldandı. Sosyal yardım altında bahşişlere kandı. Faizle ev, araba almayı, kredi ile tatile, hacca, umreye gitmeyi, deli dana hastalığı olan hayvanların etlerini yemeyi seçti.
Geldik bugünlere? Yakında tarihi bir seçim var. Başkan adayları adeta açık arttırma usulü ile siyaset yapıyor. Ya da meydanları poker masasına çevirdiler, diyebiliriz. Biri, ben şunu vereceğim, diyor. Diğeri o şunu veriyorsa ben de şunu veriyorum. Diğeri ise ben de arttırıyorum, diyerek resti çekiyor.
İşin ilginci, masaya sürdükleri kavram ve projeler bile kendilerine ait değil. Nasıl vereceklerini siz düşünün? (Prof. Dr. Haydar Baş'ın 31 Mayıs tarihli yazısından detaylara ulaşabilirsiniz.)
Mesela diyorlar ki; dini bayramlar öncesi biner lira vereceğim? Gençlere 19 Mayıs ve 29 Ekim'de 500 TL vereceğim, her ay 500 TL yüklü genç kart dağıtacağım, emekli maaşı olmayanlara bin TL yüklü kart dağıtacağım, asgari ücretli ve çiftçilerin banka borçlarını sileceğim, vatandaşlık maaşı vereceğim, ev hanımlarına para vereceğim?
Asgari ücreti 2.200 TL yapacağım, emeklilik katsayısını şuna çıkaracağım, mazotu şu seviyeye indireceğim, köprü, otoyol fiyatlarını sıfırlayacağım, indireceğim vs.
HAKLI OLARAK DÜN BİZE SORULANI ŞİMDİ BİZ SORALIM; NEREDEN VERECEKSİNİZ?
Efendim! Devletin malı deniz? Dur orada! Denizi bitirdiler. Tulumbada su bittiğini bizzat Erdoğan açıkladı. "210 milyar dolar para bulamazsak batarız" diyen, Ekonomi Bakanı.
Şimdi borç para bulmak için kapı kapı geziyorlar ama açan yok. Nasıl vereceksiniz? Artı meydanlara çıkan adaylar daha paranın mahiyetini bilmiyor. Nasıl verecekler?
EY VATANDAŞ!
13 yıldır Prof. Dr. Haydar Baş'ı nereden, nasıl verecek diye sorgulamaya kalkıyorsunuz ya! Bu sorgulamayı şimdi iktidar ve muhalefet partilerine, liderlerine yapmıyorsanız sizler yine aldatılıyorsunuz ve açlığa mahkûmsunuz.
Milli Ekonomi Modeli sahibi Sayın Baş, 2005 yılında dünyaya açıkladığı modelinde insanlık tarihinde yeni bir sahife açmış, ezilen, sömürülen halkların umut ışığı olmuştu.
Sayın Baş, iç siyasette ise bu modelin gerekliliği olarak fakirlik sınırı üzerinde (5.000 TL) bir asgari ücret, emekli maaşı, vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına maaş ve emeklilik hakkı, çocuk maaşı, eğitim ve sağlığın devlet eliyle tamamen bedava olması gibi insanımıza insanca yaşama seçeneği sunmuştu. Bu Türk siyasetinde ilkti.
O günden bugüne 13 yıl geçti. Sayın Baş ve bizler bu projeleri her gün anlattık, anlatıyoruz. İlginçtir (!) Hadi karnı tok, geliri çok, heybesi dolu olanlar bir tarafa sokakta sırtındaki elbisesi bile tarihi eser kapsamına aday insanımız; 'Nereden vereceksiniz?' diye soruyordu.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın en önemli özelliği yaptığı ve yapacağı işlerde gayesinin Allah rızası olduğu ve yapamayacağı hiçbir şeyi söylememesidir.
Sayın Baş bu soruları da tek tek, matematiksel ve yabancı ülkelerde uygulama gerçekleriyle anlattı. Bizler de öğrendiklerimizi, anlattık.
Nasıl verecekti:
3 katrilyon dolarlık madenlerimiz devlet ve millet ortaklığıyla çıkarılacak, bu madenler karşılığında gayri safi milli hasıla genişletilecek ve özgür bir devletin hakkı olan senyoraj hakkı devreye konularak kendi milli paramız basılacaktı. Vergi gelirleri artı enerji girdileri ve daha birçok yerli ve milli projelerle bu taahhütler hayata geçirilecekti.
Ama milletimiz sefaleti seçti. Makarna, kömüre aldandı. Sosyal yardım altında bahşişlere kandı. Faizle ev, araba almayı, kredi ile tatile, hacca, umreye gitmeyi, deli dana hastalığı olan hayvanların etlerini yemeyi seçti.
Geldik bugünlere? Yakında tarihi bir seçim var. Başkan adayları adeta açık arttırma usulü ile siyaset yapıyor. Ya da meydanları poker masasına çevirdiler, diyebiliriz. Biri, ben şunu vereceğim, diyor. Diğeri o şunu veriyorsa ben de şunu veriyorum. Diğeri ise ben de arttırıyorum, diyerek resti çekiyor.
İşin ilginci, masaya sürdükleri kavram ve projeler bile kendilerine ait değil. Nasıl vereceklerini siz düşünün? (Prof. Dr. Haydar Baş'ın 31 Mayıs tarihli yazısından detaylara ulaşabilirsiniz.)
Mesela diyorlar ki; dini bayramlar öncesi biner lira vereceğim? Gençlere 19 Mayıs ve 29 Ekim'de 500 TL vereceğim, her ay 500 TL yüklü genç kart dağıtacağım, emekli maaşı olmayanlara bin TL yüklü kart dağıtacağım, asgari ücretli ve çiftçilerin banka borçlarını sileceğim, vatandaşlık maaşı vereceğim, ev hanımlarına para vereceğim?
Asgari ücreti 2.200 TL yapacağım, emeklilik katsayısını şuna çıkaracağım, mazotu şu seviyeye indireceğim, köprü, otoyol fiyatlarını sıfırlayacağım, indireceğim vs.
HAKLI OLARAK DÜN BİZE SORULANI ŞİMDİ BİZ SORALIM; NEREDEN VERECEKSİNİZ?
Efendim! Devletin malı deniz? Dur orada! Denizi bitirdiler. Tulumbada su bittiğini bizzat Erdoğan açıkladı. "210 milyar dolar para bulamazsak batarız" diyen, Ekonomi Bakanı.
Şimdi borç para bulmak için kapı kapı geziyorlar ama açan yok. Nasıl vereceksiniz? Artı meydanlara çıkan adaylar daha paranın mahiyetini bilmiyor. Nasıl verecekler?
EY VATANDAŞ!
13 yıldır Prof. Dr. Haydar Baş'ı nereden, nasıl verecek diye sorgulamaya kalkıyorsunuz ya! Bu sorgulamayı şimdi iktidar ve muhalefet partilerine, liderlerine yapmıyorsanız sizler yine aldatılıyorsunuz ve açlığa mahkûmsunuz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025